İki üç kadın yan yana geldiğimiz zaman ülkemizin sorunlarını, ne yemek yapacağımızı, çocukların okulunu, konu komşuyu konuşuyoruz da, siyasetteki kendimizi “KADIN"ı konuşmuyoruz.
Konuşmayınca da böyle oluyor işte!
Kendini konuşmayanı, kimse konuşmaz diyerek “KADININ siyasetteki son halini” yazayım dedim.
Sizler de, “nitelikli siyaset” için ve aynı hataların tekrarlanmaması adına hiç komplekse kapılmadan, kimseyi de düşman ilan etmeden, eleştirilere kulak vermelisiniz.
Son seçim sonuçlarına göre Meclis'te kadın milletvekili oranı yüzde 17'de kaldı. Vekil sayısı 550'den 600'e çıkan yeni Meclis'te sadece 103 kadın milletvekili olacak.
AKP'nin 295 milletvekilinden 52'si, CHP'nin 146 milletvekilinden 18'i, HDP'nin 67 milletvekilinden 25'i, MHP'nin 49 milletvekilinden 5'i, İYİ Parti'nin 43 milletvekilinden 3'ü kadın. 33 kentin kadın milletvekili yok!
Daha listeler hazırlanırken, kadın görünürlüğü ve etkisi o kadar zayıftı ki, 7 partinin 4 bin 200 adayından sadece 931’i, yani tüm adayların yüzde 22’si kadın olarak belirlendi.
Bu rakamlara göre kadın, siyaset konusunda ne kadar bilinçlenirse bilinçlensin, kendine yer açmak için ne kadar mücadele ederse etsin, yine aynı muamelelerle ve sonuçla karşı karşıya kalıyor. Siyasetin şekillenmesinde karar merci olan malum erkekler, kadınlarla ilgili iyi düşünmeyince, Milletvekili aday listelerindeki kadın temsili de işte böyle, beklentilerin altında “ÜÇ BEŞ KADIN” olarak çıkıyor.
Bu eşitsizlik değişmediği sürece, siyasetin, güvenilir ve samimi bir alan olarak tanımlanması mümkün değil. Meclisin kadın-erkek temsili konusunda hâlâ cinsiyetçi bir resim ortaya koyması, en önce partilerin kadınlara karşı hala samimi olmadıklarını gösteriyor.
Kadın-erkek eşitliğine inandığını iddia eden partilerin bile kendi tüzüğündeki kadın kotasını yok sayması, kadın adaya ancak sembolik bir şekilde yer vermesi, siyaseti açısından vahimdir.
Seçim öncesi bu köşeden, bazı partiler için sonuçların sürpriz olmayacağını yazarken, altını çizmeye çalıştığım konulardan biri de kadındı.
Birçok kişinin rakamsal hesaplarına karşılık ben, işin gönül boyutuna dikkati çekmeye çalışmış, dile getirilen eksiklikler ortadan kaldırılmadıkça da, başarısızlığın kaçınılmaz olacağını söylemiştim.
Seçime hazırlanırken hedeflerini ve hedef kitlesini konuşmak yerine, rakamları konuşanlar; bu süreçte kadın kimliğini sadece görselde var edenler elbette bir farkındalık ortaya koyamazlardı, koyamadılar…
Hedef kitleniz aynı zamanda sizi hedefinize götürecek önemdedir. Özellikle kadın seçmenlerin “kazandırdığı” gerçeği ciddiye alınmalı.
Atalarımız der ki, “Kendimize dürüst olmadan itibar ve itimat sahibi olmamız imkânsızdır.”
Kadınlar şekil ve sembollerden çok “söylemlerinizde ve aday listelerinizde” kendini aradı ama yoktu/lar!
Siyasetin bir beceri alanı olduğunu kabul edersek şayet, siyasetinizin başarılı olabilmesi için, ülkemizin geleceğinin şekillendiği bugünlerde, bir gönül birliği oluşturmanız gerekir tabandan tavana, özellikle de kadınlar arasında…
Siyasetin, yaşamın her alanına, kadın-erkek ayırt etmeksizin herkese hitap ettiğini, bu manada bir değer taşıdığını varsayarsak, bu yaşamın içindeki kadını “seçen ve seçilen” olarak yok saymak ve önemsememek, büyük bir siyasi başarısızlıktır.
Aynı hataların Yerel Seçimlerde de tekrarlanmaması dileğiyle, Atamızın bu konudaki öngörüsünü hatırlatırım. “Bir toplum, bir millet erkek ve kadın denilen iki cins insandan meydana gelir. Mümkün müdür ki, bir toplumun yarısı topraklara zincirlerle bağlı kaldıkça, diğer kısmı göklere yükselebilsin!”