Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, yeni yıla girerken 81 ilde eş zamanlı denetim programı başlattıklarını açıkladı. Ayrıca yıl içinde yapılan gıda denetimleri hakkında da rakamsal bilgiler verdi.
"Bu denetimlerde yaklaşık 1 milyon 300 bin kontrol yapıldı, 17 bin 652 adet uygunsuzluk tespit edildi. Bunlar için yaklaşık 535 milyon liralık idari para cezası kesildi ve 243 işletme hakkında savcılığa suç duyurusunda bulunuldu" diyor Sayın Bakan ve bir de tüketicilere çağrı yapıyor; "Halkımızın da rastlamış olduğu, tespit etmiş olduğu ya da gözlemlediği herhangi bir uygunsuzluğu yayınlamış olduğumuz iletişim kanalları vasıtasıyla bizlere bildirmelerini kendilerinden istirham ediyoruz. Bize gelen ihbarların tamamını değerlendiriyoruz. Halkımız, eğer güvenilir gıda ile alakalı birer gönüllü denetçi olursa gerçekten bu konuyu kötüye kullanan kişilere göz açtırmamış olacağız" diyerek tamamlıyor sözlerini…
Sayın Bakan’a bu konudaki çalışmalar için teşekkür ederek, kendisine bazı sorular yöneltmek isterim :
. 1 Mart 2022 tarihinden bu yana tam 2 yıldır ‘taklit ve tağşiş listeleri’ yayımlanmıyor. Nedenini öğrenebilir miyiz?
. Bakanlığınız çok haklı olarak halktan bilgi desteği isterken, halkın da kurumunuzdan bilgi alma hakkı olduğunu düşünüyor musunuz?
. Zira bahse konu olan 17 bin 652 adet uygunsuzluğu gerçekleştiren hilekarlardan birinin bile adını, markasını bilmiyoruz. Bu durumda tüketici olarak kendimizi nasıl korumalıyız?
. Sizin ifadenizle söylüyorum; "en iyi denetleyici tüketici" ise onun verimliliğini artıracak şekilde yolunu aydınlatmak gerekmez mi?
. Listeler yayımlandığı zamanlarda perakendecilerin de haberi olur ve hileli ürün raftan kaldırılırdı. Şimdi bundan da mahrumuz. Bunu önemli bir eksiklik olarak görüyor musunuz?
. Verilen idari para cezalarından ortalama olarak uygunsuzluk başına 30.308 TL düşüyor. Hile sebebiyle milyonlarca lira haksız kazanç elde edenler için bu sembolik rakam caydırıcı olabilir mi?
. Hileli ürün sahibinin cezayı ödedikten sonra satışı sürdürmesi doğru mu?
. Markalarını korumak adına uygunsuzlukların kamuoyuna açıklanmasını istemeyen hilekarların bu isteğini haklı buluyor musunuz?
Sonuç olarak; ülkemizde hayli yüksek olan hile oranının tüketici sağlığını olumsuz etkilemesi yanında, dürüst üreticiler için de büyük haksızlık olduğu açıktır.
Peki dürüst üreticiler bu kötü niyetlileri sistem dışına çıkartmak üzere yeterince örgütlü mücadele veriyorlar mı?
Ben böyle bir mücadele göremiyorum...
Bakanlık denetimlerini ve duyurularını teşvik ediyorlar mı?
Araştırmama rağmen böyle bir beyana da rastlayamıyorum…
Peki biz neden konunun üzerinde bu kadar fazla duruyoruz?
Bir tüketici olarak kendimizin ve çocuklarımızın sağlık riski açısından (kanser vakalarında büyük artış var), insan canına kast eden bu kötü niyetlilerle mücadeleyi zorunlu görüyoruz.
Peki bu mücadeleyi kim kazanır?
Mevcut şartlarda kimin kazandığı bellidir!
Senelerdir hileyi yapanlar hemen hemen aynı kişiler (son 2 seneyi bilmiyoruz) olup, bazıları ifşa oldukları zamanlarda bile ellerinde tuttukları 7-8 markayı sıralı şekilde devreye sokarak mesleği rahatça sürdürebiliyorlardı.
Eski Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlarından Faruk Çelik zamanında (2015-2017) taklit ve tağşiş yaptığı tespit edilen firmaların kamuoyuna duyuruları yanında, "mükerrer ifşa edilen firmalar" için de ayrı bir liste yayımlanırdı.
Yedi sene önceki böyle bir listede; aynı hileyi yaparken 18 defa yakalanan 1 firma, 16 defa yakalanan 1 firma, 15 defa yakalanan 5 firma, 12 defa yakalanan 2 firma, 11 defa yakalanan 2 firma, 8 defa yakalanan 5 firma, 7 defa yakalanan 3 firma, 6 defa yakalanan 9 firma, 5 defa yakalanan 7 firma bulunuyordu.
Elbette aradan geçen bu kadar zaman içinde hem bu sayılar daha da arttı hem de bunlara yeni firmalar ilave oldu. Ve yeniler içinde de hileyi tekrarlayanlar oldu.
Peki acaba şimdiye kadar bu kararlı ve gözü pek hilekarlardan kaç tanesinin işletmesi kapatılmıştır ve meslekten men edilmiştir?
Öğrenmek istiyoruz!
Antibiyotikli tavuk ve yumurtaları, ilaç kalıntılı sebze meyveleri, acılığı gidermek için bilinçsiz kullanılan ‘kostik’ kimyasalı ile muamele sonrası yetersiz yıkanan zeytinleri, arı ile hiç karşılaşmamış balları, ucuz sıvı yağlarla karıştırılmış sızma zeytinyağlarını, tek tırnaklı hayvan eti karıştırılmış et ürünlerini, bitkisel yağ takviyeli tereyağını, boyalı baharatı, jelatin ve nişasta takviyeli yoğurdu, tarihi geçmiş küflü ve bozuk peynirleri erittikten sonra bitkisel yağ ve peynir altı suyu tozu ilavesiyle taze kaşar peynir haline getirerek üretenleri; markalarıyla, üretim yeri adresleriyle bilmek istiyoruz.
Tek taraflı iletişim olamayacağına göre ancak çift yönlü bilgi akışıyla bu musibetten kurtulmayı ümit ediyoruz.
Eskiden beri hileyi işinin bir parçası olarak görenlerin yanında, son senelerde bir de rekabet edebilme adına daha uygun maliyetle üretim yapma arzusu duyan bazı işletmeler güvenli gıda standartlarını bilinçsizce terketmektedirler.
Dolayısıyla 2011 yılında yayınlanan "Gıda ve Yemin Resmi Kontrolüne Dair Yönetmelik" hükümleri bu gün daha önemli hale gelmiştir ve özellikle aşağıdaki bölümü gecikmeden uygulanmalıdır.
"Laboratuvar sonucuyla taklit ve tağşiş yapıldığı kesinleşen gıdayı üreten ve satan firmanın adı, ürün adı, markası, parti ve/veya seri numarası mümkün olan en kısa sürede kamuoyuna duyurulur."
Ambalaj boyutunu değiştirmeden ürün gramajını azaltan hilekarları cezalandırmak üzere de yasal düzenleme ihtiyacı yanında; esas cezayı bizzat dikkatli tüketicilerin kesmesi gerekiyor. O ürünleri satın almayarak…
Yeni yılda sağlıklı ve huzurlu günler dileğiyle...