Varlık fonu uygulaması sonrası şimdi ise havuz uygulamasına geçiliyor.113 devlet üniversitesi ile YÖK, ÖSYM, TÜBİTAK, Savunma Sanayii Müsteşarlığı, DSİ, GAP, ÖİB gibi kurumların da aralarında bulunduğu 45 kamu kuruluşunun parası Hazine'de toplanacak. Uygulama ile kamunun nakit kaynaklarının etkin şekilde kullanılması ve borçlanma faizinin düşürülmesi hedefleniyor.
Havuz sistemi İzmir’den Süleyman Karagülle’nin ortaya atıp Refah-yol hükümeti tarafından uygulanan ve başarı alınmış eski bir yöntem. Kaynak ihtiyacını dışarıdan borçlanma yapmadan milli sermayeden karşılamayı hedef alıyor. Necmettin Erbakan'ın Refah-Yol Hükümetindeki ilk icraatlarından biri olan 'Havuz Sistemi'nden (parası olan kamu kurumunun ihtiyacı olana finansman sağlaması) devlet 1 yılda 10 milyar dolar tasarruf etmişti. Tabi bu sistem kredi faiz oranını oldukça düşürmüştü galiba bu uygulama piyasa ve özel sektör bankacılığının kredi düşürmemesi nedeni ile bürokratların bulduğu bir çözüm. Refahyol döneminde devlet bankalarının uygulanan havuz sistemiyle iç borçlanma faiz oranların da yüzde 2,1 düşüş sağlanmıştı. Cumhurbaşkanı, faizlerin yatırım yapılacak seviyeye çekilmesini ve kamu bankalarının buna öncülük yapmasını istemiş. ‘Rotamız istikrarlı ekonomi, kapsayıcı büyüme’ mesajını vermiş...
Düşük faiz için yol haritası şöyle olacakmış:
Blok mevduata uygulanan faizler aşağı çekilecek.
Cumhuriyet Merkez Bankası düşüşe destek verecek.
Daha çok yurt dışı borçlanmaya ağırlık verilecek.
Kamuda var olan paralar bir blok hesapta toplanacak.
O blok hesap tek elden yönetilecek.
Toplanan paralar, nispeten düşük faizle kamu bankalarına yatırılacak.
Bankalar da bunları daha düşük faizlerle üreticilere verecekler.
Böylelikle, en azından kamu döngüsünde, faizler düşmüş olacak. Bunun olumlu etkileri bütün ekonomiye yansıyacak. Böylelikle de faizler bir düşüş eğilimine girmiş olacak. Erbakan dönemi öncesi devlet özel sektör bankalarını finanse ediyordu. Kamunun parasını özel sektöre peşkeş çekmek için kurulmuş bir düzen vardı. Kamu parasını düşük faiz ile (%30’lar) bankalara yatırıyordu. Bankalar da aynı parayı tekrar kamuya yüksek faiz ile (%150’ler) satıyordu. Havuz Sistemi bu çarka çomak sokmak için kurulmuşdu. Yeni getirilen bu sistem Erbakan sistemi olmadığını ve büyük bir ekonomik krize yol açacağını söylüyor Prof.Dr.Mete Gündoğar. Gündoğar bu yöntemlere yakın yöntemler 5 Nisan 1994 kararları öncesi uygulanmadı mı? Sonu yüksek cari açık, yüksek enflasyon ve yüksek faizlerle neticelenmedi mi? Sonunda kur politikası üzerinden bir yeni denklem oluşturulmadı mı? Daha sonra, o denklem de batmadı mı? diye uyarmış.
Alt yapı, köprü, yol, avm, lüks konut ile inşaata dayalı ekonomik modelde tıkanma yaşanıyor. Kredi faizi inmediği müddetçe konut satışı duruyor rezidans gökdelen ofis binalar satılamıyor boş konut stokları erimiyor mütahitin elinde kalıyor. Havuzu besleyen mütahitin fonladığı gelir düşüyor o yüzden MB faiz indirimini en çok inşaat sektörü istemektedir.
John Hopkins Üniversitesi İşletme Fakültesi’nden Alessandro Rebucci tarafından kaleme alınan yazıda, IMF’nin Küresel Konut Gözlemi’ne göre Brezilya, Çin ve Türkiye ekonomilerinde gelirde kaydedilen büyüme oranları yavaşlarken konut fiyatları ve kredilerin hâlâ bugün bile enflasyondan çok daha yüksek oranlarda arttığına dikkat çekmişti. Rebucci, özellikle Brezilya ve Türkiye’de enflasyonun yüksek ve cari açığın çok büyük olduğunu, bu ekonomilerin hâlâ fazla ısınmakta olup dış borçlanmaya bağımlı olduğunu, giderlerinin gelirlerinden fazla olduğunu belirtti. Borçlanmanın yüksek ve konut fiyatlarının asıl değerinden fazla olduğu durumlarda bir yandan büyümeyi tüketime göre dengelerken diğer yandan da finans sistemini serbest bırakmanın zor olduğunu belirten yazar, talebi destekleyen kolay kredi politikasının dengeyi kaçırması halinde durumun ekonomik istikrarı tehdit edebileceğini öne sürdü.