“Taşları kaldırımlara gömmüşler, köpekleri salıvermişler”.(Fransız atasözü)
Haftalık bir yazı için sizin yaptığınız da oldu mu bilmem ama ben bu yazı için üç defa başlık değiştirdim. Türkiye siyasal gündemi son bir haftada o kadar değişti ki, her dakika her saat sürprizler ve şoklarla karşılaştık.
Kim derdi ki henüz Cumhurbaşkanlığı ve genel seçimlerin yapılmasına bir buçuk yıl varken, MHP genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin gurup toplantısında, hepimizin hatırlayabileceği bir zamanların spot reklamı “Haydi çocuklar aşıya” der gibi: Milli mecburiyetlerden dolayı! 26 Ağustos 2018'de erken seçim çağrısı yapmıştır.
Anlaşılıyor ki daha önce AKP ile oturulup konuşulmuş bunun sözcülük görevi de Bahçeli’ye verilmişti. Bu açıklamadan sonra cumhurbaşkanı ve Bahçeli bir araya gelip kesin tarih olarak 24 Haziran 2018'de bu seçimlerin yapılması için karar vermişlerdir.
Hâlbuki Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, muhalefetin erken seçim çağrılarına verdiği her cevapta bunu: “vatana ihanetle” eş değer kabul ediyordu. Aslına bakacak olursanız, bu bir erken seçim değil baskın seçim kararı idi. Zira ekonomi çöküş sinyalleri veriyordu. Benzin altı lirayı aşmış, dolar bir ay içerisinde dört liranın üzerine çıkmış, enflasyon ve işsizlik gittikçe yükseliyordu.
Ama yükselen bir değer daha vardı ki o da İYİ Parti'ydi. Henüz ekonominin etkileri toplumun tamamına yansımadan, ne yapıp edip İYİ Parti'yi seçimlere girmekten bertaraf etmekti, üstelik ana muhalefet partisi henüz adayını dahi açıklamamıştı.
Hâlbuki İYİ Parti'nin seçimlere katılması için bütün şartlar yerine getirilmiş, ayrıca bunun geçmişte bir örneği vardı. Emine Ülker Tarhan’ın partisi de aynı yolu izlemiş ve seçimlere katılmıştı. Yargıtay Başsavcılığı seçimlere girebilmesi lehinde karar vermesine rağmen, YSK işi savsaklayarak adeta zaman çalmaya çalışıyordu. AKP’li Mustafa Elitaş’a soruldu durum. Verdiği cevap: “Kusura bakmasınlar, bir dahaki seçimlere hazırlansınlar” oldu.
Anlaşıldı ki bunların hesapları kötüydü ama bir şeyi unutmuşlardı “demokrasilerde çare tükenmezdi” ve tükenmedi de. Cumhuriyet Halk Partisi ve İYİ Parti yetkililerinin görüşmeleri sonucu, CHP’li on beş Milletvekili, İYİ Parti'ye geçiverdi ve ayrıca, parlamentoda İYİ Parti gurubu da kurulmuş oldu.
Artık bundan sonra İYİ Parti, seçimlere girecek, Salı günleri gurup konuşmaları yapılacak ve Hazine'den yardım alabilecekti.
Bundan sonrası mı; isterseniz gelin onu tarihten bir “kıssadan hisse” ile değerlendirelim.
“Babil’de mutantan bir şölen: Mukaddes taslarla sunulan şarap. Nedimler mest, dildareler mest, hükümdar mest.
Ve birden duvara esrarlı harfler işleyen bir el: Mene, Tekel, Peres.
Baltazar dehşet içindedir. Yazılanları ne kâhinler anlayabilir, ne falcılar.
Son ümit: Danyal. Saraya çağırılan Danyal derki: “Tevrat’ı dinleyelim”.
“Mene: Allah senin krallığını saydı ve sona erdirdi.
Tekel: Terazide tartıldın ve eksik bulundun.
Peres: Ülken bölündü, Medlere ve Farslara verildi”. (Ümrandan Uygarlığa-Cemil Meriç)
Herhalde bundan sonrası için; yukarıda verdiğim kıssadan hisseden anlaşılacağı gibi hayırlısıyla birilerine yolun sonu görülüyor olsa gerek.
Kalın sağlıcakla.