İslam'a göre kimler şehittir?

Nurettin BÖLÜK

Günümüze kadar Müslümanların büyük çoğunluğunca, netleşmeyen konulardan biri de şehitliktir. Kur’an-ı Kerim'de açık ayetlere rağmen çok farklı ölümler şehit olarak nitelendirilmektedir.

Bu konu ile ilgili ayetler ışığında şehitlik konusuna açıklık getirmeye çalışacağım.

Bakara suresi 154'üncü ayet: Allah yolunda öldürülenlere ‘ölüler’ demeyin, aslında onlar diridirler, fakat siz bilemezsiniz.

Al-i İmran suresi 157'nci ayet: Kaldı ki Allah yolunda öldürülür ya da ölürseniz, Allah’ın sizi bağışlaması ve merhameti onların toplamakta olduklarından daha iyidir.

Al-i İmran suresi 169'uncu ayet: Allah yolunda öldürülenleri ölü sanma! Aksine onlar diridirler. Rablerinin katında rızıklandırılmaktadırlar.

Ayetlere dikkatli baktığımızda, açık ve net olarak Allah yolunda öldürülenlere şehit denilmektedir. Bu bildirimin altını çizmek istiyorum. Allah yolunda öldürülenlerin dışında yorum yapılarak öldürülenler veya ölenler şehit sayılmaz.

En çok yanılma, vatan için ölenlerin de şehit sayılmasında olmaktadır. Ki bu konunun iyi değerlendirilmesi gerekir. Vatan için ölenlerden şehit olanlar yok mudur? Elbette vardır. Allah yolu var mıdır bu ölümlerde? Ona bakmak gerekir. Eğer, esas gaye Allah’ın dinini koruma ise ölenler şehit olur. Kuru bir sınır koruma veya ülke içinde asayiş sağlamak için ölüm vaki olmuşsa şehit sayılmaz. Sınır koruma ve iç dış güvenlik, devletin ve mensuplarının asli görevidir. Sınır korunurken, Allah’ın yolunda bir ölüm yoktur. Bir kimse, tapulu malını işgal eden komşusuna karşı dirense ve sonunda ölse, şehit olmayacağı gibi, ülke sınırını korurken de şehit sayılmaz. Hele paralı asker ise, hiç sayılmaz. Maaş karşılığı bir görev yapmaktadır. Allah rızası için değil, geçim için görev yapmaktadır.

Mesela: Allah indinde Müslüman ülkeler arasında sınır yoktur. Müslüman Müslümanın kardeşidir. İki Müslüman ülke savaşırsa ölenler gerçek şehit hükmünde değildir. Şehit olmanın birinci şartı, müşriklere karşı yapılan savaşta ölüm olması gerekir. Müşrikler tarafından bir kurtarılma isteği gelmediği sürece o ülke işgal edilemez. Ben İslam’ı yaymak gayesiyle gücüm var, gayri-Müslim ülkeleri işgal edeyim diyemezsin. Böyle bir savaşta ölenler, Şehit olmazlar. İlay-ı Kelimetullah dediğimiz batı ülkelerini feth etmeler, İslami bir uygulama olamaz. Eğer o ülkelerde yaşayıp, İslam’ı benimsemiş insanlar zulüm görüyor ve sizden yardım istemişse, o savaşta ölenler şehittir.

İslam’a göre, Osmanlı’nın İslam ülkelerini feth etmesi sırasında ölenler şehit olamazlar. Batı ülkelerini, onlar çağırmadan – müşrik olsalar da- feth etmek amacıyla yapılan savaşlarda ölenler şehit olmazlar.

Peygamberimizin fetih amaçlı ne bir savaşı ne de gazvesi vardır. Bedir savaşı, Uhut savaşı, Hendek savaşı hepsi, nefsi müdafaa amaçlı savaşlardır. Hiçbiri fetih amaçlı savaş değildir. Hepsinde müşrikler savaşı başlatan olmuştur. Bu savaşlarda ölen Müslümanlar şehittir.

