İRAN DA BİR TURNUSOL KÂĞIDI

Süleyman PEKİN

İran nüfus, yüzölçüm ve devlet geleneği olarak Türkiye’ye benzer. Fakat orda “derin devlet” Kum’daki Mollalardır ve çoğu Türk asıllıdır. Zaten İran nüfusunun ve Başkent Tahran’ın yarısı Türk.. Son 15-20 yıllık performansıyla hem silah-savunma sanayi hem de Bölgesel Güç olarak Türkiye’nin bir hayli önünde.

Bana kalırsa Kuzeybatı İran yani Güney Azerbaycan’ın Kuzey Azerbaycan’la birleşmesinden yanayım. Afrasya – Alternatif Eksenler kitabımda bununla ilgili projeksiyonlar da mevcut. Fakat Amerika ve İsrail’in İran’ı parçalamasına karşı çıkarım. Tıpkı Suriye’de karşı çıktığım ve evvelden “Kapana Sıkıştırılan Türkiye Ancak Esad'la Birlikte Suriye'nin Toprak Bütünlüğünü Sağlayarak Bu Vartayı Atlatabilir” dediğim gibi.

Şimdi de İran’ın toprak bütünlüğü ortak kırmızı çizgi. Zira Irak / Barzanî Kürdistanı Emperyalizmin Ortadoğu Ofisi; onun Suriye / PYD Kürdistanı’yla birleşip denize uzayan Birleşik Kürdistan (The United Kurdestan) olarak varlığına Fırat Kalkanı ile Güvenli Bölge takozu koyduk. Onlar da madem Suriye’den veremedik İran’dan parça verelim modunda İran Kürdistanı’nı Kuzey Irak’a eklemlemek için harekete geçmiş gibiler.

Halen Kurdistan adını taşıyan İran’ın Türkiye ile Irak’a sınır olan Eyaletinde II.Dünya Savaşı akabinde Mehabad adıyla kısa süreli bir Kürt Devleti bile kurulmuştu. İran nüfusunun yüzde 10 kadarını oluşturan bu unsuru PKK’nın İran kolu PJAK vasıtasıyla gazlamak için Batı’dan Doğu’ya İran’ın 10-15 şehrinde yapılan Protesto Gösterilerinin haklı gerekçesi olan Yolsuzluklar ve Yoksulluk kullanılıyor.

İran gibi güçlü, kapalı ve hatta baskıcı bir rejimde bu kadar eş mekanlı ve uzun zamanlı olaylar patlak veriyorsa bizde ne olmaz?! Yirmiden fazla insanın öldürülmesiyle işin içine kan girdiyse bu gösteriler bir dâvâya dönüşecek demektir.

Kızım sana söylüyorum, gelinim sen işit!” Asıl hedef Türkiye’dir. Serbest Piyasa ve Kapitalist sistemdeki yeriyle, yöneticilerin suça ve yolsuzluğa bulanmasıyla “biri yer biri bakar; kıyamet ondan kopar” düsturuyla önemsenmesi gereken bir olgu bu. Ve bizim ülkemiz İran’a kıyasla dış etkiye çok açık.

696 sayılı KHK benzeri tedbirlerle bu süreci yavaşlatmanın tam tersine hızlandırırsınız. Bu tip olaylarda sivil güçlerin kanlı müdahalesi demokratik haklara dayanan gösterileri bambaşka bir çehreye büründürür. Bizim gibi yaş itibariyle 80 öncesine yetişemeyenler Sağ & Sol’vari yeni bir çatışmayı kucaklarında bulur ve Amerika mı çıkardı, İsrail mi çıkardı diyerekten yeni bir ‘meleklerin cinsiyeti’ gevreğini çiğnemeye başlarlar.  

Sınırlarımızın dibindeki ülkelerde oynanan oyun kaosu düzen kılma oyunudur. Suriye’de iç savaş 7 yıldır devam ediyor. Esad kaybetseydi de ABD-İsrail bloku kazanmıştı, Esad kaybetmediği halde ABD-İsrail-AB bloku kazanmayı sürdürüyor; biraz kârdan zarar ederek. Çift taraflı kumpas..

Hâsılı; İran’da Türkler harekete geçmediği sürece sıkıntı olmaz. İran Yoksulluk ve Yolsuzlukla ilgili talepleri dikkate aldığı sürece sıkıntı olmaz. Türkiye’de toplum ikiye ayrışmadığı sürece sıkıntı olmaz. Tarihten ve 15 Temmuz’dan ders alındığı sürece sıkıntı olmaz. Dışarıya ihale kesmek yerine içerde Yoksulluk ve Yolsuzlukla mücadele verildiği sürece sıkıntı olmaz. Demokrasi kurumlarıyla birlikte işletildiği sürece sıkıntı olmaz.

Amma velâkin sıkıntılı bir sürece giriyoruz; 2017’yi aramayız inşallah.