İYİ Partili Ümit Özlale: Öncelikli grupta dar gelirli vatandaşlarımız da olmalı

İYİ Parti Ekonomi ve Kalkınma Politikaları Başkanı Ümit Özlale, Genel Merkez’de düzenlediği basın toplantısında uygulanmaya başlayan aşı planlamasından, ikinci öğretim kredileri ve harçlara, sorunlu kredilerden rektör atamalarına kadar pek çok konuya deği

İYİ Parti Ekonomi ve Kalkınma Politikaları Başkanı Ümit Özlale, Genel Merkez’de düzenlediği basın toplantısında uygulanmaya başlayan aşı planlamasından, ikinci öğretim kredileri ve harçlara, sorunlu kredilerden rektör atamalarına kadar pek çok konuya değindi.  

Özlale, aşı planlaması konusunda iktisadi platform ve halk sağlığı açısından iktidar partisinin yanlış uygulamalarının diğer ülkelerden negatif ayrışıma yol açtığını belirterek, sınırlı sayıda getirilen aşılarla sadece 25 milyonun aşılanabileceğini söyledi. 

SAĞLIK BAKANLIĞI, BÜTÜN VATANDAŞLARA
HANGİ RİSK GRUBUNDA OLDUĞUNU NE ZAMAN AŞILANACAĞINI SÖYLEMELİ
Aşı planlamasında kimlerin aşılanacağı konusunda çok iyi bir operasyon yönetiminin olması gerektiğinin altını çizen Özlale, şu önerilerde bulundu: 

“Bizim ilk önerimiz sağlık bilim kurulunun üye sayısı artırılarak bilim kuruluna operasyon yönetimi, lojistik yönetimi ve ayın zamanda sağlık ekonomistlerinin de dahil edilmesini istiyoruz. Bilim kurulunun yetkinliğinin genişletilmesi oldukça önem taşıyor.  İkinci olarak hesap verebilirlik ve şeffaflık çerçevesinde aşı planlamasının yapılması gerekiyor. Gelişmiş ülkelerde her vatandaş hangi risk grubunda olduğunu ve ne zaman aşılanacağını biliyor. Bizim de Sağlık Bakanlığı’na bir önerimiz var bütün vatandaşlara hangi risk grubunda olduğunu ne zaman aşılanacağını, kamuya açık platformlarda bunu şeffaflık kriterleri çerçevesinde açıklasın. 

ÖNCELİKLİ GRUPTA VİRÜSE BULAŞMA VE BULAŞTIRMA RİSKİ
YÜKSEK OLAN DAR GELİRLİ VATANDAŞLARIMIZ DA OLMALI
Aşı planlamasında öncelik, yaş almış vatandaşlar, kronik hastalığı olan, sağlık sektöründe çalışan, emniyet ve tabii ki ordu mensupları. Daha sonrasında hangi grubu öncelik verilmesi konusunda biz dar gelirli vatandaşlarımızın öne çıkartılmasını öneriyoruz. Bunun çok temel bir sebebi var, her gün işe gitmek zorunda olan, kalabalık ortamlarda çalışan, toplu taşıma kullanan, sık yerleşimli mahallelerde yaşıyorlar. Hem virüse bulama hem de bulaştırma riski yüksek olan insanlar. İşini kaybetmiş olan vatandaşlarımız her gün sokakta iş arıyor, virüse bulaşma riski çok yüksek. Önemli bir kısmı aileleriyle beraber yaşamak zorunda kalabalık olan ailesine virüsü bulaştırma riski de yüksek. Bizim İYİ Parti olarak aşı planlamasındaki üç önerimiz budur, bilim kurulunun etkinleri genişletilmeli, Sağlık Bakanlığı kimlerin ne zaman aşı olacağına dair net somut bir şekilde kamuoyuna bilgi vermeli, öncelikli grupta mutlaka virüse bulaşma ve bulaştırma riski yüksek olan dar gelirli vatandaşlarımız da olmalı.” 

İKİNCİ ÖĞRETİM ÖĞRENCİLERİNİN ÖDEDİĞİ HARÇLAR İADE EDİLMELİ
Ülkemizde 370 bine yakın öğrencinin ikinci öğretime devam ettiğini belirten Özlale, pandemi nedeni ile örgün eğitimle birleştirilen ikinci öğretim öğrencilerinin çalışmak ya da okumak tercihini yapmak zorunda kaldığını belirterek, ikinci öğretim için yeniden onlara uygun çevrimiçi sistemin oluşturulması gerektiğine dikkat çekti. 

