Güzellik ve çirkinlik üzerine

Murat YAZAN

Güzellik ve çirkinlik nedir?

Güzellik ve çirkinlik nesnel midir, öznel midir?

Zamana ve kültüre göre değişir mi?

Üstat Umberto Eco “Bireyin istediği her şey (eş, partner, yaşam tarzı, araba, kıyafet, ayakkabı vs.) onun için güzeldir, istemediği her şey çirkindir” diyerek harika bir tanımlama getirmiş. Bir şey hoşumuza gidiyorsa ve onu istiyorsak bizim için güzel, istemiyorsak çirkin demektir. Bir de kolektif güzellik ve çirkinlik tanımları var.

Mitolojide Herkül ve Atlas gücü temsil ederler. Kaslı ve güçlü bir fiziksel yapıları vardır. Burada güç ve erk “kasla” sembolize edilir.

Afrodit aşk ve güzellik tanrıçasıdır ancak hakkındaki eski fresklere bakarsanız “bu mu güzellik tanrıçası?” diye söylenirsiniz.  Yakın zamanda yapılan illüstrasyonlardaki Afrodit’e bakınca günümüzün güzellik anlayışıyla uyuştuğunu düşünürsünüz. Demek ki güzellik ve çirkinlik zaman ve kültürlere göre değişebiliyor.

Google’a “güzellik kraliçeleri” diye yazdığınızda zaman içinde güzellik anlayışının nasıl değiştiğine şahit olur, etkilenirsiniz.

Umberto Eco güzellik ve çirkinlik anlayışının toplumsal kabulünün “kurgudan ibaret olduğunu” ifade eder. Bunun paydaşları vardır. Moda, tekstil, kozmetik sektörü ve parlatılmaya çalışılan rol modeller.

Bu girişten sonra değinmek istediğim asıl konuya gireceğim.

Güzellik tanımı günümüzde toplumsal ve bireysel ilişkileri etkileyebilecek bir istismar alanı haline geldi.

Eco’nun deyimiyle “kurgusal” güzelliği üretecek olan dünya çapında milyarlarca dolarlık bir sektör var. Bir dönem ince kaşlar için her bir kadın için bir cımbız yeterliyken, bugün tuhaf kaşlar için klinikler, kuaför salonları, hatta “kaş tasarımcıları” var.

Erkeklerde mitolojiden beri değişen tek şey saç ve sakal ekimi. Kaslı görünmek halen güç simgesi kabul ediliyor ve bunun için de küresel kapitalizm devrede. Protein tozları, steroidler, ilaçlar…

Yetişkinler kendileri için her kararı verebilirler ve bu kararlar kendilerini bağlar. Ancak konu ergenlere gelince iş değişiyor!

Ergenlik dönemi zorlu bir süreçtir. Minik bir sivilce yanardağ gibi görünür. Bu geçiş süreci sancılı olur ve ergenleri “güzel ve yakışıklı görünmek” adına kendilerine zarar verme noktasına kadar götürebilir.

11-17 yaş arası ergen kızlarımızın saçlarını boyadıklarını görüyorum. Sosyal medya hesaplarında paylaştıkları fotoğraflarda yüzlerinde inanılmaz makyajlar var. Yaşlarından büyük, olduklarından “güzel(!)” görünmeye çalışıyorlar. Arı sokmuş gibi şişirilen botokslu dudaklarla (o operasyonlarda ölenler var) gezenler var.  

Tüm kozmetik malzemelerde kimyasallar kullanılır. Gelişme sürecindeki bedenler için kimyasallar hiç tercih edilen şeyler değildir.

Aynı durum ergen erkekler için geçerli. Kas ve iskelet sisteminin gelişim sürecinde olduğu dönemde aşırı egzersiz yapmak, bununla da yetinmeyip protein tozları ve steroidler kullanmak uzun vadede geri dönülemez hasarlara neden olur.

Canımı sıkan konulardan biri de bazı ebeveynlerin tavırları.

Çocuklarına ergenlik döneminde estetik ameliyatı yaptıran anne babalarla karşılaştım. Bu ameliyatları yapan doktorların Hipokrat yemini ve mesleki etik anlayışları üzerine ayrıca tartışırız.

Tıbbi bir rahatsızlık olmadığı sürece bedeninizle barışmak durumundasınız. Müdahale ettiğinizde uzun vadede sorunlarla karşılaşırsınız. Çocuk çocuk gibi, ergen de ergen gibi büyümelidir.

Güzellik ve çirkinlik bedenden, kaştan, saçtan, sakal ve kastan ibaret olmamalıdır…