Meral Akşener'in en büyük hatası 6'lı Masa'dan kalktıktan sonra tekrar o masaya dönmesi olmuştur. Eğer psikolojik tacizlere mağlup olup tekrar ittifak usulüne dönerse hayatının en büyük ikinci hatasını yapmış olacağı gibi hiç bir itibarı ve saygınlığı da kalmayacaktır.
Neymiş efendim; İYİ Parti ittifak yapmazsa özellikle CHP büyükşehir belediyelerini kazanamazmış. Kazansa ne olacak? Bir süre sonra cenaze, atık su, park bahçeler, sokak hayvanlarını koruma ve kısırlaştırma işleri hariç diğer yetkileri merkezi hükümete yani AKP'ye devredilmeyeceğine dair bırakın Erdoğan'a güvenmeyi, ortada anayasal teminat bile kalmamıştır. İYİ Parti ve Meral Akşener bunu en iyi fark edip bu minvalde siyaset yapmaya çalışıyorlar.
Bugünkü konjonktürde herkes bulanık suya elini daldırıyor; eline gelen balık mı, ağaç kökü mü belli değil; biraz arkamıza yaslanıp Meral Akşener'i anlamaya çalışmak lazım galiba? Nitekim anlayan birisi çıktı; Recep Tayyip Erdoğan, "İttifak sisteminde kimin eli kimin cebinde belli değil" dedi.
Siyaset kurumu denen şey öyle bir ilkesizlik girdabına kapıldı ki; daha önce Mansur Yavaş'ın cumhurbaşkanı adayı olması için her yolu deneyen ama başarılı olamayan Meral Akşener 'e bu sefer de Mansur Yavaş'a belediye başkanlığını kazandırmak için İYİ Parti ve Meral Akşener'in kapısında kıvrım kıvrım kıvranıyorlar.
Meral Akşener'e adeta "Senin ve partinin misyonu bizim siyasi geleceğimiz ve başarımız için aparat olmaktır, bundan öte bir misyona soyunma hadsizliğinde bulunamazsınız" denmektedir.
"İYİ Parti ve Meral Akşener'in doğrularının hiç önemi yoktur, bizim doğrularımızın önemi vardır." dayatmasını kabul etmeyen Meral Akşener'i anlayabiliyorum. Anlamaya çalışırken de İYİ Parti'ye kurulduğundan beridir içten ve dıştan düzenlenen kumpasların sonu gelmiyor, belli ki gelmeyecek de. Meral Akşener'in de bu kumpaslarla baş edemeyip içten ve dıştan düzenlenen oyunlara düşe düşe yönetme kabiliyeti tamamen zafiyete dönüştü ve maalesef başarısız oldu.
Şimdi partinin kurumsal kimliğini öne çıkararak diğer partilerle ilişkili iltisaklı olmadan, kendi var oluş meşruiyetini bu ucube sistemin def edilmesine dayandıran inanmışlık ve adanmışlık minvalinde mücadele etmeye kararlı olan, belediye başkanlığı seçimlerini de hiç önemsemeyen bir Meral Akşener'i görüp, izliyoruz.
Tamam, İYİ Parti'de başta genel başkanı olmak üzere çok yönetim hatası oldu, yanlışlıklar çok yapıldı ancak bir parti bu denli organize edilmiş hainlik ve puştluğa maruz kalıyorsa akla ilk gelen husus varlığının "otoriter egemen güç"ü rahatsız ettiğidir.
Dolaysıyla İYİ Parti düşsün diye itme değil, kalksın ve kalsın diye tutma zamanı. Mesele Meral Akşener ve onun etrafını kuşatmış yanlışlıklar değil yukarıda ifade ettiğim egemen otoriteye karşı belli ki varlığı önemsenen, tehdit görülen İYİ Parti'ye sahip çıkma zamanı...