Hayvanlar yaşamın, doğanın bir parçası. Evrim teorisi ve doğanın diyalektiği bize her bir hayvanın besin zincirinde yeri olduğunu, gereksiz tek bir hayvanın olmadığını söylüyor. Evcil hayvanlarımızın, kedi, köpek ve kuşların günlük yaşamın yanı sıra bizim varlığımızı besleyen ve güçlendiren ayrı bir yeri var. Evcil hayvan sahiplenmek düşünülerek verilmesi gereken bir karardır. Çünkü tüm sorumluluk sahiplerindedir.
Temel anlayışımız her bir hayvanın “can” olduğunu peşinen kabullenmek olmalıdır. Onları nesne ya da mevcut yasadaki gibi “mal” olarak görüyorsak zaten başta hata yapıyoruz demektir.
Çocukluğumdan beri birçok hayvana sahip oldum, hayvan sahibi olmanın kolaylıkları ve zorluklarını gayet iyi biliyorum. Nasıl ki bir evlat dünyaya getirdiğinizde onun sorumluluğu üzerinizdeyse, hayvan sahiplenmek de benzer bir sorumluluk yükler. Çocuk sahibi olmadan önce bütçenize bakarsınız, ona gereken eğitimi aldırma konusunda gücünüz olup olmadığını ölçersiniz. Ve bu uzun vadeli bir plan gerektirir. Gelecekten umutlu olmanız gerekir. Sorumluluk beraberinde zorluklar da getirir. Bebeğin beslenmesi, dışkılaması, sağlık sorunları, uykusuz geceler vs. Yaş ilerledikçe bazı sorunlar biter ama yenileri ortaya çıkar. Tuvalet ve uyku sorunu çözülür, eğitim sorunu başlar. Kimlerle arkadaşlık ettiğini takip eder, gücünüz ölçüsünde ona en iyi eğitimi aldırmaya çalışırsınız. Hayvan sahiplenmek de çok farklı değildir.
Konunun daha iyi anlaşılması için kendi tecrübelerimden yola çıkmak isterim. 4 aylık bir king rottweiler sahiplenmiştik. 10 yaşında ölene kadar bizle yaşadı. Tuvalet eğitimi kolay olmadı. Dişleri kaşınmaya başladığında iki halı, bir koltuk takımı, prize takılı 2 uzatma kablosu, eşimin pahalı Elle abiye ayakkabısı ve en sevdiğimiz cd’leri biz evde yokken kemirdi. Ama bize verdiği enerji ve sevgi hepsini unutturdu. Muhabbet kuşlarımız oldu. Kafes kapıları hep açıktı. Uçarken sağa sola pislediler ama verdikleri öpücük, neşeli sesleri daha değerliydi. Şimdi bir kedimiz var. Evin altını üstüne getiriyor ama kucakta mırıl mırıl oturması hepsine değiyor.
Başta tatil yerleri olmak üzere sonbaharda sahipsiz hayvan nüfusu artıyor. Nedeni baharda hediye olarak alınan hayvanların tatil bitince evlere getirilmek yerine sokağa atılması!
Şunun altını çizelim; hayvanlar eş ya da sevgililere hediye edilecek tek taş yüzük ya da bir buket çiçek değildir. Hayvanlar çocuklara alınacak Barbie bebek ya da spider man kostümü değildir! Onlar eşya değil, “can” dır! Değerli bir dostumun ifadesiyle; “ölümlük sahiplenilir” Ya siz ölünce ondan ayrı kalırsınız ya da o ölünce. Onu sokağa terk edecek olursanız mazluma zulmeden bir canavardan farkınız kalmaz. Yavruyken eve alınıp mamayla beslenen hayvanlar sokakta yaşamayı bilmez. Yemek bulamaz, sokakta yaşanacaklara (diğer hayvanların saldırısı, otomobillerin ezmesi, tekmeler) hazırlıksızdır ve çok yaşamazlar. Onları sokağa atan da kelimenin tam anlamıyla “katildir”!
