Gençler bu durumu hak etmiyor, içimiz titremeli...

Ruhittin SÖNMEZ

“Gençlerimiz geleceklerinden umutsuz. Onlara hak ettikleri imkân ve özgürlükleri sunamıyoruz. Tek sunduğumuz işsizlik, mutsuzluk ve yasaklar. Çareyi yurtdışında arayan gençlerimizi nasıl suçlayabiliriz ki!”

Bu sözlerin sahibi alanında dünyaca ünlü bir finans profesörü. Boğaziçi Üniversitesi’nde öğrenim görmüş. Çift anadal olarak, elektrik elektronik mühendisliği ile fizik bölümlerini tamamladıktan sonra Princeton Üniversitesinde iktisat alanında yüksek lisans ve doktora yapmış. Wharton Üniversitesinde finans profesörü olarak görev yaparken “benim ülkeme hizmet etmem lazım” diyerek Türkiye’ye dönen Prof. Dr. Bilge Yılmaz.

Prof. Bilge Yılmaz dünyanın en prestijli üniversitelerinde ders veren, ABD Merkez Bankası’na ve birçok finans kuruluşuna danışmanlık hizmeti sunan bir bilim adamı. Gençlerimizin durumunu anlatırken ağlamamak için kendini zor tuttuğu konuşmasını Youtube üzerinden izleyebilirsiniz. 

O’nun şu sözleri söylerken ki samimiyetini, ülkemizin ve gençlerimizin durumunu görerek, içinin titrediğini hemen hissediyorsunuz. Aynı konuları düşünürken benim de gözüm doluyor, içim yanıyor. Bu yüzden O’nun ruh halini çok iyi anlayabiliyorum. 

“Şu an Türkiye’de bir beyin göçü var. Türkiye yetiştirdiği yetenekli gençleri yurtdışına kaybediyor. Açıkçası bu gençleri de suçlayamıyorum ben. Onların gitme nedeni ile benim gelme nedenim de aynı zaten. Türkiye çok zor bir dönemden geçiyor çok kritik dönemeçteyiz daha fazla hata yapacak payımız yok.  Ekonomik olarak bu çocuklara bir gelecek sunamıyoruz. Bir tivit attı diye tutukluyoruz. Ülkede özgürlükler yok. Bu çocuklar ne yapsın?” 

“Ülkede liyakat yok. Devlet okul sistemi çökmüş. Eskiden yetenekli ama varlıklı olmayan çocukların bir yükselme umudu vardı, o kalmamış.  Yani zengin değilseniz gireceğiniz okullar sınırlı, iyi eğitim veremiyor. Çok haksız bir rekabet var, yükselemiyorsunuz. Yükselseniz bile mezun olduğunuzda liyakat önemli değil, önünüz tıkanıyor. İşe girdiğiniz zaman maaşınız düşük.”

Bilge Yılmaz Türkiye’ye geldiğinde İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener ile görüştükten sonra siyasete atıldı. Halen İYİ Parti’nin Ekonomi Politikaları Başkanlığını yürütüyor. Ama o sıradan bir siyasetçi değil.

Bu konuşmanın linkini seyretmeniz için paylaşıyorum. https://www.youtube.com/watch?v=gPLLyBWzJnk

Bilge Hoca’nın konuşması sırasındaki ağlamamak için kendini zor tutan hali o kadar doğal ve içten ki… 

"Megri megri" törenlerinde ve "Türkçe Olimpiyatları" sahnelerinde dökülen gözyaşlarına ve bazı politikacıların attığı nutuklara benzemiyor değil mi?

*   *   *

SÖZDE YERLİ VE MİLLİLERE

Zeki Türk gençlerine bir fırsat eşitliği yaratamıyor, en önemli zenginliğimiz olan insan kaynağımızı çarçur ediyorsunuz. Öyleyse kendinizi yerli ve milli diye tanımlamanızın bir anlamı yoktur.

Sadece zenginlerin iyi okullarda okuyabildiği bir sistem kurdunuz. Böylece hem kul hakkı yemiş ve hem de toplumun en değerli kaynaklarını israf etmenin vebalini yüklenmiş oluyorsunuz.

Başka ölçüt aramaya lüzum yok. Gençlerimizin bırakın dengeli beslenmeyi, sadece karnını doyurmaya yetecek kötü bir beslenme ile zekalarını köreltiyorsunuz. Yani ülkeyi yönetemiyorsunuz.

Ülkemizin en zeki, en iyi yetişmiş insanlarının (doktorlar, mühendisler vd) yurtdışına göç etmesi karşısında “giderlerse gitsinler” diye umursamazlık içindesiniz. Biliniz ki bu tavır bugünkü saltanatınızı sürdürmek için geleceğimizi sattığınız anlamına geliyor.

Mezun olduklarında, zeki çocuklarımızı “bizden değil” diye işe almıyorsunuz. Liyakatsiz ve tembel kadroların yükünü bir avuç fedakâr insanın sırtına yüklüyorsunuz. İşlemeyen verimsiz bir devlet yapılanmasıyla hizmet üretemiyorsunuz. Beceriksizliğiniz yüzünden ormanlarımız yanıyor, sellerde ve madenlerde insanlarımız ölüyor.

Üniversitelerimizin kalitesi ve dünya sıralamalarındaki yerleri gittikçe düşüyor. Dünyanın 11 sıralama kuruluşu tarafından hazırlanan "Dünyanın En İyi Üniversiteleri" listelerinden 8’inde ilk 500’de Türk Üniversitesi yok. Sadece 3'ünde ilk 500'e Türkiye'den ODTÜ girdi. İki ayrı listeye ise Boğaziçi, Hacettepe ve İstanbul üniversiteleri girdi. 

Gençlerimizin çoğu “kendi dilinde okuduğunu anlama ve meramını Türkçe anlatmada yetersiz.” Hem az okuyan ve hem de okuduğunu anlayamayan bir toplum olduk! OECD'ye göre Türkiye'nin %40'ı okuduğunu anlama yeteneğine sahip değil! Bu yüzden birbirimizi anlayamayan, sürekli didişen, mutsuz ve öfkeli kalabalıklara dönüştük.

Kocaman üniversite ve İmam Hatip Liseleri binaları yapıyorsunuz. Üniversitelerden bilim adamı, İmam Hatiplerden din adamı yetişmiyor. Devasa Adalet Saraylarında adaleti arıyoruz, bulamıyoruz.

Ülkemize büyük kötülük ettiniz, ediyorsunuz.

Daha da kötüsü, milletimize yaptığınız kötülüklerin farkında bile değilsiniz...