Gelişmiş ülkelerin güdümündeki küresel kurumlar, gelişmekte olan ülkeleri mutlu edecek sanal tablolar çizmeyi iyi beceriyorlar. Bu şekilde de güya satınalma gücü paritesine göre gelişmiş ülke insanının geliri azalıyor, gelişmekte olan ülke vatandaşının geliri ise artıyor ve aradaki fark kapanıyor !
Ancak nedense aynı küresel güçler; “ eyvah bunlar bizi yakalayacaklar ” telaşına hiç kapılmıyorlar. Daha geniş ayrıntı, “Fiyat farklılaşmasının sebebi” başlıklı yazımda görülebilir.
Şimdi perakende sektörünü ilgilendiren tarafıyla, yaşanmış örneklere de bakalım. Bu günkü yazımın tamamı dört genç kardeşimizin uygulamalı çalışmasına dayanıyor. Birisi Kanada’da, diğeri Türkiye’de yerleşik olan ve asgari ücretle çalışan iki genç ailenin, 2020’nin ilk ayında eş zamanlı olarak yaptıkları 33 ürünlük iki alışveriş konumuz…
Alışveriş listesini ve detayını yazımın sonuna ekliyorum.
(Kaynak : You Tube, Kanada’ya Göç)
Kardeşlerimize bu çalışmaları için teşekkür ediyorum. Zira kişisel tercihler farklı olmasına rağmen ortak ürünleri, markaları, benzer ambalajları almaya gayret ettiler. Buna rağmen tam eşleştiremedikleri ürünler oldu. Örneğin somon balığı yerine Türkiye’de levrek aldılar. Kanada alışverişinde 900 gr olan taze kaşar peynir yerine Türkiye’de 700 gr kaşar peyniri tercih etmek zorunda kaldılar. Aynı şekilde yumurta, un, tuz, cola, tuvalet kağıdı standartlarında bazı farklar oluştu. Ben bu farkları, alışverişi yaptıkları perakendecilerin fiyatlarına göre eşleştirdim.
Böylece; Kanada’da 201.10 dolar olan alışveriş tutarı 205 dolar, Türkiye’de 516.65 TL olan tutar 572 TL olarak tarafımdan düzeltildi.
Kanada alışverişi Loblaws’dan, Türkiye alışverişi Carrefour’dan yapıldı. Eğer Wal-Mart çekime izin verseydi Kanada alışverişi biraz daha düşük çıkabilirdi. Yorumlardan gördüğüm kadarıyla, “Türkiye alışverişi neden BİM’den yapılmadı ?” diye soruluyor. İki nedenle yapılamazdı. Birincisi BİM’in karşılığı Loblaws değil, Aldi veya Lidl’dır. Kıyaslama bunlar arasında yapılsaydı da netice yine değişmezdi. İkincisi, aileler birçok ürünün ( Nutella, Coca Cola, Doritos, Lays, Kinder, Colgate diş macunu, Dove şampuan gibi) marka ve boyut olarak birebir aynısını aldılar. İndirim marketleri, ağırlıklı olarak kendi özel markalarını sattıkları için bu mümkün olmazdı. Dar ürün portföyleri de sağlıklı kıyaslamaya izin vermezdi.
Sonuç olarak, aile fertlerinin eğitimli olmaları ve zorunlu hayat şartlarından dolayı pazarı iyi tanımaları, hem perakendecilerin seçiminde hem de ürün portföyünde isabet kaydetmelerini sağlamıştır.
Kanada’da çalışan Özge ve Cem çiftinin bildirdiği asgari ücret 2100 dolar, Türkiye’de çalışan Serap ve Emre çiftinin asgari ücreti ise 2324 TL dir.
Şimdi tespitlerime ve yorumlarıma geçiyorum.
- Kanada alışverişinde, 33 çeşit üründen 25 adedinde vergi yoktu. Et ürünleri, süt ürünleri, meyve sebze, yumurta ve temel ürün kategorilerinde vergi sıfır olup, diğer ambalajlı ürünlerde yüzde 13 olan verginin tutarı 5 dolardı.
- Türkiye alışverişinde, 33 çeşit üründe de değişen oranlarda kdv olup, vergi tutarı 35 TL çıktı.
- Kanada dolarının karşılığı 4.5 TL dir.