Hayvan sahipleneceklere öneriler;
* Öncelikle onun bir mal değil, can olduğunun farkına varacaksınız.
* Onları sahipleniyorsanız sorumluluğun sizde olduğunu bileceksiniz. Çocuğunuz için alıyorsanız ona çocuğunuzun değil, sizin bakmanız gerektiğini bileceksiniz.
Köpek sahiplenecek olanlar için;
* Tuvalet eğitimi zorlu bir süreçtir. Yavruyken tutamayıp yerlere pisleyebilirler. Hazırlıklı olacak, gerekirse köpek eğitmenlerinden destek alacaksınız.
* Dişleri kaşınacak, türüne göre evdeki eşyaları kemirecekler. Hazırlıklı olacaksınız.
* Yavru köpekle yetişkin köpek mamaları farklıdır. Rott ya da Doberman besliyorsanız yüksek performans mamaları kullanmanız gerekir ki bu da sağlam bir bütçe gerektirir. Yanı sıra temel itaat eğitimi vermek istiyorsanız ya eğitmen tutacak ya da bir eğitmenden danışmanlık alacaksınız. Ödül gıdaları cabası.
* Elbette aşılar ve bakımlar, veteriner hizmetleri var. Karşılamaya hazır mısınız?
* Özellikle büyük köpeklerde ilerleyen yaşlarda kalça ve eklem sorunları başlar. Başa çıkabilecek misiniz?
* Beagle ve Jack Russel Terrier gibi türler çok enerjiktir. Çok oyun isterler. Evinizde küçük bir çocuk varsa ikisi de enerjilerini oynayarak boşaltırlar. Ama bu cinsler orta yaş üzeri sahipler için uygun değildir.
* Her hayvan oyun ister ve isterken sizin ruh ve fiziksel durumunuzla ilgilenmeyebilir. Yeterli sabrı gösterecek misiniz?
* Köpeklerin neredeyse tamamı üst yaşlara geldiğinde körlük sorunu yaşar. Karaciğerleri ve böbrekleri insanlar gibi çalışmaz ve dolayısıyla şekeri sentezleyemezler. Elinizdeki dondurmadan geri kalanını ne kadar merak etseler de onlara yalatmamanız, onlara şekerli gıdalar vermemeniz gerekir.
Muhabbet kuşları için;
* Kafeslerini temiz tutacaksınız, çünkü bu dostlar enfeksiyona çok meyilli.
* Kafes kapıları açık kalmalı. Uzun süre uçmazlarsa uçma yetilerini yitiriyorlar, sonu intihara kadar gidiyor. Kendi tüylerini yolmaya başlıyorlar.
* Kafes kapıları açık kalınca uçup sağa sola pisleyecekler. Deterjanlı su ve bezle silmeniz gerekecek. Üşenmeyeceksiniz.
* Muhabbet kuşları ilgi ve sohbet bekler. Onlarla konuşmanız, sevmeniz onları mutlu eder.
Kediler için;
* Maması, oyuncakları, aşıları, kumu, tuvaleti, veterineri para tutacak. Hazır mısınız?
* Evi birbirine katacak, siz zoom üzerinden görüşme yaparken gelip tepenize çıkacaklar. Kalemlerinizi masadan aşağı atacak, ilgi isteyecekler. Sabır gösterecek misiniz?
* Kumlarından dışkı ve idrarlarını kürekle almanız gerekecek.
* Yaşlandıkça sağlık sorunları artacak, bu sefer oyun yerine bakım ve şefkate ihtiyaçları olacak.
Tüm bu maddelere “ben sonuna kadar üzerime düşeni yaparım” diyebiliyorsanız hayvan sahiplenin. Onların size hissettirecekleri tüm emeklerine değer. Sevginiz gelip geçecekse, sokağa atacaksanız sakın hayvan sahiplenmeye soyunmayın… Bu iş sevgi ve fedakârlık gerektirir. Hayvanınızı sokağa atıyorsanız, katilsiniz demektir!