Uzun, çok uzun bir tünelin içinden mi geçiyoruz? Yamru yumru, alaca karanlık haliyle adeta bir korku tüneli. Hangi saniyede ne ile karşılaşacağımız belli değil. Ölmek başta olmak üzere her türlü tehlike her birimize teğet geçiyor. Çoğunun farkında bile değiliz.
Zaman zaman düşünüyorum. Bir otobüste gidiyorum. Yanımda da hanım hanımcık bir genç bayan oturuyor. Farkında bile değilim ama genç bayan şort giymiş. Ya da farkındayım ama, herkesin istediği kılıkta sokağa çıkabileceği bir ülkenin yurttaşı olarak şort giymiş.
Ben sıradan bir yurttaşım. Bana ne devletim bir görev verdi, konu komşunun paçasını kolla diye. Ne de dinimden bir emir var. Şuna şunu şöyle edebilirsin diye. Peki o ayı yavrusuna ne oluyor ki, savunmasız o bayana tekme atıyor. Hele de bir yerlerden güç alarak atıyor?
Ve o sırada ben ne yapabilirim. Aslında içimden geçeni yapmaya gücüm yetmez. Peki, gücü yetenin güçsüzleri tepkisiz bırakabileceği bir sistemde mi yaşıyoruz. Bizim dinimizin mi böyle bir emri var? Çankırılı ilkokul öğretmenim Hatice Mısırlı vardı, bize öfkelendiğinde “En akıllınız değirmene yoğurt üğütmeye gidiyor” derdi. Bakınız bir Anayasa Profesörümüz var. Billahi ben bu herifi kütüphaneden anayasa kitabını getirtmek için bile kullanmam. Öylesine gabi bir şey.
“Mademki biz gevşek davranmışız, Ruslar kendi büyükelçilerini korusaydılar ya...” diyor.
Aptal mısın be adam. Yasalar var. Uluslararası anlaşmalar var. Bizde görevli büyükelçileri koruma yükümlülüğü bizde. O adamcağız bizde konuk. Hayatı bize emanet. Hiç olmazsa ağzını açma da adamları sayarlarken sen de arada kendini adam diye yutturmaya bak.
Sosyal medyada öyle yorumlara rastlıyorum ki, insanlığımdan utanıyorum.
Bunların çoğunun zevzeklik olduğunu elbette biliyorum. Hatta sevdiğim arkadaşlarımdan da bu tuzağa düşenler oluyor. Şu darlık günlerinde böyle şeyler yapılması da aslında ayrı bir dengesizlik. Birileri diyor ki “Sabah emredin, akşam namazını Moskova’da kılalım.” Yahu kardeşim, yapmayın. Kimileri bunu ciddi sanıp emrediyorlar.
Şam’da Cuma namazı kılacakken, Şam ötesi bir yerlerden gelen cenazelerimizin namazını kılıyoruz. Oturun oturduğunuz yerde. Akıllı olun.
Benim bildiğim bir ülkücü kitle vardı. Dediği dedik delikanlılar. Benim face arkadaşlarımdan bir ülkücü arkadaşım Bahçeliye karşı idi. İki gün önce Bahçeliyi desteklemeye karar vermiş. Nasıl olur, demeye çalıştım. Kendisinin de inanmadığı bir şeyler söyledi.
Bakınız göreceksiniz cumhurbaşkanlığı sistemi gelirse MHP yok olacak. Ömrüm olur da yanıldığım yolunda bir gelişme olursa, ben Bahçelinin elini öpmeye kendim gideceğim. MHP liler, ülkücüler... Bunca yıldır uyuduğunuz yeter. Türkiyede türklerin partisisiniz.
Parti sıralamasında yeriniz sizi rahatsız etmiyor mu? En küçük bir kasabada bayramda seyranda bayrak töreni için beş on dakika için bir araya gelen efendiler “Benim yerim bu kişiden bir önde olacak”diye uğraş veren kodamanlar, partiniz kimlerden sonraya düştü, farkında değil misiniz?
Eşeğini dövemeyen paldımını dövermiş. Facebooktaki sayfam Bahçeliye küfürden geçilmiyor. Bahçeli hakkında edep çerçevesi içinde bir yazı yazdım diye yeri göğü inleten kartondan aslanlar! Sizin şerefiniz bu küfürleri görünce nereye saklanıyor?