- Böyle bir alışverişe Kanada’da gelirin yüzde 10’u harcandı. Aynı alışveriş Türkiye’de gelirin yüzde 25’i ile yapılabildi.
Eğer Kanada ile aramızda ücret ve fiyat düzeyi endeksi benzerlik gösterseydi, ülkemizdeki alışverişin toplamı 230 lira tutardı. Veya 572 liralık alışverişi yapan kişinin asgari ücreti 5800 lirayı bulurdu.
- Kanada’da 100 dolara yapılan bir alışveriş, Türkiye’de 62 dolara yapılabiliyor.
Yerel paraları birbirine çevirip hesap yapmak doğru olmasa da, bazı kurumlar gelişmekte olan ülkelerde ve Türkiye’de fiyat düzeyinin düşük olduğunu göstermek üzere bunu yapıyorlar. Ama farketmez. Buna bakarak bile Türkiye’deki fiyatların gelire göre yüksek kaldığını rahatça söyleyebiliriz. Zira biz de aynısını yaparak, Kanada’da asgari ücretin 100 dolarlık bölümüne, ülkemizde 25 doların denk geldiğini ifade edebiliriz.
- Bütün tüketicilerin asgari ücretli olmadığını kabul ettiğimize göre de, daha kapsayıcı bir kıyaslama daha yapabiliriz. TÜİK verilerine göre 2018 yılında kişibaşı milli gelirimiz 9.632 dolardır. Kanada’nın kişibaşı milli geliri ise 46.125 dolardır (Kaynak: Dünya Bankası). Görüldüğü üzere bu şekilde fark daha da açılıyor ve gelirde biri diğerinin yaklaşık 5 katına ulaşıyor.
- Fiyat listesi incelendiğinde ise; dolar bazında bile bizde daha pahalı olan muz, tereyağ, toz şeker, diş macunu gibi ürünlere rastlıyoruz.
- Nutella'nın ana malzemesi fındık ülkemizden tedarik edilmesine, fabrikası da Manisa’da bulunmasına rağmen fiyatına şaşırmadan edemiyoruz.
- Şimdi de her iki tarafın gelir ve giderini kendi yerel para cinslerine göre daha anlaşılır şekilde tekrar kıyaslayalım. Kanada tüketicisinin 205 dolarlık harcamasını 100 endeks olarak kabul edersek, bizim 572 liramızın fiyat endeks değeri 279 olur.
- Kanada tüketicisinin 2100 dolar olan asgari ücretini 100 endeks kabul edersek, bizde 2 bin 324 lira olan asgari ücretin endeks değeri 111 olur.
Yani Kanadalı 100 doları cebine koyup 100 dolarlık alışveriş yaparken, bizim 111 liramız aynı alışverişi yapmaya yetmiyor. Zira 279 lirayı ödemek için 168 lira da borç almamız gerekiyor. Buradan da satınalma güçleri arasındaki farkı daha net görme imkanı oluyor. Bunun için her ülkenin yerel parasının değerini, harcama yaparken 1 birim olarak kabul etmek ve harcama yapanın gerçek geliri ile de karşılaştırmak gerekiyor. Batı ülkelerinde yaşayan vatandaşlarımızın sık sık “buradaki fiyatları TL’ye çevirmeyin” uyarıları da bundan kaynaklanıyor.
Tüketicinin gerçek gelirini dikkate almayan hiçbir hesap doğru sonuca götürmez. Çünkü fiyat farklılaşmasının sebebi gelir farklılaşmasıdır. Bu iki unsuru birbirinden bağımsız düşünmek ise mantıklı değildir.
Ülkelerin gelir düzeyi ile para birimlerinin değeri arasında da doğru orantılı bir ilişki vardır (Kravis ve Lipsey, 1983). Düşük gelir seviyesine ve düşük değerli para birimine sahip bir çevre ülkesinin, daha değerli para birimine sahip bir merkez ülkesine göre ucuz kalmasından daha doğal ne olabilir ki ?
Dolayısıyla fiyat seviyesine bakarak yapılacak satınalma gücü paritesi hesabı; kişibaşı gelirde bizi, Amerika, Kanada veya Norveç vatandaşının gelirine sadece kağıt üzerinde yaklaştırabilir. Zira sanal bir değişim oranı olan SAGP’nin fiili hayatta bir karşılığı yoktur ama gelir seviyesinin hem fiyat oluşumunu hem de ekonomiyi yönlendirmede önemli etkisi vardır.