Dostlarımızla içilen bir demli çay, yediğimiz bir kap yemek, içtiğimiz bir bardak su, 40 yıllık hatırı olan birkaç laftan ibaret sohbetler.
Dostlarımız her zaman bize, bizden yana, bizim düşüncelerimize, gönlümüze taraftır, bizi besler, ruhumuzu okşarlar, beynimizi rahatlatırlar.
Dostlarımızla olunca bedenimizde, beynimizde, düşüncelerimizde bir rahatlama olur. Hatta öyledir ki, konuşurken bile bazen ağzımızdan çıkan, dilimizin sürçtüğü hatalı kelimeler olsa bile, dostlarımız onu iyi yönde algılar, olumlu düşünceler içine girer.
Aynı rahatlığı, dostumuz olarak görmediğimiz toplulukta bulamayız. Kelimelerimizi söylerken açık vermeden, daha dikkatli seçeriz, daha seviyeli, daha ölçülü konuşmaya, davranmaya özen gösteririz. Bizler normal konuşmayı yapsak bile, karşımızda ki kendine göre yorumlayacağı ve anlayacağı için, çok defa sıkıntı yaşarız.
Bazen öyle olur ki, başarılarımızı, sevinçlerimizi, büyük projelerimizi, önemli saydığımız düşüncelerimizi; gereksiz, sıradan, hatta yanlış ve hatalı olarak da değerlendirebilirler. Enerjimizi, gücümüzü alabilirler. Önümüze bin bir dereden su getirerek başaramayacağımızı, kolay olmadığını, çok zor olacağını, bu sevdadan vazgeçmemiz gerektiğini, hayal kurduğumuzu söyleyebilirler..
İşte, en sevdiğim bu dönemdir. Bayılırım, içimden bir güç daha çıkar, bir başka Hikmet doğar. Dedi ya bana; başaramazsın, yapamazsın, edemezsin, bilemezsin…..
Olmayanı oldurmak, yapılmayanı yapmak için o an kafamda satranç tahtası kurulmuştur. Atlar, filler, piyonlar çoktan oyun kurup savunma ve ileri hamlelere başlamıştır bile.
Hayalini kurmakla başlarım her şeye.
Bir kitapta okumuştum, “ Hayalleriniz büyük olsun, kurduğunuz hayaller kavak boyu kadar olursa, gerçekleşme payı yaprak kadardır.” diye yazıyordu.
Türkiye’de en büyük sergi etkinliğini hedeflerseniz, ancak bulunduğunuz kentte büyük sergi yapma olanağını yakalarsınız. Dünyanın öbür ucunu hedeflerseniz, Türkiye’de ancak etkili bir proje gerçekleştirebilirsiniz.
Ben ne mi yaptım, neyin hayalini mi kurdum? Merih’te, Jüpiter’de, Venüs’te, Ay’da sergi etkinlikleri yapmayı hedefledim, hayallerini kurdum. Ancak gerçekleştirebildiğim Amerika’dan, Avustralya’ya, Çin’den tüm Avrupa ülkelerinde resim sergileriydi.
Dostlarım, canlarım; sizler gönlümün, yüreğimin en güzel yerindesiniz, sizler şöyle bir kenara çekilin..
Bana; başaramazsın, yapamazsın diyerek, önüme bin bir engeli süren sözüm ana dost görünenlere sesleniyorum. Bana ne kadar büyük güç verdiğinizi, direnç sağladığınızı bir bilseniz.. Her zaman dikkatli olmam gerektiğini, her gülenin dostum olmadığını öğrettiğiniz için sizlere binlerce teşekkürler.
Bir şeyleri başardıkça, bir merdiven daha çıktıkça; yüzünüzdeki, davranışlarınızda ki, tavırlarınızda ki ifadeleri gördükçe öyle mutlu, öylesine mutlu oluyorum ki sizlere anlatamam.
Başarımın altında sizler varsınız aslında… Her zaman söylerim: insanın bazen düşmanları olmalı…
HİKMET ÇETİNKAYA
Şubat 2017 ANKARA