Heybelerimizdekiler kişiliğimizi yansıtır...

Mehmet YILMAZ 16

Cuma günü İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in kendisinin de “Sert ve net bir metin.” olarak ifade ettiği açıklamaları gündeme bomba gibi düşmüş, "Siyasi deprem!" denmişti.

Kemal Kılıçdaroğlu’nun sakin görünümlü açıklamaları da mesajları bakımından Akşener’inkinden daha yumuşak değildi.

Başta ekrandakiler olmak üzere bu zorlu süreçte, maskeler düştü, boyalar döküldü, herkesin gerçek yüzü ortaya çıktı!

Kim altın, kim pırlanta, kim teneke net bir şekilde görüldü…

Her şeye rağmen atılan çamurlar tutmadı. Sahiplerinin üzerine sıçradı!

Bu hikâyenin burada biteceğini düşünenler, nerede nasıl başlandığını unuttular. Hangi çetrefilli yollardan geçildiğini, hangi hakaretlere maruz kalındığını, hangi rolleri üstlendiklerini ve sonra bu noktaya gelirken hangi bedellerin ödendiğini hatırlamadılar…

Bu insanlar anında savaş baltalarını ortaya çıkardılar! Anında saldırıya geçtiler. Anında bütün kin ve nefretlerini kusmaya başladılar. Akşener’in deyimiyle, “Perşembeden pazara kadar taşladılar!” Heybelerinde ne varsa atmaya başladılar. Ağza alınmayacak kelimeler sarf etmekten çekinmediler.

Asıl kötü olan hakikatin parçaları arasında şiddetli çatışma yerine yaranın sessizce baskılanmasıdır. İnsanlar iki tarafı da dinlemeye zorlandıklarında daima bir umut vardır. Farklılığın olmadığı bir yerde hiçbir ilerleme mümkün olmaz. İnsanlar birbirinin bakış açılarını kavradığında ilerleme kaydedilir. O zaman her iki taraf da kendi ısrarından vazgeçer ve ortak bir noktada buluşur. Böylece ön yargılar ortadan kalkar.

Demokrasinin bir tartışma kültürü olduğundan habersizdiler. Biat etmeye karşı çıkarken yeni bir biat kültürü mü oluşturmak istiyorlardı?

Bu dört günlük duraklama, onların da korkulu rüyadan uyanmalarına, bunun bir kâbus olduğunu görmelerine sebep oldu. Bu durumda hiçbir beklentileri karşılanmayacaktı...

Her şeye rağmen iyi ki sağduyulu insanlar vardı. Yazıları ve açıklamalarıyla her zamanki gibi yapıcı tavır sergilediler. Biliyorlardı ki bu ayrılığın kazananı olmayacak.

“Şu aşamadan sonra kim haklı kim haksız tartışmasının faydası yok. Hepimiz haksızız! Biz haklı çıktığımızda, İYİ Parti kaybedecekse biz de kaybetmiş olacağız...

Milletimizin iradesiyle tarih yazacağız...

Ülkemizin geleceği büyük risk altındayken, karar alma cesareti gösteren Genel Başkanlarımıza, belediye başkanlarımıza ve parti yöneticilerimize kalpten teşekkür ediyorum... Asıl iş bundan sonra başlıyor... Yapıcı bir lisanla, kalpleri kazana kazana yola devam..."

Unutmayalım ki herhangi bir çatışmada olayları görme biçimimiz yaptıklarımızı, yaptıklarımız aldığımız sonuçları değiştirir. Ben bu hikâyenin burada bitmeyeceğine inandım. Soran herkese, "Sabırlı olun, Pazartesi gününü bekleyin" dedim.

Bu kriz bize birbirimizi ve içimizdekileri, birlikte yürüdüğümüz arkadaşlarımızı daha iyi tanıma fırsatı verdi.

Gerçek karakter zor zamanlarda ortaya çıkar. Bu zor zamanda herkes kendi çapını da ortaya koydu.

Tabii bu durumda herkes heybesindeki taşları attı. Heybe boşaldı!

Bu andan itibaren heybeye güzel şeyleri doldurmak lazım. Boşalttığımız heybelerimizin gözlerini bundan sonra bizi hedefe taşıyacak güzel şeylerle doldurmamız gerekiyor.

Heybelerimize birlik ve beraberliği koyacağız. Heybelerimize umudu, sevgiyi koyacağız.  Heybelerimize kardeşliği koyacağız. Heybelerimize ortak dili koyacağız. Heybelerimize yarının Türkiye’sini koyacağız.