Kur’an’ı Kerim'de bazı evlilik ayetleri ve uydurma hadisler öne sürülerek, ateist, deist ve inancı zayıf olan kişiler; Peygamberimizi insanüstü bir şehvet adamı durumuna düşürmüşlerdir.
Bu durum bilhassa girdiğim ateist sosyal medya sayfalarında her gün ara vermeden işlenmekte fıkralar anlatılmaktadır. Öyle ki: Peygamberimiz canının istediğini, göz koyduğunu almış; alamadığı için de ayet indirilmiş ve o ayetler gerekçe gösterilerek cariyeler ve kadınlar Peygamberimizin hizmetine sunulmuş.
Aklı uçkurunda olan cemaat ve tarikatlarda O'nu insanüstü yaratılmış bir varlık olarak yücelterek, O'na 30 erkek gücü verildiğini bu sebeple gecenin veya gündüzün bir saatinde eşlerini tek tek ziyaret ederek ihtiyacını ve ihtiyaçlarını giderirdi diye hadisler uydurarak kendilerine yol açmışlardır.
Oysa Allah bütün Peygamber tariflerinde "Abduhu ve Resulühü" kelimelerini beraber kullanmış, O da sizin gibi bir "kul" demiştir. Hatta kendisine olağanüstülük vasfı yükleyenlere Peygamberimiz "Ben de sizin gibi bir kulum, kuru ekmek yiyen dul bir kadının oğluyum" demiştir.
Bazı hadisler Peygamberi -haşa- bir şehvetperest olarak tasvir etmiştir. Enes İbn-i Malik, İmam-i Gazali, Cüneyd-i Bağdadi gibi hadis ilmiyle uğraşanlar; Tarikatçı rivayetlerle- hakikatları birbirine karıştırmış, Peygamberimizin hayatında hiç olmayan şehvet düşkünlüğünü bir meziyet gibi kitaplarında anlatmışlardır.
Oysa Kur’an ve O'nun tefsiri niteliğindeki hadislerden, Hz. Muhammed’in bırakın Peygamberlik dönemini; gençlik ve ilk eşi Hz. Hatice döneminde bir kadına yan gözle baktığına dair tek bilgi bile yoktur.
Oldukça yakışıklı ve iyi bir fiziğe sahip olan Peygamberimiz, 25 yaşında kendisinden 15 yaş büyük; daha önce iki evliliği ve üç çocuğu olan Hz. Hatice ile evlenmiştir. Karşılıklı sevgi ve saygı içinde geçen bu evlilikleri 25 yıl sürmüştür. O dönemde çok evlilik (10-15 gibi) Mekke’de çok görülen bir durumdu ve çok sayıda ileri gelen yine çok sayıda eşli bir hayat sürüyordu. Hz. Muhammed 40 yaşında Peygamber olmuş eşi ile ölümüne kadar 10 yıl daha evli kalmıştır. Şehvet düşkünü olsa, eşinin ölümünü beklemez; nüfuzunu kullanarak ölmeden öncede çok evlilikler yapardı. Hatta eşi öldükten sonra, iki yıl sırf eşi Hz. Hatice’ye duyduğu sevgi ve saygıdan dolayı evlenmemiştir.
Çevresinin zorlamaları neticesinde, Hz. Hatice’nin ölümünden iki yıl sonra 50 yaş üzerindeki 6 çocuğu olan Sevde ile evlenir. Bundan sonra evlilikleri devam etmiş 14 kadar evliliği olmuştur. Aynı zaman diliminde 9 evliliği vardır. Bu evliliklerin yedisi kendi Kureyş kabilesinden diğer yedisi ise diğer kabilelerden ve dışarıdandır. Bu eşlerden sadece ikisi Hz. Ayşe ve Maria bakire diğerleri dul ve çocukludur. Şehvet düşkünü biri 53 yaş gibi ileri bir yaştan sonra yaşlı kadınlarla niye evlenir?
Peygamberimiz ömrünün son 10 senesinde, yaşlı döneminde yapmış olduğu evliliklerin hiçbiri şehevi bir duygunun verdiği bir zaaf sonucu değil, o günkü sosyal yapının şartları gereği tamamen Dini, Siyasi, Ulvi, Ailevi, koruma amaçlı, Kabile güçlerini yanına alma gibi İslam’ın yayılması gayesini taşımaktadır. Ayetlerde belirtilen eşit davranma ve eşlerin evinde sıra ile kalma şartları, Karı-Koca ilişkisinin ötesinde ulvi bir yaklaşımdır. Karı-Koca oldukları olduğu gibi, olmadıklarının sayısı da az değildir. Bu son evliliklerinin çoğunu güç kazanmak, Peygambere yakın olmak, güçlü kabileler karşısında arka bulmak için kabile ileri gelenleri kızlarını, dul kadınlarını teklif etmişler veya kadınlar kendileri istemişlerdir.
Çünkü: Ahzap suresi 6.ayet: Peygamber müminlere kendi canlarından daha değerlidir. Onun hanımları, müminlerin anneleridir. ……ayeti, Peygamber Hanımlarının bütün müminlerin annesi mertebesinde göstermesi kabulü ile saygınlıkları en üst seviyeye çıkmıştır. Onlara saygı Peygambere saygı, saygısızlık ise Resul’e saygısızlık, dolayısıyla Allah’a saygısızlık kabul edilir. İşte böyle bir mertebeye erişmek o dönemde müsait olan her kadının istediği ve ulaşmak için yol aradığı bir durumdur. Şehvet duygusu iki taraf içinde asla söz konusu değildir.
Peygamberimizle evlenen bu kadınların, müminlerin annesi olması hesabıyla artık başkasıyla evlenmesi söz konusu olamazdı. Bu durumu bilerek evlenen kadınlar, Peygamberimiz öldükten sonra ebedi dul kalacaklarını biliyorlardı. Şehvet düşkünü bir kadının bu durumu bildiği halde ömrünün sonlarını yaşayan Peygamberle evlenmesi düşünülebilir mi?
Nitekim Peygamberin Ahzap suresi 51. Ayetle eşlerini dörde indirmesi istenmiş, 52. Ayette ise artık kesinlikle evlenmesi yasaklanmıştır.
Hz. Muhammed’in elçi olduğu dönemde Mekke ve Medine halkı çok çok evliliğin zirve yaptığı ve evlilik hukukunun hiç olmadığı bir dönemdi. Evlenmek, boşanmak akşamdan sabaha sıradan bir işti. Ayıplanan bir durumda değildi. Bu geçiş dönemi, bilhassa Peygamberimizin örnekliğinde (ayetlerle) bir hukuka kavuşmuştur. Bu konudaki ayetleri, olayları, zamanı, gelişmeleri, içtimai yapıyı incelemeden çıplak düz haliyle okuyup; her evlenmenin Peygamberin isteği ve arzusuna göre geldiği, O’nun şehveti arzularına çare arandığı, bu ayetlerin Allah’ın göndermesi olmadığı, Peygamberin kendisinin yazdığı gibi görüş ve düşünceler tamamen art niyetli hezeyanlardır. Dikkate almak bile inciticidir.