Sn. Erdoğan ve AKP kurmayları 31 Mart seçimlerine kadar, geçmişteki bütün seçimlerin adaletli, dürüst, hilesiz, şaibesiz ve en güvenilir olduğunu söylemişler ve bunu savuna gelmişlerdi.
Ne olduysa 31 Mart seçimlerinde oldu. Şaibe var, sandık başında hile var, kısıtlı seçmen var, taşıma seçmen var, mükerrer seçmen var, hayali seçmen var.
Yani seçimlerin hiçbir ele alınır yanı yok. İyi de dünya bizi takip etmiyor mu? Böyle bir seçim sisteminin böyle işletilen bir hukukun olduğu ülkeye kim yatırım yapar, kim nasıl güvenir?
Öyle görünüyor ki, kripto fetöcüler, Erdoğan’a en büyük tuzağı kurmuş vaziyetteler. Onun için biz hep Fetö’nün siyasi ayağı mutlaka temizlenmeli demiştik.
Şimdi soralım bu nasıl bir mantık ve nasıl bir HUKUK işi: Oy kabinine giriyorsun, dört farklı oy pusulasını aynı zarfın içine koyup sandığa atıyorsun. Buraya kadar her şey normal!.. Aaaa o da ne? Zarfa koyduğun pusulalardan üç tanesi pırıl pırıl, sütten çıkmış ak kaşık ve bu üçü geçerli sayılıyor ama İstanbul B. Şehir belediye başkanlığı oyu geçersiz, şaibeli, sandık başkanı memur değil, KHK’lı ya da Fetö şüphelisi.
Sandık aynı, zarf tek ve aynı, sandık başkanı aynı, sandık kurulları aynı, partilerin müşahitleri aynı… İlçe belediye seçimlerinde bir şey yok, belediye meclis üyelerinde sorun yok, muhtar seçiminde sorun yok… Fakat ne olduysa Büyükşehir belediye başkanlığında her şey var.
Seçimleri toptan iptal etmek daha mantıklı ve daha hukuki olmaz mıydı? Bu demokrasi ve hukuk ayıbını çocuklarınıza ve torunlarınıza nasıl izah edeceksiniz? Hukuk eğitimi almış hiçbir hukukçu, iptale de, gerekçesine de ikna olmuş değiller.
Bu kurulları kim oluşturdu. Bu sandık kurullarını oluşturan hâkim ve mülki amirler hakkında hukuki bir işlem neden yapılmadı?
Yerseniz! Bakalım İstanbullu seçmen, 23 Haziran da buna nasıl bir cevap verecek?
Yeniçağ Gazetesi’nden Arslan Bulut, “İki gün önce bana gelen duyum: YSK’nın İstanbul seçimlerinin yeniden yapılması kararı alacağını, HDP’li Demirtaş’ın serbest bırakılacağı, Abdullah Öcalan’ın ev hapsine çıkarılacağı gibi konularda pazarlık yapıldığı ve böylece HDP oylarının AKP lehine döndürüleceği yönündeydi” demiş. Yoksa bu duyum gerçek miydi?
Hani meydanlarda, illet-zillet ittifakı diyerek “Millet İttifakına” HDP ile PKK ile kol kola diye iftira atanlar nasılsınız, nerelerdesiniz?
YSK başkanı Sadi Güven, 2014 seçimlerinde: “ Kesinleşmiş seçmen listelerinin yeniden incelenmesi mümkün değildir. Mazbatanın iptali istenemez. Yolsuzluk tespit edilirse, seçim yenilenmez, yolsuzluk yapanlar ceza mahkemesinde yargılanır” demişti. Şimdi ne değişti?
YSK, karar vereceği saatlerde neden güvenlik önlemi istemiştir. Bu millet haklı kararları daima baş tacı etmiştir. Vereceğiniz kararda haklısınız da neden ve kimden endişe ettiniz?
Var sayalım 23 Haziran’da seçim tekrar kaybedildi. Yeniden mi itiraz edilecek ve üçüncü bir seçim mi istenecek?
Beyler Türkiye, sadece buradan ibaret değil. Dünya takip ediyor dünya! Böylesi bir hukuk ayıbıyla nasıl AB’ye gireceksiniz? Bu iptal, modern dünyanın hangi evrensel hukukuna uygundur?
En kârlı Bahçeli, birilerinin dediği gibi, tokmak Bahçeli’nin elinde! Keşke özgül ağırlıklı abi, Bülent Arınç’a azıcık kulak verseydiniz. Keşke AKP’nin kapatılması sürecinde AKP’ye destek veren Anayasa Profesörü Sn. Osman Can’ı dinleseydiniz. Sn. Can ısrarla, “Bu seçimlerin iptal edilecek hukuki temeli yoktur” demekteydi. Kim bilir belki de bu karar: sonun başlangıcıdır.
“Aklı öldürürsen ahlak da ölür. Akıl ve ahlak öldüğünde millet bölünür. Kadı’yı satın aldığı gün ADALET ölür. Adaleti öldürdüğün gün DEVLETTE ölür.” F. Sultan Mehmet Han.
Herkesin bir hesabı varda Allah (c.c) inde bir hesabı yok mu? Mevlâ’m neyler, neylerse güzel eyler.
Esen kalınız...