Aydınlık'tan Füsün İkikardeş'in haberi aynen şöyle;
Çünkü taşeronun taşeronu olarak Lüleburgaz Devlet Hastanesi’nin inşaatını almış, ana taşeron firma ise, ‘Bakanlık bize ödemiyor, biz de size ödeyemiyoruz’ diye aylardır ödeme yapmamıştı. Aydın Coşkun, daha fazla dayanamayıp Bakanlığın kapısını çaldığında ise gerçek ortaya çıktı: Henüz tamamlanmayan işlerin bile parası peşin peşin ödenmişti. Belgeler şimdi savcılıkta
Telefondaki ses, “Lüleburgaz’dan arıyorum” dedi, ama Karadeniz aksanıyla konuşuyordu. Bir çırpıda derdini özetleyiverdi. Devlete iş yapan bir taşeron şirketi vardı ve aylardır parasını alamıyordu. Herkesin boğuştuğu kriz koşulları, diye es geçebilirdiniz. Ancak, devamı vardı. Şöyle ki, devlet kasasından fazlasıyla para ödeniyordu, ama tamamlanmamış işlere ve bazılarının bildiği firmalara! Kolunun altında kalın bir dosyayla kalktı geldi, yaşadıklarını anlattı. Yetkililere çağrıda bulundu: Devleti bunların eline bırakmayın.
BAKANLIK AYLAR ÖNCE ÖDEME YAPMIŞ
Aydın Coşkun, Coşkunlar İnşaatın sahibi. Lüleburgaz’da 300 yataklı devlet hastanesinin taşeronu. Hastane inşaatı ihalesini Fema İnşaat almış, Coşkunlar da alt taşeron olarak verdikleri teklif kabul edilince 2017 yılının Kasım ayında işi almış. Malum taşeronun taşeronu zincirinde işi Coşkunlar yapacak, üst taşerona da yüzde 14 pay verecekmiş. Yani iki sözleşmeden birinde işveren Sağlık Bakanlığı, yüklenici Fema İnşaat iken, diğerinde işveren Fema, yüklenici Coşkunlar... Sözleşmeye göre, Bakanlık Fema’ya yapılan iş oranında her ay ödeme yapacak, Fema da Coşkunlar’a. Ödemelerin adı, ‘hakediş’. Taşeron firma, taahhüt ettiği işi yapacak ve ‘hakediş’e hak kazanacak. Aydın Coşkun, anlatıyor: “Sağlık Bakanlığı ile hakedişlerle ilgili sıkıntılarımız oluyordu. ‘Devletten alamıyoruz’ diyorlardı, belli bir aşamaya getirdik, en son 7. ve 8. aylarda ödemeler iyice aksadı. Bunun üzerine Sağlık Bakanlığına gittik, ödeme olup olmadığını, neden ödenmediğini anlamak istedik. Çünkü 230 çalışanımız vardı ve mağdurlardı, ödeme alamıyorduk. Ankara’ya gidince gördük ki, Bakanlık ödemeleri yapmış, hatta yapılmayan işlerin hakedişleri de aylar önce verilmiş.”
‘BUNLAR MENZİLCİ BAŞEDEMEZSİN’ DEMİŞLER!
Aydın Coşkun, dosyasındaki belgelerden bu ödemelerin listesinde tek tek kalemleri işaretleyerek çektiği fotoğraflarla karşılaştırıyor. Ödeme listesinin tarihi 5 Kasım 2018, fotoğraflar ise 13 Aralık 2018’de çekilmiş. Dosyayı Savcılığa vererek suç duyurusunda bulunmuş. Daha önce de pek çok kez Ankara’nın kapısını aşındırmış, derdini anlatmaya ve çözmeye çağırmış. En sonunda “Bunlar Menzilci baş edemezsin” demişlerse de, Aydın beyin gözü kara, yoluna devam etmiş. Aydın Coşkun’un erken ödemelere verdiği birkaç örnek şöyle: “Mesela jeneratör, hâlâ ortada yok. Mutfak, çamaşırhane... Bakın fotoğrafları var ve hiçbiri ortada yok, ama paranın yüzde yüzünü Kasım ayında almışlar. Trafo sisteminin parasının yüzde 80’ini almışlar. Fotoğraflarda, trafo binasının bomboş olduğu ortada. Toplamı 1 milyon 850 bin lira. Keza jeneratörlerin parasının yüzde yüzünü almışlar, ortada bir şey yok. Asansörler bomboş, sadece birkaçında ray konulmuş. Asansör tesisatı ödemesinin 75’ini almışlar. 1,5 milyon liralık bir kalem bu. Savcılıkta bunların hepsi var... Kasım ayı hakedişini de alamadık. Ama Fema İnşaat bizim yaptığımız işlerin dahi parasını ödemiyor...”