Yine aynı dönemlerde, İslam inancını çevre beldelere tanıtmak amacıyla giden heyetleri, yollarda müşrikler pusu kurarak öldürüyorlardı. Bu ölenler şehitti. Ölümler, Allah yolunda oluyordu.

Bizde meşru müdafaa amaçlı yapılan Birinci Dünya Savaşında, İstiklal Savaşında ölenler şehittir. Hem gayri-Müslimlerle savaşılmış hem de ülke yanında İslam inancını yaşayanlar ve Müslümanlarla beraber yaşamak isteyen gayri- Müslimler koruma altına alınmıştır.

Peygamberimizin ölümünden sonra hilafet adına iktidarı ele geçirmek için yapılan savaşlarda ölenler, sahabe olsa da şehit sayılmazlar.

Hz. Ali ile kayınvalidesi arasında geçen Cemel Muharebesi Müslümanlar arasında cereyan eden ilk savaştır. Ölenler şehit sayılmaz. İktidar savaşıdır. Yine Muaviye ile yapılan Sıffin Savaşı da öyle. On binler ölmüştür. Çoğu sahabe veya tabiindir. İktidar savaşı olduğu için ölenler şehit değildir. Allah rızası yoktur.

Yine zaman zaman bizde de iktidar olma veya olan iktidarı değiştirmek için ihtilaller, kalkışmalar olmuştur. 27 Mayıs 1960 ihtilalinde, 15 Temmuz 2015 kalkışmalarında ölenler olmuştur. Bu olaylarda ölenler birilerinin iktidar olması için ölmüşlerdir. Allah yolunda değil. Allah rızası yoktur. Kazananların taraftarlarından ölenler şehit sayılmış, diğerleri sayılmamıştır. Kazanan diğer taraf olsaydı şehit sayılanlar farklı olacaktı. İktidara göre, kişilere göre şehitlik olmaz. Tek kıstas var. Allah için mi, Allah yolunda mı ölüyor. Ölenler için bu soruyu sorduğumuzda olumlu cevap alamıyoruz. Demokrasi Şehidi diyebiliriz, Devrim Şehidi diyebiliriz bir mahsuru yok. Fakat, Allah’ın ayetleriyle sınırlarını çizdiği gerçek şehit olamazlar.

Müslümanlar, Allah’ın belirlediği şehitler dışında; haksız yere öldürülenlere, tabii afetlerde ölenlere, salgın hastalıklardan ölenlere, görevde ölenlere, anarşi de ölenlere, doğum sırasında ölenlere vs. şehit demişlerdir. Burada dikkat edilirse, istenmeyen bir ölüm vardır. Ölenin yakınlarını teselli etme açısından böyle yüce bir mertebe gösterilmesi olumludur. Ayetlerde belirtilmemektedir. Bunun yanında bazı ayetler, iyi Müslümanları şehitlerle beraber zikretmektedir.

Kim Allah’a ve elçisine itaat ederse, işte onlar, Allah’ın kendilerine (özel) nimet verdiği nebiler, sıddîkler, şehitler ve Salihlerle birlikte olacaklar. Arkadaş olarak onlar ne güzel insanlardır. (Nisa s.69.ayet) Yine Nisa s.4.ayet: O halde dünya hayatı karşısında ahireti satın alanlar, (Kalıcı salih işlere yönelenler) Allah yolunda savaşsınlar. Kim Allah yolunda öldürülür ya da galip gelirse, Biz ona büyük mükâfat vereceğiz.

Benzer başka ayetlerde var. Tevbe 52-111-112, Muhammed 4, Hac 58 bkz.

Müslümanlar arasında gerçek şehit olanlar doğrudan cennete gidecektir, görüşü hâkim olmakla beraber: kamu malını (milletin ortak malı) yiyenlerle, kul hakkı yiyenler, gerçek şehit olsalar da hesaba çekileceklerdir. Peygamberimiz hazineden eşine bir hırka parası alıp, yerine koymadan ölen şehidin cenaze namazını kılmamıştır.

Şüphesiz gerçek hükmü Allah verecektir.