Güvenilir insan olmak

Ruhittin SÖNMEZ

Halkın politikacıları ve özellikle devlet adamlarını "güvenilir insan" olarak görmesi çok önemlidir. En azından gelişmiş ülkelerde bu böyledir. Bu ülkelerde vatandaşlar -kendileri bu vasıfları taşımasa da- ülkeyi yönetenlerin doğru sözlü olmasını, verdiği sözlere sadık olmasını her şeyden çok önemserler.

Türkiye bu ülkeler sınıfına girmiyor olmalı... Devlet adamlarının ve siyasetçilerin yalan söylemesini, önceki fikir ve beyanlarının tam tersini söyleyebilmesini, işbirliği yaptıklarıyla rakiplerinin yer değiştirmesini bizim halkımız çok önemli saymıyor.

Oysaki dinimiz İslam’ın peygamberi daha Allah’ın elçisi olmadan önce “güvenilir Muhammed (Muhammed ül emin)” olarak anılırdı. Bu sebeple ilk Müslümanlar görmedikleri, duymadıkları bir ilahın kendisine bildirdiğini söylediği mesajlara (vahye) inanmışlardı. 

Bu bakımdan bana göre Hz. Peygamberin Müslümanlara bıraktığı en önemli sünneti "güvenilir insan" olmaktır.

Bugün tıpkı manası "Barış" olan "İslam" deyince Müslümanlar arası savaşlar, terör, vahşet sahneleri ve insan haklarına aykırı iş ve eylemlerin uygulayıcıları akla geldiği gibi; Müslüman denince de yalan söyleyen, aldatan, hileci, merhametsiz, güvenilmez insan tipi gözümüzde canlanır oldu.

*   *   *

Dünyada böyle de Türkiye’de farklı mı? Desteklediğimiz liderlerden "emin" yani güvenilir insan olmasını isteyenimiz ne kadar? 

Sözünü tutmayan, seçimden önceki söylediklerinin seçimden sonra tam tersini yapan, halkını kandıran, yalan söyleyen, adaletsiz kampanyalar, devletin/ kamunun gücünü ve imkanlarını şahsı ve partisi için kullananlara en ufak bir tepki göstermiyoruz. 

“Adalet, eşitlik, demokrasi” diyenlere, "Kul hakkı"nı hatırlatanlara "onların elinde bu imkanlar olsa yapmayacaklar mı?" diye savunuyoruz.

Bizi yönetenlerden -mesela Alman veya Japon Başbakanları kadar- sade ve mütevazı yaşamasını talep etmiyoruz. Tam tersine onlara güç ve azamet gösterisi, lüks, şatafat ve israf içinde olduğunda daha çok saygı gösteriyoruz. 

Hepimiz biliyoruz "çok mal haramsız, çok laf yalansız olmaz".

Buna rağmen en zengin ve en çok konuşana rağbet ediyoruz.

*   *   *

NE MUTLU BİZE

Türkiye ekonomik açıdan çok ciddi bir krizde imiş. 

Emekli maaşları asgari ücretin çok altında kalmış, asgari ücret ise yoksulluk sınırının çok altında imiş. Ortalama ücret neredeyse asgari ücretle eşitlenmiş.

Her geçen gün zengin daha zengin, fakir daha fakir oluyormuş.

Dün aldığımız aynı şeyi bugün daha pahalıya alıyoruz. Ama olsun... Bugün aldığımız yarın alacağımızdan daha ucuz.

Boşanmalar artıyor, evlenmeler azalıyormuş.

Gençlerin yüzde 80’i başka memlekette yaşamak istiyormuş…

Olsun... TÜİK halkımıza sormuş ve Türkiye'nin yüzde 52,7'sinin mutlu olduğunu bulmuş. En mutlu kesim hiç okul okumamışlar, en mutsuzlar yüksek tahsilli olanlarmış.

"Dünya Mutluluk Raporu"nda ise, 137 ülkenin değerlendirildiği mutluluk sıralamasında, Türkiye krize rağmen 6 sıra yükselerek, 106. sırada yer almış. 

"Mutluluğunuz daim olsun efendim..."