Kadın erkek eşitliği veya erkek üstünlüğü nedir?
İslam Dünyasındaki yanlışlardan biri de erkeklerin kadınlardan üstün olduğu algısıdır.
Kur’an bütünlüğü içinde bakarsak bu algılamanın yanlışlığı hemen görülür. Allah, hiçbir ayetinde erkeklerin kadınlardan üstün olduğundan bahsetmemiştir. Tam tersi ilettikleri hep eşitlik ve adalet üzerinedir. Birkaç ayette aile içinde görev ve miras dağılımı konusundaki farklılıklar, yine erkekler tarafından erkek üstünlüğü olarak nitelendirilmiştir.
Allah, insanlığa hitaplarında çoğunlukla ‘’Ey iman edenler!’’ demiştir. Bu hitaba kadın erkek herkes girmektedir. Ayrıca bazı ayetler ‘’ Mümin erkekler, mümin kadınlar’’ şeklinde başlar. Kadınları ilgilendiren bazı ayetlerde, sadece kadınlara da hitap vardır.
Allah katında üstünlüğün cinsiyette olmadığı; İhlas, iman, güzel ahlak, takva ve Allah korkusunda olduğu herkesin kabulüdür. Cahiliye Devrindeki kadınları aşağılama adetleri İslam’la kaldırıldığı halde, hala bazı kesimlerde kadınları hor, muhtaç, kullanılacak meta, alıp satılacak mal, eşine çocuğuna bakıcı, eşin cinsel ihtiyaçlarını giderici, fiziksel olarak korunmaya muhtaç görme gibi durumlar, erkek üstünlüğü belirtileridir. Halbuki, Tevbe suresi 71. Ayette: Mümin erkekler ve mümin kadınlar birbirlerinin velileridirler. Ayetin son bölümünde ise: Şüphesiz, Allah, üstün ve güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir. Erkek ve kadının birbirlerinin velisi olması, birbirlerinin dostu, koruyucusu, yardımcısı, yöneteni, tamamlayıcısı anlamları taşımaktadır. Ayrıca eşler, birbirlerine emanet edilmişlerdir. Maslahat ve meşveret mümin erkek ve kadınların vazgeçilmezleridir. Burada herhangi birine üstünlük yoktur. Üstün olan yalnız ve yalnız, Allah’tır denmektedir.
Kur’an’da, insan hayatının her sahasında kadın erkek eşitliğine vurgu yapılmaktadır. (Zariyet- 49, Necm-45) Özetle:
İlim öğrenmede ve eğitimde. (İlim öğrenme, kadın erkek her Müslümana farzdır.) Hadis-i Şerif
Hayır hizmetlerinde, salih amellerde. (Nisa-124)
Özür ve mazeretlerin kabulünde. (Ahzap-73)
Kullukta, kıyamette. (Ahzap-35)
Sosyal hayatta ve hürriyette. (Nahl-97)
Ekonomik girişimlerde. (Nisa-32)
Malını harcamada. (Hadid-18)
İnsan haklarında ve insanlık onurunda. (Maide-32, Şuara-183)
Siyasette ve toplum ıslahında. (Tevbe-71)
Hukuk ve adalette. (Mümin-40)
Evlilikte. (Nisa-32, Nur-26)
Tek evlilikte. (Nisa-3,19,34,35)
Bunlarla beraber, Nisa-11 ve 34. ayetlerdeki veraset ve bakım konuları erkeklere göre yorumlanarak, erkek üstünlüğünden söz edenlerin sayısı da azımsanmayacak kadar vardır. Şimdi bu ayetleri inceleyelim.
Nisa-11. ayetin ilk cümlesinde: Allah size, çocuklarınız hakkında oğlanlara, iki kızın hissesi kadar pay vermenizi tavsiye eder. …….Ayetin son bölümünde ise: Babalarınız ya da çocuklarınız; bunlardan hangisinin size daha faydalı olduğunu siz bilemezsiniz! Allah her şeyi bilir ve yerli yerince yapar.
Cahiliye döneminde kızlara mirastan pay bırakılmazdı. Nisa 11. ayetten önce gelen Nisa 7. ayette, erkek ve kadınlara mirastan bir pay alacağı ister az olsun ister çok, herkesin belli bir hisse alacağı bildirilmişti. Nisa 11. ayet ise, varisleri ve alacakları hisseleri ayrıntılarıyla bildirmiştir. Bu ayette, mirastan erkek çocuğa iki, kız çocuğa bir hisse tavsiye edilmesi; eşitsizlik ve erkek üstünlüğü olarak nitelendirilmiştir. Ayetin sonunda Allah, bunların hangisinin size faydalı olduğunu bilemezsiniz! Allah her şeyi bilir ve yerli yerince yapar diyerek, bu itiraza hemen cevap vermiştir.
