Bilhassa son yıllarda İslam kelimesine gereksiz ilaveler yapılarak, farklı İslam türleri varmış da yeni yeni uygulamalara konuluyormuş gibi bir algı yaratılmaktadır. İslam’a ilave kavramların bazıları ve en çok kullanılanları: Siyasal İslam, Kültürel İslam, Geleneksel İslam, Radikal İslam, Ilıman İslam, Modern İslam, Çağdaş İslam, muhafazakâr İslam, İdeolojik İslam v-s.
Bunların yanında mezheplere göre de İslam adlandırılmakta, Bunların sayısı ise çok daha fazladır. En çok kullanılanlardan bazıları: Sünni İslam’ı, Şia İslam’ı, Hariciler. Vehabi İslam’ı.
Ayrıca, İtikadi (İnanç) görüş bildiren imamlara göre de sınıflandırmalar yapanlar vardır. Eş’ariye, Maturidiye, Mu’tezile, Selefiye, Cebriyye, en önemlileridir.
Sünniler, İnanç açısından: Maturudilik ve Eşariliğe, Fıkıh açısından: Hanefi, Şafii, Hanbeli, Maliki’ye bağlıdırlar. Hanefiler itikat (inanç) yönünden Maturidiliğe, diğerleri Eş’ariliğe bağlıdır. Bir de Kur’an, sünnet ışığında, Sahabe Dönemi görüş ve uygulamalarını arayanlar var. Bunlara da Selefiye denir. Hanbeliler aynı zaman da Selefiyedir. Günümüzde IŞİT bu görüşte olduğunu söylemiştir.
Şiilerde kendi içinde İmamiye (Caferiye) Zeydiyye, İsmailiyye gibi fırkalara ayrılır.
Haricilerin ise günümüzdeki tek fırkası ibadiyyedir.
Konumuz ameli veya itikadi mezhepler, inanç grupları değildir. Daha çok siyasi literatürde konuşulan ve İslam’a yüklenen kavramlardır. Bu kavramların tamamı batılılar tarafından ortaya atılmış ve şekillendirilmiştir.
İslam, anayasası belli (Kur’an). İlk uygulayanı ve örnekliliği yapan belli (Hz. Muhammed). Yaşayanları belli (Sahabe) olan, insanlığa toplumlara yön veren bir nizamnamedir.
Batıda Rönesans ve Reform hareketleri sonrası Kilisenin gücü azalınca, İslam dünyasında da İslam’ın temellerinde tahrip yapma isteği batı dünyasında arttı. İslam Dünyasında İslam’a ekleme kavramlar getirerek, İslam’ın içini boşaltıp itiraz etmeyen boyun eğen bir İslam toplumu yeğlediler.
Günümüzde İslam’a ilave kavramlarından en çok konuşulan Ilımlı İslam üzerinde durmak istiyorum. Rahmetli Yaşar Nuri Öztürk’ün bu konudaki veciz tespiti kavramı özetlemektedir. ‘’Ilımlı
İslam, İslam’dan çıkışın dinidir.’’ Ilımlı İslam: Kalem suresi 9. Ayette: İstediler ki, yumuşak davranasın, böylece onlar da yumuşak davransınlar. Ilımlı İslam’dan söz edenler, Müslümanlardan iki yüzlülük ve yağcılık istemektedirler. Allah’ın dini üzere değil, batını menfaatlerine göre İslam dinine yorum getirilmesini istemişlerdir. Öyle ileri gitmişlerdir ki, ‘’Allah indinde din İslam’dır’’ (Ali-İmran /9) ayetinin bile hutbelerde okunmasını kaldırttılar.
Şurası bilinmelidir ki, Allah’ın egemenliğini tartışan zihin, Müslüman zihni değildir. Bu zihin, her zaman Demokrasi maskesi altında İslami Hayata, kendi menfaatleri doğrultusunda; Allah’ın düzenine karşı ortaya bir düzenleme ve yorumlar getirmişlerdir. Bu zoraki düzenlemeler İslam’ı bilenler tarafından her defasında yok sayılmasına çürütülmesine rağmen bazen idare edenlerde taraftar da bulmuşlardır. Namazı orucu azaltamayanlar, zinayı suç olmaktan çıkartıp; Ev almak için bankalardan alınan faizli paraların caiz olduğu yönünde fetva verdirmişlerdir. Hırsızlığı haram olmaktan çıkaramayanlar, yolsuzluğun hırsızlık gibi olmadığı yorumuna taraftar bulmuşlardır. İslam’da yenilmesi yasak olan domuz kasaplık hayvanlar arasında gösterilmiştir. Allah’ın emir ve yasaklarına uymamayı alışkanlık haline getirenler, kanunların boşluğundan faydalanarak, iktidar gücünü arkasına alarak; Günah işleme özgürlüğüne sahip olduklarını pişkince söyleyebilmişlerdir.
Ilımlı İslam, ABD, AB ve İsrail’in kendi emperyalist ve yayılmacı politikalarına karşı geliştirilmeye çalışılan bir dalga kıran projesidir. Nitekim, Demokrasi ve Arap Baharı nidalarıyla Kuzey Afrika’dan İran sınırına kadar arada kalan İslam Devletlerini, kendi istekleri doğrultusunda idare edenleriyle, sınırlarını değiştirerek dizayn etmişlerdir ve etmeye devam etmektedirler.
Batı bu değişiklikleri yaparken, İslam’ı hep terör dini olarak yorumlamışlar, bu söylemle kendi teröristliklerini perdelemişler, hedeflerine ulaşırken ‘’tavşana kaç, tazıya tut’’ demişlerdir. Bunda da başarılı olmuşlardır.
Bu konuda İslam’ı en iyi anlayan ve uygulayan Hz. Muhammed ile Mustafa Kemal Atatürk’tür. Hz. Muhammed, İslam’ı yaymak için içinde bulunduğu egemen güçlere karşı mücadelesini verip başarıya ulaşırken, Atatürk’te zamanının bütün emperyalist güçleriyle mücadele etmiş ve başarmıştır. Bütün dünya bu iki şahsiyetle uğraşmaya devam etmektedir. Bilirler ki bu iki isim, insanlığın gönlünde yaşadığı sürece; er geç egemenlikleri bitecektir.
Ilımlı İslam, düşünmeyen, yorum yapmayan, ilim bilimden uzak, mistik, uyuşuk bir toplum öngörmektedir. Tarikat, cemaat, Dini grupların önünü açarak; büyümelerini sağlamakta, avuçlarına aldıkları şeyhleri ile bütün toplumu kontrol altına alma amacı gütmektedirler.
Ilımlı İslam’ın devamı, Siyasal İslam’dır. İlk uygulamalarını Emevi İktidarlarında göstermişler, zaman zaman diğer Müslüman ülkelerde de hâkim şekilde uygulanmıştır. Bugün Türkiye’de de Ilımlı İslam, Siyasal İslam’a geçiş sürecini yaşamaktadır.
Ilımlı İslam’da İslam, Kur’an’ın tanımladığı İslam olmaktan çıkarılarak, birilerinin tanımladığı İslam olmaktadır. Halbuki İslam, kendi siyasetini kendisi belirler. Anlatımda da uygulamada da referansı Kur’an’dır. Kur’an’ın caiz görmediği hiçbir görüşü kimden gelirse gelsin kabul etmez.
İslam’a eklenen her yakıştırma, İslam dışı kişi ve gurupların, emperyalist güçlerin yakıştırmasıdır. İslam sadece İslam’dır. Hz. Adem’den beri. Allah’ın indirdiği en son en mükemmel gerçek dindir. Adı da soyadı da İslam’dır.