Dinimiz de bilinenin aksine çok evlilik müessesi yoktur. Allah, bütün İlahi Dinlerde tek evliliği tavsiye etmiştir. Müslümanların Peygamberi Hz. Muhammed’e kadar, Kur’an’da adı geçen Peygamberlerin hiç birisinde ikinci eşten ve cariyesinden bahsedilmemektedir.
Şunu peşinen belirtmekte fayda var. Bütün dinler İslam üzeredir. Ve nihayet, Allah katında din İslam’dır. (Ali-İmran/18) Allah, sizi hem daha önce hem de bu Kur’an’da Müslüman diye adlandırdı. (Hac/78) İbrahim ne Yahudi ne de Hristiyan idi; O Allah’ı dosdoğru tanıyan bir Müslümandı. (Ali- İmran/67)
Bütün İlahi dinler İslam olduğuna göre ve Hz. Muhammed’den önceki Peygamberler ve mensupları tek eşli iken, Dinleri tek eşliliği savunurken, Hz. Muhammed’e gelen İslam farklı mıydı? Burada bir tezat yok mu? Veya bize anlatılanların dışında çok evlilik konusunda farklı bir durum mu var?
Allah'da ve indirdiği dinlerde ana konularda tezat, farklılıklar olmayacağına göre; Müslümanlıkta kabul gören çok evlilikte bir yorum yanlışlığı var demektir. Ben de bu görüşteyim. Çok evliliğe ruhsat veren Nisa suresi 3. Ayeti ve iniş sebebini bilmemiz gerekir.
Nisa suresi 3.ayet: Eğer yetim kızlara adil davranamayacağınızdan endişeniz varsa, sizin için uygun olan kadınlardan istediğinizi ikinci, üçüncü, dördüncü eş olarak nikahlayabilirsiniz. Onlar arasında da adaleti uygulamayacağınızdan korkarsanız, bir tanesiyle veya sağ ellerinizin malik olduklarıyla yetinin. Bu, haktan sapmamanıza daha uygundur.
Bu ayetle dört eşe kadar almaya ruhsat verilmiştir. Hak değil, ruhsat verilmiştir. Ayetin indiği dönemde Müslümanlar çok sayıda savaş (Bedir, Uhut, Hendek) ve gazvelerde erkek şehit vermişlerdi. Bu şehitlerden geriye yetim çocuklar ve eşler kalmışlardı. O zamanlar ailenin geçimini erkekler temin ediyordu. Başsız kalan yetişkin kızlar ve eşler bakıma ve korunmaya muhtaçtı. Ya başı boş bırakılacak yetişkin yetim kızlar ve eşler meşru olmayan yollarla yaşayışlarını devam ettirmek zorunda kalacaklar, her devirde olduğu gibi kadın avcılarının elinde yem olacaklardı. İşte ayet bu şartlarda gelmiş, koruma ve yanlış yollara düşmelere karşı çok evlilik tavsiye edilmiştir.
Ayette tavsiye edilen çok evliliğe ruhsat, geçici özel durumlar için verilmiş bir ruhsattır. Devamlı istenen bir durum değildir. Ama Müslümanlar ayetin iniş sebebini ve şartları göz önüne almadan, bu ruhsatı kalıcı bir hak gibi yorumlamışlar, günümüze kadar şartları oluşmuş olsun veya olmasın dörde kadar evlilik var ve hak demişlerdir. Üzülerek belirteyim ki ayetin iniş sebeplerini irdeleyen Ulema bile yüksek sesle işin özünü anlatmamışlardır.
Yukarıda çok evliliğin özel durumlarda bir ruhsat olarak verildiğinden, devamlı bir hak olmadığından söz ettim. Ruhsat, sözlükte de geçici izin anlamındadır. Kur’an’da Nisa/3’e benzer çok sayıda çeşitli konularda ruhsat ayetleri vardır. Müslümanlar bu ayetlerdeki ruhsat durumlarına şartlar ortadan kalkınca son verdikleri halde, çok eşlilik ruhsatına şartlar ortadan kalkınca uymamışlar kendilerinde kalıcı bir hak olarak görmüşlerdir.
Birkaç örnekle konuyu daha iyi açıklamakta fayda var. Domuz eti, Allah adıyla kesilmeyen hayvan etleri, ölü hayvan eti, kanı Müslümanlara haram kılınmıştır. Ama mecbur kalındığında bu yiyecekleri yemeye ruhsat verilmiştir. Mecbur kaldığında domuz eti, mundar hayvan eti yiyen Müslümanlar, şartları normale döndüğünde bu etleri yemeye devam etmemişlerdir. Yani ruhsata uymuşlardır.
Su bulamadığında teyemmüme izin verilen Müslüman, su bulduğunda teyemmüme devam etmez. Yolculukta namazı kısaltmasına veya oruç tutmamasına izin verilen Müslüman yolculuk şartları ortadan kalkınca, normal ibadet düzenine devam eder. Çünkü: Ruhsatı bitmiştir.
İslam’da adam öldürmek en büyük günahlardandır. Savaş, nefsi müdafaa gibi durumlarda öldürme ruhsatı vardır. Hiç kimse savaşta insan öldürüldüğüne göre normal zamanda da öldürülür diye bu ruhsatı kötüye kullanmaz.
Örneklendirdiğimiz ruhsat durumlarına uyan Müslümanlar sadece çok evlilik için verilen geçici ruhsat durumuna uymamışlar ve bu ruhsatı hak bellemişlerdir. Bu durum Allah’ın insanların işini kolaylaştırmak; onları zor durumda bırakmamak için özel durumlarda verdiği ruhsatı kötüye kullanmaktır ki zevk için, nefis için, desinler diye çok evlilik yapanlar normal şartlarda domuz eti, ölü hayvan eti yiyenler, su varken teyemmüm edenler, savaş dışı kasıtlı adam öldürenler gibi günahkardırlar. Allah’ın ayetlerini kötüye, kendi nefsine göre yorumlamaktır.
Mesela: İstiklal Savaşı sonrası Türkiye’de de çok evlilik şartları oluşmuş yaşayanlar, bugünkü
Medeni Kanun da çıkmadığı için; insanlar dul kalmış şehit eşleri ile ikinci evlilikler yapmışlardır. Bu evlilikler o zamanda Nisa/3 ayeti göz önüne alınarak yapılmasa da koruma, bakma, kollama gayesi gerçekleşmiş; toplum kısa zamanda normale dönmüştür.
Özetle: İslam dini özel şartlar dışında çok eşliliğe izin vermemektedir. Aksini ileri sürenler, Allah’ın bu konudaki ayetlerini ve muradını nefsine göre yorumlayanlardır.
Şunu da belirtmekte fayda görüyorum. Bu günkü Medeni Kanun çok katı. Bence özel şartlar göz önüne alınarak esnetilmeli. Erkek eksikliği dışında, evliliğin özel şartları da (birinci kadının rızası alınmak şartı ile) ikinci evliliğe şartları uyanlara izin verilmelidir. Allah’ın özel şartlarda kolaylaştırdıklarına bizlerin zorlaştırmasının bir anlamı olamaz. Aile hayatını zorlaştırmanın ve çiftleri mahkemelerde süründürmenin bir faydası olmadığı artık anlaşılmış olmalıdır. İmam nikahı gibi hileli evliliklere son verilmeli. Şartları uyanlara izin verilmelidir.