Türkiye’de kurumların söz etmesi ve alanlarında fikir beyanları; artık bir kişinin işaretine bakmaktadır.
Sözde din adamı denilen ama aslında pek çok sapık ve cahil dincilerin, abuk-subuk fetva konuşmalarına, Diyanet İşleri Başkanlığı, Sn. Erdoğan’ın çıkışından sonra cevap verme zahmetinde bulundu.
Sn. Erdoğan’ın, “Bir ülkede vatandaş ellerini açmış ve adalet istiyorsa, orada adalette bir sıkıntı vardır” açıklamasından sonra da kimi gazeteci ve yazar-çizer takımı bu konuda fikir serdetmeye başladılar.
Bu, ülkemiz için, ülkemizin aydınları (!) için, ülkemizin bilim adamları (!) için, ülkemizin gazetecileri (!) için ayıp ve utanılacak bir durumdur.
Sn. Erdoğan, bazı dincilerin insanlığa, İslam’a, edep ve adaba uygun olmayan fetva ve açıklamaları infiale sebep olunca: "Bazı hoca efendiler beni topa tutacaklar ama, İslam’ında güncellenmesini bilmeyecek kadar acizler. İslam’ı 14 asır öncesi hükümleri ile bugün uygulayamazsınız, Diyanet İleri Başkanlığı neden bunlara müdahale etmiyor?” diye bir çıkışta bulundu.
Bu çıkış, amaç olarak doğru ve haklı. Ama, İslam ve Kuran açısından da çok yanlış ve sakat.
İslam, sadece düne değil bugüne ve yarına da hitap eden bir kaide, kural ve öğretiler manzumesidir. 14 asır önce İslam ne ise bugünde aynıdır. Bozuk olan beyinlerdir.
İslam, sadece düne değil, yarınlara, geleceğe ve çağlara hitap eden bir sosyal doku ve sosyal öğretiler bütünüdür.
Güncelle, “Günün şartlarına uymak, günün şartlarına uydurmak, yetersiz ve eksik olanları tamamlamak” anlamındadır. Buradan hareketle; “İslam günün şartlarına uymuyor mu?" sorusu sorulabilir.
İslam’da eksik ya da noksanlık mı var ki de, “güncellensin?”
Bize göre İslam, düne, bugüne, geleceğe, çağlara ve asırlara hitap etmekle kalmıyor, ahrete yani öbür dünya da hitap eden eşsiz bir öğreti ve güzelliğe sahiptir.
Bize göre İslam’ın tek açmazı, İslam’ı kendi çıkar ve emellerine göre yorumlamaya çalışan ve bu güzel dini, Mezhep, cemaat, tarikat diye bölen ve parçalayanların beyinleridir.
İslam’ın güncellenmeye ihtiyacı yoktur. Asıl ihtiyaç, Arap kültür ve örfünü İslam sananlarla bu güzel dini; mezhep, tarikat, cemaat diye bölenlerin güncellenmesindedir.
Ey mezhepciler, tarikatcılar, cemaatcılar, lütfen kendinizi güncelleyiniz ve aşağıdaki ayetlere kulak veriniz:
“Şu dinlerini parça parça edenler ve kendileri de gurup gurup ayrılmış olanlar var ya (senin) onlarla hiçbir ilişiğin yoktur. Onların işi yalnız Allah’a kalmıştır. (O) yapmakta olduklarını kendilerine haber verecektir.” Enam:159
“Dinlerini darmadağınık edip gurup gurup olan kimselerden olmayın. 8Ki onlardan) her gurup katındaki (dini anlayış) ile sevinip böbürlenmektedir” Rum: 33
Günümüz sokak fetvacılarının beyanları da asla ve asla kendi beyinlerinin kırıntıları değildir. Anlattıkları, mezheplerin, cemaatlerin ve tarikatların kitaplarında yazılı olan sapıklıklardır.
Kur'an’ın neresinde “Altı yaşında kıza nikâh kıyılabilir” yazmakta? Kur'an’ın neresinde, “Çocuklarla cinsel ilişkiye bademleme denir ama bunu laikler anlamaz” yazmaktadır? Kur'an’nın neresinde: "Kadınları dövün, kadınlar dövüldükleri için akşam sabah şükretmeliler” yazmaktadır, darp anlamındaki “baskı yapın” sözünü 'dövün' olarak anlayan anlayış sapkın bir anlayıştır.
Onun için İslam’ın ve Kur'an’ın güncellenmeye asla ve asla ihtiyacı yoktur. Asıl ihtiyaç, beynini ve gönlünü mezhep, tarikat, cemaat anlayışına kaptıranlardadır.
Lütfen İslam’ı zedeleyen söz ve açıklamalardan da uzak duralım. En hayırlı iş, bu sapkınlara konuşma ortamı vermemek ve susturmaktır.
Esen kalınız...