GERÇEK KORKU BORÇLAR!

Turgut ALBAŞ

AKP’nin iktidara geldiği 2002 seçimlerinden son 30 Mart Mahalli seçimlerine kadar 3 mahalli seçim, 3 Milletvekilliği seçimi ve bir de Anayasa Referandumu olmak üzere toplam 7 seçim yaşanmıştır.

Hafızamızı zorladığımızda her seçimin/referandumun öne çıkan bir gündemi vardır. Örneğin 2002 seçimlerinin sür manşeti “2001 Ekonomik Krizi” , 2010 Referandumunda “Müslüman Cumhurbaşkanı” ve 2011 seçimlerininki “Siyasilerle İlgili Kasetler.”

Ancak bütün bunların hepsinin önüne geçen/geçirilen bir başka olgu vardır. Bu olgu seçim döneminde yukarıdaki gündemlerle perdelenmekte ve ince bir siyaset ile başta iş adamları sonra da sade vatandaş nezdinde bir “Korku” aracı olarak kullanılmaktadır. Ben buna “Ekonomik Tehdit” diyorum. İktidar partisi özellikle “KOBİ” işletmelerin sahiplerinin kullandıkları, işletme kredileri, sade vatandaşı ise “Tüketici Kredileri/Konut Kredileri/Kredi Kartları Borçları ile “Ekonomik Tehdit” altında tutmaktadır.

Gerçekten böyle bir tehdit varımıdır? Öncelikle bunun rakamsal tespitlerinin yapılması gerekmektedir.

Sonra da bu tehdit unsurlarının sorumlusu kimdir? Bu durum kartopu gibi büyüyen ve her geçen gün içinden çıkılmaz hal ise mağdurlarının bu durumdan nasıl kurtulacağı tartışmasına ciddi bir şekilde başlanmalıdır.

Bu çerçevede Türkiye Bankalar Birliği’nin (TBB) resmi web sayfasından yaralanarak konunun rakamsal boyutlarını görelim.

 

İhtiyaç Kredisi (*) Ve Diğer Krediler  (**)

 

 

 

2007

 

 

 

2008

 

 

 

2009

 

 

 

2010

 

 

 

2011

 

 

 

2012

 

 

 

2013/EYLÜL

Toplam

(Milyon TL)

27.303

36.110

41.365

59.275

82.535

94.971

115.803

Kişi Başı (Bin TL)

4,8

4,5

4,8

6,0

7,7

8,3

9,5

 

 

Konut Kredisi

2007

2008

2009

2010

20111

2012

2013

Toplam

(Milyon TL)

30.735

37.347

42.733

57.584

69.755

79.552

97.550

Kişi Başı (Bin TL)

45,1

49,0

43,9

53,2

54,5

55,4

59,4

 

 

 *İhtiyaç kredileri: Dayanıklı tüketim malları, yarı dayanıklı tüketim malları ile evlilik, eğitim ve sağlık için kullandırılan kredilerdir.

**Diğer krediler: İhtiyaç, konut ve taşıt kredileri kategorisinde sınıflandırılamayan kredilerdir.

 

 

 

 

 

 

 

 

ATM/POST/Banka Kartı/Kredi Kartı Sayısı (Bin)

 

 

 

2008

2009

2010

2011

2012

2013

ATM

22

24

28

32

36

42

POST

1.633

1.739

1.824

1.977

2.134

2.293

Banka Kartı

60.552

64.662

69.917

81.880

91.263

100.165

Kredi Kartı

43.394

44.393

46.956

51.361

54.342

56.835

Şimdi TBB’nin resmi web sayfasında yer alan rakamsal değerleri esas aldığımızda;

İhtiyaç kredileri(*) ve diğer kredilerde (**) 2007-2013/Eylül ayına kadar olan dönemde bütün kredi guruplarında kartopu gibi bir büyümenin olduğu görülmektedir. 2007 yılında toplamda 27.303 Milyon TL olan tutar 2013/Eylül ayı itibariyle 115.803 Milyon TL’ye yükselmiştir. Artış ise  3,24 katıdır!

Konut kredilerinde de durum çok farklı değildir 2007’de 30.735 Milyon TL olan toplam kredi tutarı 2013 yılı sonunda 97.550 Milyon TL’ye ulaşmıştır! Burada da artış 2,18 kata ulaşmıştır.

Kişi başı kredi tutarları da yukarıdaki resmi rakamlardan açıkça görüleceği üzere ihtiyaç kredileri ve diğer kredilerde %97, konut kredilerinde ise % 31 oranında artmıştır.

12 yıldır Türkiye’yi yöneten iktidarın yıllık enflasyon oranları üzerinden yaptığı övünmelerle yukarıdaki artışların birbiri ile ne kadar tezat teşkil ettiği ortadadır.

TBB’nin resmi rakamlarındaki parasal tutarların yanı sıra ticari hayatın ayrılmaz bir parçası haline gelen ATM, Post Cihazı, Banka/Kredi Kartlarındaki artışlar da gelinen noktayı ayrıca göstermektedir. 2013 yılı sonu itibariyle Banka Kartı sayısı 100.165.000, kredi karı sayısı ise 56.835.000 adet’e ulaşmıştır.

2013 yılı itibariyle ADNKS kayıtlarına göre 15-64 yaş arasındaki aktif nüfusun 51.926.386 kişi olduğu dikkate alındığında aktif nüfusa dahil her bir kişide 2 banka kartı ve 1 adetten fazla kredi kartı olduğu görülmektedir.

Görünen şudur ki! Türkiye 12 yıldır İşvereni, sade vatandaşı ile bir “Borç Tuzağı” ‘nın içine çekilmiş ve bataklığa düşen bir insanın kımıldadıkça batmasına benzer bir durumla karşı karşıyadır.

Çözüm varımıdır? Tabi ki vardır. Bunun için ekonomik sosyal, kültürel, eğitim v.b. boyutları ile yapılacak birçok şey vardır.

Türkiye çok ivedi olarak tüketim ekonomisinden üretim ekonomisine dönmelidir!