Özlale, ikinci öğretimdeki öğrencilerin bazı bölümlerde 5000 liraya yakın harç ödediklerini, bu harçların alınma sebebinin ise ek dersleri veren öğretim görevlileri, ek mesaiye gelen idareciler ve kampüs harcamaları olduğunu hatırlatarak, pandemi döneminde harçların alınmasına neden olan birçok faaliyet ortadan kalktığı için son iki dönemde ikinci öğretim öğrencilerinin ödediği harçlar iade edilmeli ikinci dönem herhangi bir harç alınmamalı dedi.  

SORUNLU KREDİLERİN TOPLAM KREDİLER İÇİNDEKİ PAYININ
YÜZDE 20 SINIRINA GELMESİ BEKLENMEKTEDİR
Sorunlu krediler konusuna da dikkat çeken Özlale, 2021 yılının ortasında tahsili gecikmiş alacakların ve ikinci grup kredilerin toplamının 650 milyar TL’yi geçmesi, bir diğer ifadeyle sorunlu kredilerin toplam krediler içindeki payının yüzde 20 sınırına gelmesi beklenmektedir dedi ve Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan’a şu soruları yöneltti:
“Şu ana kadar şeffaflık çerçevesinde 2021 ekonomi politikasını net bir şekilde ortaya koymuştu Sayın Elvan, kendisine iki sorumuz var. Birincisi 650 milyar TL’ye ulaşacak olan sorunlu kredilerin ekonomide tahribat yaratmaması için nasıl bir yol haritası uygulamayı öngörüyorsunuz? İkincisi, yatırım yapmak ya da borçlarını çevirmek için krediye erişime ihtiyaç olan küçük ve orta ölçekli işletmelere kredi sağlamak için nasıl bir planınız var?

İTİRAZIMIZ KEYFİYETE VE “BEN YAPTIM OLDU” ZİHNİYETİNEDİR
Açıklamasının sonunda bir akademisyen olarak kendisini de yakından ilgilendiren Rektör atamaları hakkındaki düşüncelerini aktaran Özlale şöyle konuştu: 

“İtirazımız Sayın Melih Bulu’nun akademik yetkinliğine değildir. AK Parti iktidarında üniversitelerde rektör olarak görev yapan akademisyenlerin üçte birinin uluslararası bilimsel yayını ya da atıf alan çalışması yok. Yani hali hazırda rektörlerin akademik yetkinlikleri sorgulanabilir durumda. İtirazımız üniversitenin dışından bir rektör seçilmesine de değildir. Birçok gelişmiş ülkede rektörler akademik zenginliği arttırmak için üniversite dışından da seçilebilmektedirler. Buradaki önemli fiil seçebiliyorlar, o rektörler atanmıyor.  Benim şahsen itirazım Melih Bey’in siyasi kişiliğine de değildir. Akademisyenlerin siyasi tercihlerinin, kayırmacılık yapmadıkları ve demokratik geleneklere aykırı davranmadıkları sürece idarecilik yapmalarına engel olmaması gerektiğini düşünüyorum. İtiraz ettiğimiz temel nokta, Türkiye’de arabaların camından üniversite rektörüne kadar önemli ve önemsiz her alanda kararların konunun uzmanı olmadığı her halinden belli olan biri tarafından verilmesidir. İtirazımız keyfiyete ve 'ben yaptım oldu' zihniyetinedir. Türkiye’de başta eğitim kurumları olmak üzere kurumsal erozyonun temel sebebi de budur.  

İYİ Parti olarak önerimiz; YÖK’ün rektör atamasında yüksek bir akademik yetkinlik kriteri belirlemesini istiyoruz. Bu akademik yetkinliğini sağlayabilecek her öğretim üyesinin de herhangi bir üniversitesinde rektörlük için başvurmasını istiyoruz fakat daha sonrasında bu rektörler üniversite genelinde yapılacak seçim sonucunda herhangi bir makamın onayına gerek duymadan rektör olabilsinler. Rektörler belli bir akademik yetkinliğe sahip olmalıdır. Bugün sadece partiye yakın olduğu için herhangi bir akademik çalışması olmayan, akademik yetkinliği sorgulanabilir rektörler sadece partizan tutumlarından dolayı rektör seçilmemelidir. Bizim buradaki savunduğumuz nokta akademik yetkinliği yüksek olan rektörlerin üniversite içerisinde öğrencilerin de dahil olduğu bir sistemde seçilerek bir makamın onayı olmadan rektörlüğe gelmesidir.”