Gidici...

Bahri YILDIZBAŞ

Birkaç gün önce okuduğum iki makale, izlediğim bir TV programı, TDK sayfasında incelediğim iki kelime ve dinlediğim haberlerden sonra kafam karmakarışık oldu. İçimde tutup depresyona girmemek için bir şeyler yazayım da okuyan arkadaşlarımla birlikte def olalım.

Şükredenler; sadece biz Müslümanlar değiliz. Varlığının farkında olan, nefes alan, dünya nimetlerinden yaralandığını bilen, sorumluluk taşıyan birey olmuş herkes (herkes değil), her dinden nankör olmayan insanlar ve tüm canlılardır. 

Özellikle eski çağlardan bu yana iktidarı bünyesinde tutmaya çalışanlar, zulmetmeyi bir marifet edinmişlerdir. Geçen yıl, İtalyan gazeteci kızın, ABD’li bakana “köpek maması” uzatıp “bundan yersen merhamet sahibi olursun” demesi gibi. İmparatorlukların, Antik Yunanlılar dahil güçlülerin binlerce dahiyi öldürmesi, işkenceyle yok etmesi sonucu soylar devam etmediğinden, şu anda dünya genelinde üstün zekalılar yani dahilerin ortalaması, maalesef yüzde 5’lere düşmüştür. Bu sayı yörelere, bölgelere ve hatta toplumlara göre değişim gösterebilmektedir. Böyle devam ederse uzun yıllar sonra bu oran yüzde 2-3’lere kadar düşeceğe benziyor.

Özelikle, olumsuz süreçlerin içinden çıkmaya çalışırken; okulları açmakta, normale dönmekte zorlanırken, çocukların, gençlerin ve insanların ruh hallerinin karmakarışık olduğu dönemleri dahi fırsata çevirmeye çalışanların olduğunu görmekteyiz. 

Son zamanlarda hortlayarak ortalıkta ofisler açan, ebeveynlerin çocuklarına alacakları organik gıda harcamalarını; çocuklara zeka testi yaparak “çocuğunuz üstün zekalı”, “çok zeki, ancak başaramıyor” gibi zırvalara inanmayalım. Son üstün zekalı dahiler, Socrates ve Platon gibi binlercesi yok edildiğinden, dahilerin soyları yok maalesef. Zeka şarj (şarz değil) ile geri getirilebilseydi, bizim gibi ülkeler bunu da beceremezdik. Zaten herkes için imkansız olan, bu konuların bilimselliğinden yola çıkarak; son zamanlarda dünyada ve ülkemizde gelişen hareketlilik ile tv programlarındaki konuşulanların basitliği, haber programlarında dinlediklerimiz, zekamızla oynandığının gerçek olduğunu ortaya koymaktadır.

Dinleyip görmesine rağmen, geç bunları diyenler ile izlerken görenler, bütün olup bitenlerin farkında olanların birlikte yaşadığı dünyada, kimler kazanıyor? Elbette çok paralı, çok makamlı, çok şükredip, çok şükretmeyi tavsiye eden mutlu azınlık ile onlara kanarak, onların malı ve saltanatı ile övünen yüzde doksan gibi büyük oranda olanlar. Kocaman bir dünya topluluğu. Kelimelerin nasıl konuşulduğuna yönerge ile karar verenler, göz göre göre yapılan haksızlıkları haklılık gibi anlatanlar ve bunlara kılıf bulanlar. Binlerce suç işlemesine rağmen hukuktan bahsedenler, insan haklarına DEĞİL, insanın haklarına göre adalet uygulayıp, adaletten bahsedenleri alkışlayan ve alkışlatan bizlerin yaşadığı bir dünyadan ve de o dünyanın düzeninden. Kimin umurunda korona. Yine, duyarlı ve saygılı bireylerin. 

Şair/ozan ne güzel açıklamış dünden, bu günü:

El arifdir yoklar senin bendini 
Dağıtırlar tuzağını fendini 
Alçaklar da otur gözet kendini
Katı yükseklerden uçucu olma

Karacaoğlan söyler sözün başarır 
Aşkın deryasını boydan aşırır 
Seni bir mecliste hacil düşürür 
Kötülere konup göçücü olma

Dizelerini okuyan, anlatan, fark edenlerden olalım ki; yarınlarımız umutlu, hayatımız sağlıklı ve yazdıklarımız ile hayatımız uçup gidici olmasın...