Demokrasi nedir? Bir siyasi parti ne yaparsa demokrasiyi tam ve kamil olarak yerine getirmiş olur?
Merkezi sistemle herkesi Genel Başkan'ın ve etrafının atadığı bir sistem mi? Üst kademe uzmanlardan oluşan bir kurulun belirlediği bir sistem mi? Yani seçkinlerin seçtiği bir sistem mi? Atanmış başkanların yazdığı delege ile yapılan sözde yarışlar ve rekabet mi?
Ya da her mahallede belli bir üye sayısından sonra üyelerin o mahalledeki ilçe delegesini seçmesi, seçilen ilçe delegesinin, ilçe başkanı, yönetimi ve il delegesini seçmesi, seçilen il delegesinin il başkanı yönetimini ve üst kurul delegesini seçmesi…
Birincisinde genel başkan her yere yetişemez, etrafını dinler ve ekipçiliğe kurban edilir manuple edilir, yanlış atama yapabilir, doğru atama yapsa bile üçe koyduğu "Neden ikide değilim?", ikiye koyduğu "Neden ben birde değilim? Filanca önüme konuldu" denilebilir. Bir de herkes önce iyi anlamda dosya cv yarıstırır, bu yetmeyince kirli dosya yarıştırmaya baslar siz de genel merkez olarak ister istemez buna göre karar vermek zorunda kalır, bu ahlak dışı yöntemi teşvik etmiş olursunuz. Bu hususta genel başkanlar sadece yüzde 10 kendi yakın çalışacağı ekibine büyükşehirlerde kontenjan kullanabilir fakat daha küçük şehirlerde orayı tanıyan tabana, üyelere yada üyelerin seçtiği delegeye bırakır böylelikle sorumluluk partililerde olur. Seçkinlerin seçtiği bir sistem seçkinlere kim yakın ve ulaşabilirse yada kim iyi maniple edebilirse onu öne çıkaracaktır.
Sanırım en alt başlıktaki üyelerin seçici olması yada delegeyi üye seçerek delegelere seçtirilmesi şimdilik tüm aksaklıklarına-eksiklerine rağmen en adil ve demokratik olandır. Daha iyisi eski Yunan demokrasi döneminden bu güne icat edilmedi. Daha iyisi olana kadar şimdilik en iyisi bu sistem.
ÜYE -DELEGE SİSTEMİNDE NASIL MÜCADELE YÖNTEMİ
Bu durumda ise ilk dönem şu sorun olacak: Atanan ilçe başkanı üyeyi yaptı, üye daha delege seçimi ne-nasıl olur farkında bile değilken her mahallede kendi adamlarını seçtirdi gibi eleştiriler olacaktır.
Bir parti yeniyse üye delege sistemine geçmek için zaten önce atama birisi gelecektir. Üye yaparken yöneticiler dışında üye koçanı verilmiyorsa bile sizin yada akrabalarınızın, sevdikleriniz yada ekibinizin partiye gidip üye olması, yada sisteme girip üye başvurusu yapmasına hiç kimse engel olamaz. Çünkü bunu genel merkezde kontrol ediyor. Yapmayan varsa şikayet etiğinizde genel merkez gerekli uyarıyı ve takibi yapıyor.
Bir kere kim atanırsa atansın benzer şikayetler olacaktır. Bu sefer de başarısız olan istediği delege sayısına ulaşamayan benzer şeyler ifade edecektir. Bir kere işin içine secim girdiğinde demokratik yarış girer ki herkes istediklerini delege seçtirmek için bir yarışa girer.
İYİ Parti'de 1500-2000 üyeli yerlerde mahalle mahalle delege secimi yapıldı. Sorun şu ki; kimse delege nasıl seçilir nasıl olunur tam bilmiyordu fakat bu bir dahaki döneme daha bilinçli olacaktır.
Şu eleştiriler haklı olabilir ilçe başkanı daha çok üye yapmıştır mevcut görevde olduğu için üye de delegede onları daha çok dikkate alır delege seçiminde daha avantajlıdır. Fakat her mahallede seçenlere akrabası diyemezsiniz. Kimsenin 1500-2000 kişi akrabası olmaz. 50 yakın akrabanız vardır, onların da hepsi sizinle aynı partiden bile değildir. Bir kısmı ancak hatırınıza üye olur. Bu kadarcık akraba ile 50 üzeri mahallede delege seçtiremezsiniz. Bu 50 akrabayı mahallelerde eşit dağıtsanız bile her mahallede partinin aktif adamları vardır yine seçilmeleri mümkün değil. Yada seçime etki etmeleri mümkün olmaz. Mahalle seçimlerinde ancak su şekilde başarılı olursunuz.
- Çok teşkilatçı birisinizdir. Her mahallede kanaat önderi durumunda sizinle birlikte hareket eden kişiler olur.
- Tanınmış toplumsal karşılığı olan birisinizdir.Buna rağmen her mahallede aktif sizle birlikte delege seçimlerinde mücadele edecek arkadaşlarınız olmalıdır.
- Her mahallede güçlü bir insan kaynaklarınız insan networkunuz olmalıdır. Bu da bir iki günde olmaz senelerdir insana dokunan insana yatırım yapan birisiyseniz bunu başarırsınız. Artık ben il ilçe yöneticisiyim diyerek kendi sitenizde mahallenizde tek üye yapmadıysanız ilçe delegesi bile olmanız zorlaşabilir. Kongrede adaylar listesine yazacakları isimlerde öncelikle delege olmasını istemeleri gayet normaldir. Çünkü altmış(60) kişilik listeniz seçilmiş delege olursa seçime 60 oyla baslarsınız.
