Bilim alanı kurulan iddialı cümlelerin çürütülmesiyle doludur. Bu alanda en önde bayrak taşıyan bilim de antropolojidir. Topraktan çıkan her buluntu ve yerleşim alanı antropologları kesin cümle ve analizlere yönlendirir.
Kısa süre öncesine kadar tarım toplumunun bereketli hilal (Mezopotamya) bölgesinde M.Ö. 7000 civarı olduğunu biliyorduk. Göbeklitepe bu tarihi 5.000 yıl geriye götürdü. Bildiğimiz tarih çöktü.
Peki, Göbeklitepe nedir?
Müzesini gezdim. Orada buranın bir tapınak ve sosyalleşme alanı olduğu söyleniyor ve bu düşünceye sosyolog olarak asla katılmıyorum.
Herhangi bir topluluk suya yakın ve avantajlı bir yer bulduğunda ilk olarak tapınak inşa eder, kısa zamanda çevresinde yerleşim yerleri ve değirmen inşa eder. Göbeklitepe çevresinde bir su kaynağı yok. Bulunmuş bir şehir de yok. Bölge adı üstünde “tepede” olduğu için tarıma ve hayvancılığa elverişli değil. Bunu ancak orayı ziyaret ettiğinizde görebilirsiniz. Sanki yerleşim yerlerine özellikle uzak olsun diye yapılmış bir yer. Tapınaklar yerleşim yerlerine uzakta yapılmaz. Aksine merkezde inşa edilir, Şehir de çevresinde oluşur. Göbeklitepe'nin bu özelliği tapınak olduğu algısını çökertiyor.
Anlaşılması adına; Allah Hz. İbrahim’e Kâbe’nin yapılacağı yeri gösterir. Çöl ortasında ıssız bir yerdir. Hz. İbrahim burayı yapar ve çevresinde Mekke şehri oluşur. Sanırım anlatmaya çalıştığım şey bu örnekle daha iyi anlaşılmıştır.
Göbeklitepe'ye dair çok soru işareti var.
T biçiminde devasa dikili taşlar var. Ve istisnasız hepsinin üzerlerinde farklı hayvan motifleri (ördek, kuş, kurt, aslan vs.) ve diğer yapılarda insan yüzleri var. Bu figürler o döneminin inancının animizm (doğacılık ve hayvan ruhlarının değeri) olduğunu düşündürüyor. Ancak çevresinde tahıl tohumları bulunuyor ki tarım toplumu animizmden uzaklaşıp çoklu ya da tek tanrılı dinlere yöneldiğini düşünecek olursak kafaları karıştırıyor. Toynaklı hayvan kalıntıları da var. Bu da bölgede at, inek, eşek, domuz ve geyik bulunduğunu ya da kullanıldığını gösteriyor. Bildiğiniz tarım toplumu.
Göbeklitepe dairesel olarak inşa edilmiş, hatta daireler iç içe. Size bir film hatırlatmak isterim. Jody Foster’ın başrolünde oynadığı Contact.
Filmde bir plan dâhilinde boyut kapısı açan bir makine yapılır. Taşıyıcı sütunları vardır ve makine iç içe geçen çemberlerle dönerek boyut kapısı açarlar. Buradan solucan deliğine gidilir ve başka bir yerden çıkılır.
Göbeklitepe'nin mimarisi buna çok uygun.
“Uçtun” diyebilirsiniz. Oraya gidin ve sadece seyredin. Enerjiyi hissederseniz ne anlatmak istediğimi anlayacaksınız.
Ziyaret ettiğimizde yapının tam ortasına bir güvercinin yumurtladığı ve kuluçkaya yattığını gördük. Neden tam orta yer?
Göbeklitepe'nin sırları içinde iki kritik soru var.
Çekilen yer altı röntgenine göre yer altında çok daha büyük bir yapı alanı var ve kazı çalışmaları devam ediyor.
Göbeklitepe buz dağının görünen kısmı.
Ayrıca burası birileri tarafından çakıldan büyük taşlarla gizlenmeye çalışılmış. O taşlar rüzgâr ya da yağmurla sürüklenmez. Bilinçli olarak örtülmek istenmiş. Yapıdaki taşlara bakınca bunu kendi gözlerinizle görüyorsunuz. Bu yapıyı neden ve kimden gizlemiş olabilirler?
Yakınlarında Karahan Tepe ve Mardin’de Boncuklu Tarla var ancak kazı çalışmaları devam ettiği için ziyarete açık değiller. Oralarda da benzer T biçimli dikili taşlar bulunuyor.
Gerçeklere ulaşmak için biraz daha bekleyeceğiz.
Bugün bilmediğimiz bir uygarlığın izleri olduğunu düşünüyorum. “Uzaylı” denen şeye mesafeliyim. İnşa edenler bu topraklarda yaşadılar ve kapatıp gizlediler.
Göbeklitepe'yi mutlaka ziyaret edin.
Ben merakla Karahan tepe ve Boncuklu Tarlanın kazılarının bitmesini bekliyorum.
Çalışmalar hakkıyla yapılırsa bildiğimiz uygarlık tarihini olduğu gibi çöpe atacağız.