Toplumlarda çağın getirdiği yeni anlayış yeni teknoloji yeni yaşam biçimi ile yenilenmektedir. Her nesil bir önceki kuşağın devamı olmasına rağmen aynısı kalamaz. Hayat durağanlık donukluk kabul etmez. Yüzyılın başında Türk dünyasında ceditçilik akımı ile Türk dünyasında değişim yenilenme çağın ve toplumsal olayların sonucu olarak ortaya çıkmıştır.
Osmanlıda da batı karşısında gerileme yenilme geri çekilme sonucu bunun sebepleri araştırılmış Avrupa’ya askeri öğrenci gönderme ve Avrupa’dan öğretmenler getirilmesi cihetine gidilmiştir. Avrupaya giden öğrenciler orada monarşi yerine halk hâkimiyeti anayasa parlamento gibi kurumlarla tanıştılar. Osmanlı geri kalmamızı askeri teknoloji top tüfek askeri eğitim olarak düşünmüş ama gönderdiği öğrenciler batıda yeni gelişen düşünce fikir sanat edebiyat akımlarından etkilenmişlerdir. İlk Avrupaya giden Jön Türkler öncülüğünde tanzimattan cumhuriyetede yenilenme olmuştur. İlk kanun-i esasi kabul ediliyor çift meclisli parlamento ve ayan meclisi senato gibi çalışıyor. Fakat Abdülhamit anayasayı devamlı ihlal ediyor yetkisini aşıyor. Toplumsal talepler güçlü paşalar onların emrinde kabadayılar hafiye jurnal baskı sansür ile bastırılıyor ama çare olmuyor. Balkanlardan Arap yarımadasına geniş coğrafyada talepler karşı hareketlenmeler sosyal baskı Abdülhamiti meşruriyete geçişe zorluyor meclis açılıyor. Hürriyetçiler kazanıyor istibdatın sahibi sultan yine başta yine yetkisini aşıp anayasa dışına çıkınca askerler isyan başlatıyor haraket ordusu istanbula geliyor ve Abdulhamit tahttan indiriliyor. İttihat terakki ile başlayan hâkimiyeti milliye eşitlik kardeşlik adalet düşüncesi Cumhuriye öncülük ediyor. Kurtuluş savaşı kazanılır Ankara zafer kazanan taraf olarak katılmak istiyor, İstanbul hükümetine bildiriyor sadrazam artık saltanatın sonu galiba hâkimiyeti milliyeyi kabul etmek zorundayız der(1923). Hâkimiyeti milliye fikri tazimattan cumhuriyete geçişle gerçekleşerek hayat bulmuştur. Türkiye cumhuriyeti kurulmadan önce Türkler 3 cumhuriyet kurmuşlardır bunlar; Azerbeycan Türk Cumhuriyeti, Batı Trakya Türk cumhuriyeti ve cenubu Kafkas Türk cumhuriyetidir. Cumhuriyet fikri bizde köklü ve eski bir tarihi tecrübeye dayanmaktadır. İmparatorluk çağı tüm dünyada son bulmuş ulus devlet ortaya çıkmış bu çağın değişim ruhuna ayak uydurmak zorunda kalan Türk milleti de kendini yenilemiştir.
Yenilenme orta asya da bizim Tanzimat sonrası fikir düşünce akımları gibi orada da yaşanmıştır. İşgal altında asimilasyona karşı milli kimliğini korumaya yönelik arayışlar uyanışlar başlamıştır. İsmail Gaspıralı, Türk milliyetçiliği düşüncesinin gelişmesinde büyük etkisi olan ve Türkçülüğün bir ideoloji haline gelmesi ve ulusal bilincin ortaya çıkarılmasında önemli katkıları olan bir aydındır. Gaspıralı, Rusya Türkleri içinde ortaya çıkan bir aydın hareketi olan Cedit Hareketi (Usul-ü Cedit) nin önde gelenlerindendir. On yedinci yüzyıl sonundan beri, Tatarlar içinde büyük ve aktif bir burjuva sınıfının gelişmiş olması, on dokuzuncu yüzyılın sonunda milliyetçi uyanışın temelini oluşturmuştur. Türkçülük- Tatar burjuvazisinin Ruslarla rekabetinin de bir ideolojik alt yapısını meydana getirmiştir. İşgal altında inancını ve milli kimliğini korumaya yönelik hareketlerdir. Bu fikri alt yapının varlığı SSCB çökmesi sonucu Türk cumhuriyetlerinin doğuşu da çağa uygun yenilenmedir temeli eskiden atılmış olsa da.
Remzi Oğuz Arık, Milliyetçiliği oluşturan unsurları ikiye ayırır. Statik ve dinamik unsurlar. “Toprak, dil, din, tarih ve soy, statik unsurlardır. Değişen dünyada milliyetçiliğe istikrarı bunlar kazandırır. Dinamik unsurlar ise, milliyetçilerin gerçekleştirmek istedikleri birliklerden (dil birliği, iktisat birliği, gönül birliği) doğar. Bu ikinci unsurlar ise milletin ilerlemesini, ayrıca bütün insanlıkla temasını sağlar. İçine kapanma değişime karşı çıkma durgunlaşma zayıflama ile sonuçlanır. Kapalı toplumlar büyüyüp gelişmez. Kendi kendileri ile yetinirler kendilerini kutsar başkalarını suçlar ve yok sayar. Kapalı dünyalar çatışmadan beslenirler. Zira çatışma içe kapanmayı maruz kılar. bu birbirini besleyen bir kısır döngüdür çatıştıkça kapanır kapandıkça çatışırlar. Aşırı kültürel tutuculuk kendi kültürünü durağanlaştırır zayıflatır ve yok eder. Çağın ruhuna uygun değişim yenilenme her düşünce için geçerlidir. Ülkeler geçmiş zaferleri ve kahramanlıkları ile övünerek gelişemezler geleceğe yaratıcı bir ruh bilgelik bilimle aşkın birleşerek oluşturduğu sağlam temeller üzerine yeni bir dünya hayali gerekmektedir. Yenilenmek değerlerinden vazgeçmeden ataların külünü değil ateşini çağa taşımak, hem kendimizi hem de yöntemimizi çağın ruhuna uygun güncellenmektir.