İbret

Halil KONUŞKAN

Hükümetin dış politikada aciz kaldığı bazı anlarda muhalefet tarafından yapılan eleştirilere karşın hem hükümetin hem de sempatizan kitlesinin savunma mekanizması aynı dürtülerle çalışıyor. Hemen bekara karı boşamanın kolaylığına atıfta bulunularak iktidar olmanın sorumluluğuna vurgu yapılıyor. Karşı tarafı aşağılayıcı bir dil kullanılarak resmin bütününe bakmaktan bahsediliyor.

Oysa kendileri başkaları iktidardayken müzmin bekar gibi davranıyor, her bakımdan Türk dış politikasını pasiflikle suçluyorlardı.

Kazın ayağı söylediklerine denk gelmemektedir. Bir iki uygulama ve bunların karşılaştırılması yüceltilen dış politikamızın yerlerde süründüğünü ve alametinin davuttan menkul olduğunu göstermektedir.

Yandaşlara göre güya bağımsız, itibarlı bir bölgesel güç durumundayız. Öyle ya daha iki yıl öncesine kadar hükümet ve avanesi tarafından bu durum devamlı vurgulanmakta ve bu vurgu öne çıkarılmaktaydı. Şimdi nedense bir miktar es geçiliyor. Çünkü çelişkiler gün gibi ortada olduğu için eğer dile getirilirse muhalefete kopya verileceği aşikar.

Sözüm ona bölgesel güç öyle bir bölgesel güç ki, burnunun dibinde yani Suriye’de kendi ülkesine yönelik terör saldırılarında bulunan örgütün bir kanadının egemenlik ihdas etmesine karşı yapacağı bir şey yok.

Irak’ta kendi devletinin kurucu unsuru olan soydaşları Türkmenler hedefteyken kılını kıpırdatamıyor. Tapu daireleri yakılırken seyrediyor. Kerkük gibi bir Türkmen şehri kimlik değiştirirken bu kimliği değiştirenler ile gurur duyuyor. Bombalar patlayıp Türkmenler ölürken Türkiye Türkmenlerin yok edilmesine sessiz kalamaz şeklinde bir açıklama bile esirgenip sükünet tercih ediliyor.

Bu garip durum karşısında biz bekarlar ise karı boşamanın kolaylığından dolayı tepki göstermeye devam ediyoruz. Resmin bütününe de bakamıyoruz. Çünkü idrak yoksunuyuz. Aynen Koçi Bey’in söylediği gibi; “Etrak-ı bi idrak” (İdraksız Türk)

Sözüm ona bölgesel güç derin politikası gereği kendi soydaşlarına ulaşamazken, bölgesel güç falan olmayan dünün eşkiyası kendi elimizle yol, su, elektrik ve alt yapı hizmetlerini tesis ettiğimiz, dünyaya çıkışı bile bize mahküm olan daha bağımsız olmamış bir yönetim Suriye’de soydaşı olduğunu ilan ettiği kardeşleri çatışmaları kaybetme noktasına gelince sınıra asker yığıyor, eleman takviyesi yapıyor ve müdahale ederiz diyor.

Şimdi tenakuza bakınız! Kendi soydaşını elin himmetine terk eden bölgesel süper güç, kendi soydaşı için bağımsız bir devlete müdahale edebilecek başka bir bağımsız devlete bağlı özerk bir yönetim.

Bu durum aslında hiçbir şeyin ince hesaplarla ilgili olmadığını bizim bilmediğimiz derin suların dış politika da geçerli olmadığını dış politika da en önemli unsurun duruş olduğunu gözler önüne sermektedir.

Bu sebeple devamlı mahküm duruşu sergileyenler kaybederken devamlı sağlam duranlar kazanmakta ve mesafe kaydetmektedirler.

Biz bekar ve etrak-ı bi idraklar bu ibretlik durumu anlayamıyoruz. Yandaşlar yardım eder mi acaba?