Sorunun ne olduğunu geçen hafta anlattık ama hâlâ fahiş fiyatları normal gösterme çabaları kısmen devam ediyor. Geçmiş yıllardaki kırmızı et fiyat artışlarının enflasyonun altında kaldığı, bunun için birikimli artışların söz konusu olduğu seslendiriliyor. Bu gerçek değildir.
Bunu söyleyenlerin aklında kalan tablo, pandemi döneminde yiyecek-içecek yerleri kapanınca, et taleplerindeki düşüş ile birlikte fiyat artışlarının bir müddet hız kesmesiydi. Daha sonraki artışlar o yatay seyri fazlasıyla telafi etmiştir. Enflasyonun düşük gerçekleştiği bu kısa zaman dilimini ele alıp genelleme yapmak, bu coğrafyada elde veri olmadan rahat konuşma alışkanlığından ileri gelmektedir. Şimdi ben resmî kaynaklardan elde ettiğim rakamlarla bu hesabı aşağıya çıkartıyorum.
2019 yılındaki 100 liralık etin 4 yıl sonunda hangi fiyata ulaştığını UKON kaynaklarından faydalanarak hesapladım. Yanına da yine 2019 yılında cepteki 100 liranın enflasyon payları ilavesiyle 4 yıl sonunda hangi seviyeye gelmesi gerektiğini TÜİK kaynaklarından faydalanarak ilave ettim.
Görüleceği gibi cepteki 100 lira en fazla 325 TL’ye ulaşırken, 100 TL tutarındaki etin 4 yıl sonraki fiş tutarı 610 TL’ye ulaşmış oluyor.
Şimdi detaylara bakalım :
- 19.03.2020 (2019-20) yıllık fiyat artışı % 27.2 sonrası et tutarı 127.20 TL, Mart 2020 yıllık enflasyonu % 11.86 sonrası cepteki yeni para 111.90 TL,
- 18.03.2021 (2020-21) yıllık fiyat artışı %7.1 sonrası et tutarı 136.20 TL,
Mart 2021 yıllık enflasyonu % 16.19 sonrası cepteki yeni para 130.02 TL,
- 17.03.2022 (2021-22) yıllık fiyat artışı % 117.7 sonrası et tutarı 296.50 TL,
Mart 2022 yıllık enflasyonu % 61.14 sonrası cepteki yeni para 209.51 TL,
- 16.03.2023 (2022-23) yıllık fiyat artışı % 105.7 sonrası et tutarı 609.90 TL,
Şubat 2023 yıllık enflasyonu % 55.18 sonrası cepteki yeni para 325.11 TL olmuştur.
Tüketici satınalma gücünün yarı yarıya düştüğü bu kadar açıkken, aşağıda da ithal edilen etin ne kadar düşük fiyata satılabileceğini göreceğiz.
Spekülatif fiyat artışlarının önüne geçmek üzere Et ve Süt Kurumu (ESK) ile Tarım Kredi Market zincirleri arasında protokol imzalandı. ESK Genel Müdürü Mustafa Kayhan’ın açıklamasına göre fiyatlar şöyle belirlendi;
- ESK satış noktalarında kıyma 119 lira, kuşbaşı 129 lira...
- Tarım Kredi Marketlerde kıyma 140 lira, kuşbaşı 150 lira…
- İstanbul’da faaliyet gösteren, kasap reyonu bulunan market zincirlerine verilecek 2 bin 400 ton karkas et karşılığında da bu satış noktalarında kıymanın kilosu 190 liradan, kuşbaşı 210 liradan satılacak.
Bu şekilde; ESK, piyasadaki yerli etin yarı fiyatı altında ithal et satışı yapmış olacak. TK Marketler ise kıymayı yerli ete göre yüzde 48, kuşbaşını yüzde 50 eksiğine satacak. İthal eti satacak olan diğer market zincirlerinde bile kıyma yüzde 30, kuşbaşı yüzde 37 ucuz kalmış olacak.
