Çocukluğumda komşu köyden boşanmış bir kadının, yine aynı köyden saf bir meczupla evlendirildiğini, berberde sıra beklerken büyüklerden duydum. Biri de hile yapmışlardır yoksa o evlenecek biri değil dedi. Diğeri, ama evlenmişler şahitleri var diyerek itiraz etti.
Ben bir evlilik olayı olduğunu anladım ama, hileli evliliği anlamadım. Eve gidince anama durumu anlatıp; hileli evlilik nasıl oluyor diye sordum. O da bana, sana şimdi anlatamam biraz daha büyümen lazım o zaman öğrenir ve anlarsın dedi. Ve ilave olarak da o evlilik hileli değil "hülle evliliği" diye tembihledi.
Zamanla rahmetli anamın dediği gibi böyle bir evliliğin olduğunu, adına "hülle" deseler de hileli bir evlilik olduğunu öğrendim.
Kur’an dilinde ‘talak’ denilen boşanma, evlilik gibi medeni ve hukuki bir işlemdir. Haktır. Kur’an’da çeşitli ayetlerde bu hakkın gereği ve hukuku anlatılmaktadır.
Evlilik ve boşanmanın hak ve hukuki boyutlarına bu yazımda girmeyeceğim. Yalnız hülle hangi ayete dayandırılıyor, gerekçesi nedir? Yapılmalı mı? Yapılırsa, evlilik Kur’an’a göre hangi şartlarda uygun olur, bu konularda değerlendirme yapacağım.
Her evlilikte eşler arasında zaman zaman sürtüşmeler, sertleşmeler, uyumsuzluklar, anlaşmazlıklar vs. olabilir. Birbirlerine kızmalar, sinirlenmeler, bazen ağır sözler de söylenir. İşte böyle kızgınlık ve sinirlilik hallerinde, koca karısına artık boşsun da der. Yani seni boşadım, artık eşim değilsin anlamındadır söylediği.
Ama kesin boşanmanın olması için üç iddet (hayız, adet) döneminin beklenmesi gerekir. Olur ya kadın gebe olabilir, çocuklu olarak ayrılınca, doğacak çocuk babasından mı başkasından mı tartışma yaratır diye beklenilir.
Bu bekleme süresinde, kızgınlıklar sinirlilik halleri veya o halleri hazırlayan olumsuzluklar gider, eşler barışır, evlilik devam eder. Böyle bir durum için yeniden nikah gerekmez. Zaten boşanma tamamlanmamıştır.
Aynı boşanma şekli ikinci defa tekrarlanır, aynı süreçlerden geçerse; boşanma yine olmamış sayılır, evlilik devam eder.
Olay üçüncü defa olursa durum farklılık arz eder. Allah’ın Bakara suresi 229-230.ayetteki hükümleri devreye girer.
Bakara suresi 229. ayet: Boşama ikidir… Bundan sonrası ya iyilikle tutmak ya da vakit geçirmeden (üçüncü talakı verip) güzellikle salıvermektir. Hanımlarınıza verdiklerinizden herhangi bir şeyi geri almanız size helal olmaz. Ancak karı ve kocanın, Allah’ın yasalarını koruyamayacaklarından endişe etmeleri durumu hariç; eğer Allah’ın yasalarını koruyamayacaklarından korkarsanız, kadınların ödeyecekleri fidyeyi almalarında ikisine de bir günah olmaz. Bunlar Allah’ın koyduğu yasalardır; sakın ha Allah’ın yasalarını çiğnemeyin! Kim Allah’ın koyduğu yasaları çiğnerse, işte onlar zalimlerdir.
Bakara suresi 230.ayet: Eğer bir kadın, üçüncü talak da verilip boşanmış ise, artık o başka bir erkekle evlenmedikçe boşayan kocaya helal olmaz. Şayet evlendiği sonraki koca da boşanmış, Allah’ın yasalarını koruyacaklarına da kanaat getirmişlerse, artık onların birbirlerine geri dönmelerinde bir sakınca yoktur. Bunlar da Allah’ın bilen kişiler için açıkladığı yasalardır.
Yukarıdaki ayetlerden çıkarılan sonuçlar:
İki boşamadan sonra koca, boşamada kararlıysa vakit geçirmeden şahitler huzurunda kesin kararını vererek; üçüncü boşamayı da yaparak kadının hukukunu ve saygınlığını korumalıdır.
Verilmemişse, kadının nikah sırasında belirtilen mehiri ve hediyeleri verilmelidir.
Koca, boşadığı kadından verdiklerinin hiç birisini geri alamaz. Boşama kararı kadından gelmişse, kocanın verdiklerini isteme hakkı vardır. Buna ‘Hulû’ veya ‘örfte hal‘ denir. Bir gün evli bir kadın, Peygamberimize gelerek kocasının iyi ahlaklı ve düzgün olduğunu, fakat tipini beğenmediğinden boşanmak istediğini söyler. Eşini takip eden koca, eşinin konuşmalarını dinler ve içeri girerek nikahta verdiği tarlasının geri verilmesi karşılığı boşanmayı kabul eder. Kadın aldığı tarlayı verir, kocası da boşanmayı kabul eder.
Üçüncü talaktan sonra kocanın boşadığı eşini alması için, kadının başka bir erkekle evlenme şartı getirilmiştir. Kadın başka bir erkekle normal evlilik yapar, kocası onu boşar veya yeni koca ölürse, eski eşiyle yeniden nikah yaparak evlenebilir. Başka bir erkekle evlenilme istenmesinin gerekçesi, boşamayı zorlaştırmaktır. Hiç kimse boşadığı kadını, başka bir erkekle evlendikten sonra; pişman etmiş olsa da tekrar evlenmek istemez.
Erkek pişmanlık duyar, eski eşinin tekrar almak ister. Kadın da isterse; kadının başka bir erkekle evlenme yapması gerekir. İşte böyle durumlarda "Hülle" denilen anlaşmalı evlilikler olur.
Kadın belirlenen bir erkekle, süreli anlaşmalı evlilik yapar. Evlilik şartlarında genellikle karı-koca olma durumu istenmez. Güya, Allah’ın istediği şart yerine getirilmiştir. Nikah şahitler huzurunda kıyılır, herkes evli bilir. Özel istekler ve şartlar bilinmez. Bir müddet sonra yeni eş karısını boşar ve boşanan kadın, eski eşiyle tekrar evlenme hakkını kazanmış olur. Hatta bu boşanmanın hızlı olması için bildirilen üç talak beklenmez. Üçten dokuza, dokuzdan otuza seni boşadım diyerek; hepsini bir anda halleder.
Muta Nikahına benzeyen bu evlenme şekline Hülle denilmektedir. Genelde de çevrede bulunan meczup dediğimiz deli divanelerle bu iş halledilir.
Aranan şart gerçek evliliktir. Anlatıldığı gibi hileli hülle yapılmışsa bu evlilik Dinen geçerli değildir. Evlilikleri nikahsız yaşama durumundadır.
En iyisi bu durumlara düşmeden evliliklerimizi korumaktır.