İYİ Parti kurulduğu gün itibariyle CHP'ye entegre olma hali ve bundan mütevelli istememesine rağmen HDP'nin gölgesinin üzerine düşmesi gibi handikabı nedeniyle sürekli Millet İttifakı'nın ruhuna riayet etme çabası nedeniyle kurumsal kimliğini öne çıkararak kendisini ifade etme, anlatma ve tanıtma fırsatını bulamamasına bir de Meral Hanım'ın en baştaki kararlı duruşunun yerini istikrarsızlık alınca akıbet de içinde bulunulan hal oldu.
Şimdi anlaşılıyor ki Meral Akşener bunun tam tersini yapmak istiyor...
"Mahalli seçimleri kim alırsa alsın, biz devleti yönetmek için kurumsal kimliğimizi öne çıkararak siyaset yapmak istiyoruz. Konumumuzu bu ucube sistemin yaratıp dayattığı konjonktüre göre değil bizatihi kendi hür irademizle mevcut ucube sistemi de reddiye anlamına gelecek siyaset geliştirerek her partinin kendi öz kimliği ile seçimlere girmesini öneriyor, fiilen bu önerimizi tercihimiz olarak da ortaya koyuyoruz" demeye çalışıyor.
Meral Hanım'ın zihnini bu şekilde okumaya çalıştım. Partilerin birinci önceliği mahalli yönetimlere gelmek değil devleti yönetmektir. İYİ Parti hiç bir şekilde kendisi olamadı, olamadığı için de kurumsal varlığı ile kuruluş amacı arasında bir bütünlük ve ahenk oluşturamadı. Sistemin ittifak dayatması dominant partileri (CHP, AKP gibi) kollarken onların tahakkümü altında icra edilen demokrasi ise diğer partileri kimliksizleştirdi, bazı siyasi isimlere de önem atfedilerek onların siyasi dolandırıcılıklarının önü açıldı.
İYİ Parti bu kurgulu ama kısır döngüye çomak sokarak bir anlamda BOP dahilinde dayatılan bu ucube sistemin kötülüğünü deşifre için gerekirse hiç bir yerde belediye başkanlığını kazanamamayı göze alarak tamamen ve tamamen parti kimliğini öne çıkararak Türkiye'yi yönetmeye yani yapılacak ilk Cumhurbaşkanlığı ve genel seçimlere hazırlanmayı düşünmektedir. Meral Hanım umarım kararlarını değiştirip tekrar bir dönüş yapmazsa bu stratejisinin uzun vadede tutacağını ve başarılı olacağını düşünüyorum.
İYİ Parti'nin mahalli seçimlerde ittifak kararı alması durumunda CHP'ye kazandırır, Cumhur İttifakı'na kaybettirir. Dahil olduğu ittifak kazansa bile İYİ Parti'nin bugünkü konumundan daha iyi bir konuma gelmeyeceği aşikar. Bu durumda bana göre sistemin dayattığı düzene uymayı değil de çomak sokmayı tercih ederek her yerde kendi adayını çıkararak parlamenter sisteme gidecek yolu açmayı tercih etmesi daha hayırlı olacaktır diye düşünüyorum zira İYİ Parti bu sisteme reddiye üzerine kuruldu, meşruiyet kazandırmak üzere kurulmadı.
Tekrarlıyorum; İYİ Parti bu ucube sistemi çıktığı yere gömmek için kurulduğu için ben içinde yer aldım, çokları da benim gibi düşündü.
Dolaysıyla, mahalli seçimler umurunda değil. Biliyorum ki; tüm belediye başkanlıklarını muhalefet partileri alsa, alayının toplam yetkisi Recep Tayyip Erdoğan'ın paşa keyfi istediğinde kullandığı herhangi bir en basit yetkisi düzeyinde bile olmayacak. Öyle ki; Recep Tayyip Erdoğan belediyenin herhangi bir sokağının suyunu kesmek istese yine biliyoruz ki oranın belediye başkanının "Beyefendi nasıl yaparsınız?" deme yetkisi bile yok ama sözde o belediye başkanını o yetkiler için seçiyoruz değil mi?
Belediye Başkanlığı seçimleri ile işim olmaz, amacım "iki tek adam" muktedirliği ve otoritesi ile devam etmekte olan bu ucube sistemden kurtulabilmenin arayışında olmaktır.
Bu sistemin en ideal işleyişi ittifaklar ile sağlanıyor, ben de bu işleyişe meşruiyet kazandıran ittifak dişlisini kırmak isteyen her türlü eylem, düşünce ve amacın yanındayım. Meral Akşener Hanım eğer bu anlamda söylediklerinde çark edip geri dönmezse kendisini destekliyorum; partilerin kimliklerini inkar eden, siyasi dolandırıcıları peydahlayıp onlara fırsat sağlayan ittifaklar sistemine hayır diyorum.
"Efendim ya belediyeleri Cumhur İttifakı kazanırsa?!" diyenlere; her şeye rağmen bugünkü ülke şartlarında millet celladına aşık olmuşsa bana ne, ona ne, sana ne; velhasıl kelam kime ne?