Sosyal medyadan takip ediyorum; bir meslek örgütünün başındaki çiftlik sahibi ithalatçılara yağdırıyor. Fiyatların afaki artışına açıklama getirmeden, bu noktaya neden gelindiğine dair özeleştiri yapmadan, daha önce de olduğu gibi ithalatçıların zenginleşeceğinden bahsediyor. Geçmişte 4 dolara alınıp 8 dolara satılan etten elde edilen haksız kazançtan bahsediyor. Güya benzerlik kuruyor.
Hangi tarafını düzelteyim?
- Şu anda tek ithalatçı ESK…
- Bu arkadaşın hiç merak etmediği bir konu daha var. 4 dolara et ithal edildiği söylenen ülkelerin çiftçisi ve tüccarı hiç para kazanmıyor mu acaba?
- Bizim kasaplarda 13 dolara satılan eti sorgulamayanlar, o ülkelerdeki düşük fiyata kulp takmanın peşindeler…
- İthal ete ait perakende satış fiyatlarını yukarıda belirttim. İthal etin TK marketlerdeki ortalama perakende satış fiyatı 7.5 dolardır. ESK marketlerindeki ortalama perakende satış fiyatı 6.5 dolardır. Diğer marketlere verdikleri toptan fiyat ise bu rakamların altındadır. Bu durumda 4 dolara ithal edip, 8 dolara toptan satma imkanı var mıdır?
- Ben diyorum ki; eğer sizin yetiştiriciliğini yaptığınız etin yarı fiyatına bu memlekette et sattırarak zengin olma imkanı bulan varsa da bırakın olsun!
Üstelik vatandaş da bu sayede et yiyebilsin…
Sonuç olarak; yerli besiye göre yüzde 50 ucuza satış imkanı olan ithal etin maliyet kalemleri içinde de pahalı yem ve enerji gideri bulunmaktadır.
Yıllardır tarım sektörüne dair yazılar yazan, beğendiğim bir gazeteci Et ve Süt Kurumu’nun bir açıklamasına takılmış. ESK açıklamasında deniyor ki; “Kurumumuz piyasa regülasyonu amacıyla yurt dışı karkas et alımlarını, 4734 sayılı yasanın 3. maddesi kapsamında üretici firmalardan yapmaktadır.”
Yazar da buna itiraz ediyor, "ESK yurt dışındaki üreticileri desteklemek için mi kuruldu? Neden kendi üreticinizden almıyorsunuz?” diye soruyor. Artık sözün bittiği yerdeyiz. Yani ESK yurt dışında yarı fiyata satınalma imkanı bulduğu eti bırakacak, tüketicinin alım gücünü aşan fahiş fiyatlı etin talebini daha da yükseltecek şekilde yerli üreticiye hizmet edecek!
Peki o zaman aynı kurumun tüketiciye karşı sorumluluğu ne olacak?
Bu kurum; üreticiyi koruma fonksiyonunun yanında, tüketicinin kaliteli ve uygun fiyatlı ürünlere ulaşmasını da hedefliyor. Geçici çözümün sebebi bu...
Son 2,5 ayda gelen yüzde 50 fiyat artışının hiçbir haklı gerekçesi yoktur. Aksini iddia edenlerin bu kısa süre içinde hangi maliyet kalemlerinin arttığını ortaya koymaları gerekir. Döviz kurunda son 2 hafta hariç önemli bir artış olmamış, Ocak aylık enflasyon yüzde 6.65, Şubat aylık enflasyon yüzde 3.15 olmuş. Hepsi bu kadar. Bizim ülkemizde tok açın halinden anlamıyor. İşte bir başka sorun da budur. Ülkenin en büyük banknotu ile 1 kg et alınamıyor ama hâlâ buna karşı tedbir de alınsın istenmiyor…
Fırsatçılık kronik bir hastalıktır ve kesin çözüm olan ‘hayvancılığın daha çok desteklenmesi ve üretimin artırılması’ konusundan bağımsız ele alınmalıdır.