Cumhuriyet tarihinde ilk kez bu kadar büyük bir iddia ve büyük bir toplumsal proje ile milletimiz yeniden umutlanıyor. Zira büyük projelerin tamamı toplumsal fay hatlarının kırılma sürecine girdiği toplumların fırtınalı yıllarında ortaya çıkmıştır. Kurtuluş savaşı ve akabinde milli devlette geçiş bunun somut örneğidir. Bugünde İYİ PARTİ ile öyle bir sürecin arifesindeyiz.
Türkiye Cumhuriyeti devletini, Türk milletinin milletleşme süreci üzerine inşa etmiştik. Milletleşme süreci, bir hayat tarzı, toplumsal bilinç ve demokratik kültürü gerektiriyordu. Cumhuriyeti kuran entelektüel zihniyet dahil olmak üzere ülkeyi yönetenler, milletleşme sürecine toplumsal şartların hazır olmaması, yanlış uygulamalar ve ideolojik bağnazlıklarından dolayı istenilen sonucu yaşadığımız bugünkü sürece kadar tam başaramadılar.
Cumhuriyetle birlikte ortaya çıkan fikri yaklaşımlar ya bir sınıfın ya bir zümrenin ya da etniste, cemaat-tarikat girdabının ötesine geçemedi. Dolayısıyla kaynağı, referansı , iradesi millet olan ve toplumun tamamını kapsayan bir anlayış geliştirilemedi.
Diğer yandan doğu toplumlarında sanki öğrenilmiş çaresizlik gibi görünen kadının toplumdaki ikinci sınıf vatandaş anlayışı Cumhuriyet paradigmasının bütün olumlu teorik iklimine rağmen istenilen sonucu veremedi.
İşte böyle şartlarda MHP içinde başlayan demokrasi ve özgürlük mücadelesi MHP’yi aşan ve geniş halk yığınlarının, toplumun bütün katmanlarının umudu haline gelen bir anlayışın toplumda dip dalgaya dönüşmesine hep birlikte şahit olduk.
Bundan sonraki sürecin zihni formasyonunu maalesef İYİ PARTİ içindeki arkadaşlarımızın bir kısmı dahil olmak üzere toplumun geniş bir kesimi dahi hala tam anlayabilmiş değildir. Evet, burada bir zihni devrim var. Etkileri bir süre sonra net bir şekilde anlaşılacaktır. Padişahlıktan Cumhuriyette geçiş kadar devrimci bir ruh ve yeni bir medeniyet tasavvuru var bu anlayışın içinde.
Bu anlayışta,Milli devlet, millette dayanıyor demokrasi toplumun hayat tarzına dönüşüyor ideolojilerin kuru hamaseti yerine onların tonlarının içinde olduğu reel - pragmatist demokratik bir hayat tarzı…
“GÖMLEKLERİNİZİ ÇIKARMADAN GELİN”
Bu yaklaşımı çok iyi tahlil etmek gerekiyor. Zira bütün gömleklerin toplamı, cümbüşü Türk milletini gerçeğini ifade ediyor. Ancak o gömleğe sahip bireylerin hiçbirinin geldiği iklimin gömleği ile kendi gömleği aynı tonda olmadığı gibi aynı ruhu da vermemektedir. Çünkü, zihni bir devrim ile birlikte bütün sosyal katmanlardan gelen insanların ortak paydası olan demokrasi, özgürlükler, Cumhuriyetin kazanımları, hukuk devleti, Türk milletinin egemenliği, devletin üniter yapısı, refah toplumu, kadın hakları gibi insani vasıflar o gömlekleri, ortak desenin sadece detayı haline getirmiştir.
Dolayısıyla kongre ile birlikte eski aidiyetlerden yeni kazanımlara giden bir süreci yaşayacağız. Tıpkı milletleşme sürecimiz gibi. Herakleitos “aynı nehirde iki defa yıkanılmaz” derken değişim ve dönüşümü ifade etmektedir. Aynen öyle bir değişim ve dönüşümü yaşamaktayız.
İyi partiyi vücuda getiren anlayışların toplamı zaten manifestosunda mevcuttur. Dolayısıyla kuşatıcı ve reel olan İYİ PARTİ’lilik kavramını artık kullanmalıyız. Eski… diye başlayan aidiyetlere hiç ama hiç gerek yoktur.
İYİ PARTİ bu değişimi ve dönüşüm sürecini ideolojik bağnazlık gömleklerinden Türk milletinin tamamını kapsayan, kuşatan dil ve söylemlerine geçiş yaptığı oranda başarılı olacaktır. Zira her bir gömleğin tonu, manası, tüzüğü ve programında zaten vardır. Bu yaklaşım, tıpkı Cumhuriyetle başlayan milletleşme süreci gibi bir bilinç gerektirmektedir. Bu zihni süreç parti dili, üslubu ve aidiyeti şeklinde tezahür edecektir.
İYİ PARTİ bu zihni devrimi yapabilirse partileşme sürecini tamamladığı gibi Türk milletinin bütün katmanlarını içine alarak Cumhuriyetle başlayan milletleşme sürecini de tekâmül ettirmiş olacaktır.
Bu süreçle birlikte sivil toplum, demokrasi, hukuk devleti, bireyselleşme, vatanperverlikte buluşma iradesi gibi değerlerle cemaat-tarikat ve aşiret gibi geri kalmışlığın emarelerini de ortadan kaldıracaktır. Bir noktada doğu toplumlarının makus talihini de değiştirmiş olacaktır.
İYİ PARTİ’nin manifestosuna uygun tüzeli kişiliği ve ortak aidiyetlerinde özümsediği ve bu duruş ile toplumla kucaklaştığı gün hem Cumhuriyetle başlayan milletleşme sürecimizi tamamlamaya başlayacağız hem de yıllarımızı boşa çıkaran ideolojik bağnazlıkların girdabından sadece kendimizi değil aynı zamanda neslimizi de kurtarmış olacağız. Bu duygular ve temennilerle kongremize gidiyoruz.