‘BİRBİRLERİNİ KORUYOR KOLLUYORLAR’
Aydın Coşkun, bu noktaya gelinceye kadar derdini anlatmak için pek çok girişimde bulunmuş, Ankara’da hatırlı kişileri araya sokarak müdürlere, daire başkanlarına, müsteşar yardımcılarına kadar derdini anlatmış. İddiasına göre, üst düzey bakanlık yetkilisi bir defasında altındaki müdürü arayıp “Devlet içinde devletçilik oynuyorsunuz” uyarısında bulunmuş. Yine iddiasına göre, haksız ödemeleri yapan yetkili isimlere “Adaletin yanında ol, güçlüyü kayırma, haklı kimse onunla bir ol” talimatı bile gitmiş. Öyle ki, hakedişlerin ödeme talimatını veren kişi bir süre görevden alınmış, ancak bir hafta içinde yeniden görevine dönmüş. Aydın Coşkun, çözüme yaklaşırken birilerinin “Bu işi kapatın” talimatıyla devreye girdiğini belirtiyor, isimleri araştırıldığında arkasından Menzil tarikatının çıkacağından endişe duyuyor. İddialarını ve tanıklıklarını isim ve belgeleriyle Savcılığa bildirmiş, gereğinin yapılmasını bekliyor.
CUMHURBAŞKANINA çağrı
“Biz battık, bu kadar insan sefil oldu. Yaklaşık 5-5,5 milyon lira alacağımız var. 230 çalışanımız vardı, şimdi firma durdu. 3-5 kişi kaldı. Çeklerimiz yazıldı, paramızı alamıyoruz. İşçi ödemelerini yaptık sadece. Terör yapmıyorum, tecavüz yapmıyorum. Şu an kaç insanı mağdur ettik. Gerekirse Cumhurbaşkanımız ne diyordu: Rüşvete yolsuzluğa bulaşan bizden değildir, gereğini yaparız! Buradan kendisine sesleniyorum: Buyrun yapın gereğini. ‘Bunlar Menzilci’ diye korkutuyorlar. Benim alnım açık, adresim belli. Türkiye’den kimi çağırırsanız çağırın, benim yüzde 1 eksiğim varsa her şeyden feragat edeceğim.”
Gölbaşı’ndaki hastane...
“Taşeron alacağımı koyun bir kenara, bitti o! Ben onu hukuka havale ettim zaten. Ama bu yolsuzluğun üstü neden kapanıyor? Bunun bedelini birisi ödesin. Gölbaşı’nda 57 milyona 200 yataklı bir hastane inşaatı var. Oraya da aynı kişi bakıyor. Bir aylık hakediş olarak 36 milyon lira ödeniyor! Böyle bir şey olabilir mi? Bir ayda hastaneyi ayağa dikmiş yani! İncelesinler, evraklar Sağlık Bakanlığında. Suç duyurusunda bulunuyorum. Devletin kanını emenler neden hâlâ burada duruyor?”
‘Devletin 10 liralık işi 20 liraya bitiyor’
“Trafoyu yapmış gibi gösteriyor, ama yapmamış. Önünde sonunda bu trafoyu kuracak. Bu arada fiyatlar artacak. Ne olacak işin sonu? Bu adam TOKİ’ye, İSKİ’ye, devletin birçok kurumuna iş yapıyor. Buradan aldığı parayı da kullanmış belli ki. Buradan aldığını öbürüne diye aktararak sistem dönüyor. İşin sonunda iş bitecek. Devletin parasıyla para kazanacak, çark dönecek. Ama devletin 10 liralık işi 20 liraya bitiyor.”
İnşaat bittiğinde olması gereken görüntü (maket)
Kaynak https://www.aydinlik.com.tr/hastane-insaatinda-yolsuzluk-kriz-gunlerinde-devleti-boyle-soyuyorlar-turkiye-ocak-2019-1