İslam’da temel haklar, özgürlükler, maddi ve manevi yükümlülükler konusunda; insan olmak, erkek ve kadın olmaktan önce gelir. Mal taksiminde gözetilen husus ise, toplumlardaki aile yapısı, ailedeki sorumluluk, kız çocukların evlenip aileden uzaklaşması, geride kalan aile büyükleri ve çocukların bakımı gibi konular dikkate alındığında, eşitsizliklerin adaletsizlik değil, adalet getirdiği dikkatli bakıldığında görülebilir.
Burada miras paylaşımında kıza bir erkeğe iki hisse verilmesi (eşit dağıtılmaması) adaletsiz bir dağılım olarak görülse de zamanımızda biraz değişmesine rağmen; ataerkil aile yapımızda miras paylaşımındaki eşitsizlik, adaletsiz bir durum değildir. Kızlar, babalarından bir pay alırken, evlendikleri eşleri de babalarından iki pay alacağından hisse iki taraf içinde üçe tamamlanmaktadır. Ayrıca evde kalan oğul, babasıyla beraber malı çoğaltabilir. Bu artan miktarda evlenen kızların hiç katkısı yoktur. Onlarda eşleriyle beraber mallarını artırabilirler. Anne babanın, büyükanne ve babaların bakımı, evlenmeyen kız kardeşlerin çocukların bakımı hep erkek kardeşlerin üzerinedir. Payın fazlalığı bu giderleri karşılamak içindir.
Bir diğer durum ise: Evlenen kız çocukları baba evinden çok uzaklara gidebilir. Tarla, bağ, bahçe ile ilgilenemez. Uzaktan üretim yapamaz. Toprak işlenmediği için atıl kalır. Satmaya kalktığında hisse eşit olursa erkek kardeş almada zorluk çeker. Hisse bir olduğunda ise zorlanmadan alma imkanı olacağından arazide parçalanmamış olur, ekonomiye katkısı devam eder.
Görüldüğü gibi eşit olmayan dağıtım adaletsizlik değil, adalet getirmektedir. Burada resmin büyüğüne baktık. Bazı ailelerde bu eşitsizlik, adaletsizlik de getirebilir. Tersi de doğrudur. Bugün, Medeni Kanun'da olan eşit dağılımın adaletli bir dağılım olduğunu da kimse iddia edemez. Evlenen kız, zengin birine gitmiştir; geçimini sağlayamayan erkek kardeşinden alacağı eşit pay kardeşini daha da kötü bir durumda bırakabilir.
Yaratılışta, yetki almada, mesuliyet taşımada, görev dağılımında, ‘’Mutlak anlamda bir eşitlilik’’ olmaz. Mutlak eşitlikte biri diğerine iş gördüremez. Orduda ast-üst olmaz. Devlet Başkanı ile bir memur, ancak kanun önünde eşittir. İlahi adalet karşısında bu dünyadaki yaptıkları ve yapamadıklarıyla, mükafat-ceza konusunda eşit olurlar. Adalette nimet-külfet dengesi esastır. Her eşitlik adalet getirmez. (Bkz.Zuhruf-32, Enam-165, Rad-26, Maide-100, Fatır-19-20-21-22)
Nisa suresi 34. ayet: Allah’ın birbirlerinden üstün yaratması ve kendi mallarından harcamaları sebebiyle kocalar, ailede kadınlara yöneticidirler. Nisa suresi 34. ayetin bu ilk pasajı, Kur’an’da kadın ve erkeğin, kadınlık ve erkekliği ön plana çıkarılarak üstünlüklerinden söz edildiği tek yerdir. Bu pasajda eşlerden erkek veya kadının birinin üstünlüğünden de söz edilmemektedir. Erkek ve kadının bazı özellikleri ile yaratılıştan gelen farklılıklar, üstünlükten ziyade; eşler arasında görev dağılımını işaret etmektedir. Bu görev dağılımı fıtrat gereği kabiliyet ve güce göre kendiliğinden oluşmuştur. Kadın, şefkat ve merhamet üstünlüğü ile çocuk bakımı, ev işlerini üstlenirken; erkek, fiziki gücü ve dirençli yeteneği ile daha çok riskli işleri, koruma, kollama, yönetimi üstlenerek; aile ortaklığını sağlıklı bir şekilde sürdürme eğilimini gerçekleştirmişlerdir. Allah’ın muradı bu ayetin devamından da anlaşıldığı gibi; aile içi düzenin, birlikteliğin devamı yönünde; eşlerin kabiliyetine göre görev dağılımı yapmasıdır.
Hiçbir erkek, sırf erkek olduğu, kadın da kadın olduğu için; diğerlerinden üstün veya alçak değildir. (Fethi Çavdar)
Not: Nisa suresi tamamı ayrı bir yazı konusu olacaktır.