Brezilya Tarım Bakanı, 3 Mart’ta ülkesinde “deli dana hastalığı” görüldüğünü açıkladı. Brezilya bir numaralı müşterisi Çin'esığır eti ihracatını askıya aldı. İran, Ürdün ve Tayland da ülkeden sığır eti ithalatını geçici olarak durdurdu.
Türkiye’nin de önlem alması lazım. Çünkü T.C. Tarım ve Orman Bakanlığı Brezilya’dan besilik ve kasaplık büyükbaş ithalatına izin veriyor.
Ayrıca Hollanda ve İspanya’da da deli dana hastalığı görülmeye başlandı.
* * *
22 Mart itibarıyla, “deli dana vakalarına rağmen, Türkiye’den bir firma adına Brezilya’dan 16.500 adet dana yüklendiği söyleniyor. Bunlar Türkiye’ye getirilince belgeleri ile açıklayacağız.
İlginç olan şu ki Brezilya’dan hastalıklı olması muhtemel danaları ithal eden firmanın bir işletmesinde kesime uygun 30 bin hayvanı var.”
Bu korkunç iddiayı Kocaeli’de Vadi Besicilik adlı işletmesinde hayvancılık yapan iş adamı Cezmi Çiçek’e ait.
Hadi diyelim ki özel şirket para kazanma hırsı ile insanlarımızın sağlığını tehlikeye atmaktan çekinmiyor. Ama “deli dana” hastalığının görüldüğü ülkelerden dana ithaline devlet nasıl izin verir? Anlamak mümkün değil.
* * *
“Deli dana hastalığı, hayvanlarda ortaya çıkan ve hayvanlardan insanlara bulaşan bir beyin iltihabı hastalığıdır.”Yani çok ciddiye alınması gereken bir sağlık sorunu bizi bekliyor.
Deli dana hastalığına yakalanmış hayvanların etlerinin veya sakatatlarının yenmesi ile bulaştığı düşünülüyor. Deli dana hastalığının belirtileri, hastalığın bulaşmasından sonra ortalama 10-20 yıl içerisinde ortaya çıkabiliyor.
Bu yüzden ithal edilecek hasta hayvanları yiyenlerin hastalıkları yakın zamanda fark edilmeyecek. Ama sonuçta feci hastalık ortaya çıkacak.
* * *
ET VE SÜT NEDEN PAHALI?
Cezmi Çiçek’in, Nokta TV’de, sektörün Kocaeli’deki diğer önemli isimleri olan Ali Nazmi Tok ve Özcan Filiz ile birlikte yaptığı programda anlattıkları bundan ibaret değil.
“Para kazanma hırsı ile Türkiye’de et ve süt fiyatlarının yükselmesine yol açanlar” ile deli dana hastalıklı olması muhtemel hayvanları ithal ederek insanlarımızın sağlığını hiçe sayanların aynı olduğunu da iddia etti.
Türkiye’de orta ve alt gelir grubundaki vatandaşlarımızın et ve et ürünleri ile süt ve süt ürünlerine erişiminin çok zorlaştığı malum. Kıymanın kg’ı 260 TL, bir kg klasik beyaz peynir 200 TL civarında olduğu için bu maddeler gramla tüketilir hale geldi.
Tarımda ve hayvancılıkta kendi kendine yetmesi gereken Türkiye’de, bu pahalılığın muhtelif sebepleri var. Vadi Besicilik sahibi Cezmi Çiçek bu sebeplerden birini açıklıyor ve adeta failin adresini tarif ediyor:
“Devlet et ve sütün neden pahalı olduğunu öğrenmek istiyorsa şu üç işlemi takip etsin:
1- Türkiye’de çiftliklerinde en fazla inek kesen firma kim?
2- Türkiye’de halen en çok kesime hazır besi hayvanı olan kim?
3- Yurt dışından ithal et getirip, Et Balık Kurumu'nun yurtiçindeki fiyatları ucuzlatma çabasına destek veriyor gözüken kim?”
Cezmi Çiçek bu üç işlemi yapanın aynı firma olduğunu iddia ediyor. Devlet isterse 2022 yılında mezbahalarda en çok inek kestiren firmanın, halen çiftliklerinde kaç bin hayvanı olduğunu da tespit edebilir. Bu firmanın aynı zamanda en çok büyükbaş hayvan ithal eden firma olduğu bilgisinin doğru olup olmadığını da bilir.
Cezmi Çiçek aynı TV programında “etin 220 TL’ye çıkarılmasının sebebi inek kesimini teşvik etmektir” dedi.
Kandıra Süt Birliği Başkanı Özcan Filiz “şu anda üretici süt satışından hiç kâr etmiyor. Bir inekten sadece bir buzağı kazancı oluyor. 70 bin TL değerindeki inekten sadece 12 bin TL değerindeki buzağı kazancı olduğu için çoğu üretici inekleri kesip parasını faiz veya başka yollarda değerlendirmeyi tercih ediyor” diye anlattı.
* * *
Ben bu anlatılanlardan şunları anladım:
Devlet, üreticinin süt satışından kâr etmesini sağlayıcı önlem almıyor. Birçok işletme mecburen ineklerini kesime veriyor.
(TÜİK'e göre, 2022'de büyükbaş hayvan sayısı bir önceki yıla göre yüzde 5,6 azalarak 17 milyon 24 bin oldu. Küçükbaş hayvan sayısı ise bir önceki yıla göre yüzde 2,2 azalarak 56 milyon 266 bin oldu.)
Hayvan sayısı azalınca, artan fiyatları baskılamak için devlet ithalata kapı açıyor. Bütün bu gelişmelerden haberdar olan en büyük üretici elinde 30 bin hayvan olmasına rağmen en büyük ithalatçı firma olarak hayvan/ et ithal ediyor. Bu firma devletin belirlediği yüksek et fiyatından satmak üzere bir kısım hayvanlarını kesip piyasaya veriyor.
Yani yerli üretici üretimden caydırılırken ithalatçı büyük kârlar elde ediyor.
Bu işler tek başına bir firmanın yapabileceği şeyler değil. Devlet içinden bu mekanizmaya destek verilme ihtimalini düşünmemek imkânsız.
Sonuçta ne oluyor?
Cevabı Özcan Filiz veriyor: “Türkiye 2010 yılından bu yana 12 Milyar dolarlık et ithalatı yaptı. Türk çiftçisinin cebine girmesi gereken bu para yabancı çiftçilere aktarıldı. Devlet bu paranın yarısını Türk çiftçisinin cebine koyabilseydi, et ve süt piyasasında yaşamakta olduğumuz sıkıntıları yaşamazdık.”
“Evlerine et değil dert giren” milyonlarca vatandaşımız bu oynanan oyunların elbette farkında değil.
“Konya büyüklüğündeki Hollanda’nın 2021 yılı tarımsal ihracatı 118 milyar dolar oldu.” Buna karşılık Türkiye’nin hastalık riski olan ithal ete bile muhtaç edilmesinin, bilerek uygulanan kötü yönetimin eseri olduğunu öğrenmek çok acı.