Sonuç olarak bu tarz mahalle mahalle yapılan kongrelerde ilçe delegesi seçilen 400 kişi, ilçe başkanını ilçe yönetimini ve il delegesini seçti. Her ilçeyi Seçen bu dört yüz (400) delege ilçe kongresinde ilçenin aldığı oya ve seçmen sayısına göre hakkına düşen il delegeleri, il başkanı yönetimini ve üst kurul delegelerini seçer. Seçilen üst kurul delegeleri de GİK ve Genel başkanı seçer.
Tüm bu süreçlerde herkes, her ekip bu delegelere farklı yol ve yöntemlerle etki etmeye çalışır. Kimisi siyasi pazarlık yapar, kimisi ekip çalışması yapar, kimine il delegesi yada yönetim teklif edilir, kimileri üst kurul delegeliği için mücadele eder ,bir sürü hesaplar yapılır, farklı bir iki ekip birleşir, pazarlıklar döner, kim kime yakındır, kime kimin sözü geçer ona göre çalışmalar yapılır, o süreçler adeta satranç tahtası gibidir, fakat tüm bunların hepsi kongrelerde doğal süreçlerdir. Gayet demokratiktir.
Şimdi bu sistemi doğru okumak lazım. Artık üye çalışmasından itibaren hiçbir süreçte aktif rol almayıp tüm secilimler olduktan sonra ben il başkanı yada ilçe başkanı olacağım devri tarihe geçmiştir. Tüm bunlara rağmen haksızlık yapılan 399 üyede bırakılıp kimseden gelen üyeyi kabul etmeyip kendi yazdığı dört yüz kişiyi doğal delege yaparak kongre alan ilçeler var mıdır? İstisna da olsa vardır, olabilir. Bunlara bakılıp buralarda daha demokratik bir yapı oluşması için üye sayısını artırmak için üye seferberliği yapılabilir. Buralarda katılım artırılabilir.
Sonuç olarak İYİ Parti itiraz eden, isyan eden, koltuğuna tekme atmış, tehditlere, iftiralara karsı dik durmuş binlerce kişinin emeği ile kurulmuş bir partidir. Ayrıca kurdurmamak, seçime sokmamak için bin bir baskının yapıldığı insanların her şehirde imece usulü il ilçe binalarını kurup döşeyip tabelasını astığı bir partidir. Her gecen gün anketlerde İYİ Parti'nin oyu yükselmektedir. Enteresan bir şekilde İYİ Parti ne zaman yükselişe geçse karanlık bir el tarafından adeta parti içi karışıklık varmış görüntüsü verilmektedir. Taban tarafından sevilen isimler bile bu noktada oyuna gelebilmektedir.
En son olağan kongre sonrası tartışmalarda konu her partide olabilecek tercih edilip edilmeme yada bir dönem tercih edilmeme, yada sen başkalarını yazmamak yazdırmamak için delegeye etki etmeye çalışırken bir başkasının da seni tercihten çıkarması gayet normal bir durumdur. Bir parti ne tercih edilenlerin, nede edilmeyenlerin ebedi mirası yada babasının malı değildir. Parti üyelerindir. Üyeler partiye dönük istek ve taleplerini seçtiği delegeler ve delegelerin seçtiği yöneticileri üzerinden yürütür. Her üç senede bir gönüllerde bir karne oluşur.
Bu gönül karnesine göre çok çalışan, mücadele eden, fitneye fesada ayak oyunlarına prim vermeyen, partiye faydalı olan, insanlarına ve tabanına dokunan, iş görmeye çalışan , tabanını hor görmeyen, eleştirileri olgunlukla karşılayanları partide ki ahenk ve uyumu da göz önüne alarak üye ve delegeler tekrar tercih edebildiği gibi bazen Genel başkanın elini rahatlatmak, daha rahat çalışmasını sağlamak adına bazen sevdiği değer verdiği kişileri de seçmeyebilir. Bu noktada üyenin,delegenin kararını olgunlukla karşılamak parti bilirliği dirliği ve başarısı için çok daha anlamlı ve olgun bir tavır olacaktır.
Tüm bunlara rağmen hepimizin GİK, Başkanlık Divanı, il ilçe başkanlarından sevmediğimiz, istemediğimiz, beceriksiz, tabansız, emeksiz, hak etmeyen, hatta yanlış olmuş dediğimiz insanlar yok mudur? Bu konuda bir sürü adam sayabilirim. Fakat bunları konuşmanın yeri yandaş medya ekranları değildir, hepimizin iyi günde sırlarımızı emanet ettiğimiz, yada sır olmasa bile kamuoyu önünde söylenmeyecek emanetlerimiz vardır. İyiyken iyi, kötü olunca bunları pazara çıkarmak kin ve garezle yapılan bir intikam zaafiyetidir. İftiraya ve çamur atmaya bile sebebiyet verebilir.
Bu tür konuşmaların yeri kongrelerdir ve kongre süreçleri öncesidir. Kongreler bittiğinde üye ve delege tarafından artık yetki verilmiştir. Bu noktadan sonra yanlışlarını hatalarını iletir, doğrularını takdir ederiz. Ayrıca siyaset birilerini sevmeniz yada sevmemeniz üzerinden tanımlanmaz ve yapılmaz. Siyasette sizden beklenen saygıdır.
Unutulmasın ki insanlık tarihi boyunca üzerinde topyekun ittifak edilen hiç kimse yaratılmadı. Asla olmayacak da.
Selam ve saygılarımla...