YÖNTEM ELEŞTİRİSİ VE DEMOKRASİ KAVGASI
Yazdıklarım geneldir ve sadece bir partiyi ya da kişiyi değil tüm siyasi partiler için geçerlidir. Kısacası bir mantaliteyi, yöntemi ve yönetim anlayışını eleştirmek, hatta yerden yere vurmaktır... Siyasetin haksızlık, adaletsizlik sarmalının temelini eleştirdim yani yanlış bir uygulamayı ortaya koydum. Ehh uzak yakın çok örnek olduğu için maalesef alınanlar çok olabilir.
Türk milliyetçileri bir her seyi ben bilirim yada biz biliriz diyen siyaset anlayışına karşı bir başkaldırı başlattı.. Bu Başkaldırının temelinde klişe soğuk savaş döneminden kalma siyaset yapma alışkanlıklarını yıkmak, yerine daha sivil bir milliyetçilik, yöntem ve yönetim eleştirisi getirilmişti. Bunu yaparken de demokrasi, iyi bir iletişim dili ve liyakat esası istendi. Hedef her hangi bir şahıs yada kurum değil, doğrudan siyasetin yöntemi olarak ortaya konuldu.
Elbette hem Cumhuriyetin kurucu ideolojisi, hem modernleşmemizin temeli, hem de demokratik kurum ve kuruluşlarımızın temelini oluşturduğu için bunu önce Türk milliyetçileri başarmalıydı.
2012'de Koray Aydın bey aday olmadan evvel Türk milliyetçileri tüm ilçe ve il kongrelerinde ortada aday adı dahi olmadan önce, Türk milliyetçileri tüm il ve ilçelerde asker delegelere rağmen genel merkezin dayattığı adaylara rağmen, kendileri aday çıkardılar. Bazı il ve ilçeleri aldılar ama asla açıktan muhalefet etmediler çünkü MHP'de bu atılmanız, ihracınız ile sonuçlanır ve genel kurulda size oy bile kullandırtmazlar.
Akabinde Sayın Koray Aydın aday oldu, yani taban aday etti... 440 oy aldı.. Nereden aldı? Anadolu’nun kavruk çocuklarından... Büyükşehirler gömme delege ile güçten ve iktidardan yana oldu ve 6 büyükşehir delegesi en az 400 delege ediyordu ve diğer illerden gelen delegeleri de ilave ederseniz Devlet bey kongreyi yine aldı.
Kim ne derse desin o kongre Türk milliyetçilerinin zulme, liyakatsizliğe, korkutmaya, baskıya, tehdite boyun eğmediğinin göstergesi olarak oprtaya konulmuş bir tavırdı, çakma asker delege sistemi olduğu için kongre kazanılmadı ancak çok ciddi bir muhalefet oyu alındı. Elbette o delegeleri bırakmazlar bir dahaki döneme daha sıkı bir delege sistemi yaparlardı. Onun için bu delegelerden ziyade bu oyun hangi bölgelerden ve illerden alındığına özellikle dikkat etmek gerekirdi. O gün kongre salonunda her şeyden önemlisi ise elinde ki tüm imkan ve güce rağmen salon ve salon dışı hakimiyet muhalif, demokrasi isteyen ülkücülerdeydi.
Kongre kazanılamadı ama bir temel atıldı... 8 İl teşkilatı görevden alındı. Her biri hatırımdadır, devamında ise Ülkücü Türk milliyetçilerine bir umutsuzluk, bir çaresizlik aldı yürüdü.
Bu sefer yine Türk milliyetçilerinin bir çok sivri kalemi 2014 Cumhurbaşkanlığı için ya Devlet Bahçeli,ya da Meral Akşener aday edilmeli temelinde yazmaya başladılar.
Burada üç sebep vardı.
- Ülkenin içinde bulunduğu siyaset çıkmazına bir yol açmak ve bunu milletin kendi imkanları ile yapmak. Yani iktidarın alternatifsizliğine, bir alternatif olarak Türk milliyetçilerinin dinamizmini daha sivil ve daha demokratik bir yöntemle iktidara alternatif, muhalefette ise güçlü bir durumda olmak. Bunun için bu sefer kongreden ziyade Cumhurbaşkanlığı seçimleri bir fırsat olabilirdi. Bu hususta iki isim göze çarpıyordu ya Devlet adamlığı ağırlığını ortaya koyarak kamplaşan toplumu Devlet beyi Cumhurun başı yaparak Milliyetçi bir cumhur başkanı yapmak, yada Anaç, kucaklayıcı, merhametli, hoşgörülü, erkek siyasetçilerin kompleks yapmayacağı bir kadın, bir abla bir ana ile kamplasan toplumun bir birine yakınlaşması lazımdı. işte bu noktada en popüler ve topluma pazarlaması kolay isim :Meral Akşener'di...
Bu kadın ve anaç figürü Anadolu Selçukluların Moğol saldırıları ile göç ettiği, bunaldığı , dağıldığı, aşiretlere beyliklere bölündüğü dönemde, Osmanlı'nın kuruluş sürecinde, cumhuriyetin kuruluş felsefesinde kısacası Türk tarihinin bir çok buhranlı dönemlerinde görürsünüz. Yani etken kadın, ana, abla tipi… Güven veren, duyguları hisseden, adil, merhametli, hoşgörülü vb... Yani ya Devlet Bahçeli Cumhur adayımız olsun ya da Meral Akşener adayımızdır algısı oluşturuldu. Bu hem merkez medyada, hem toplumsal tabanda, hem de ülkücülerde karşılık buldu…
- Devlet bey elbette kendisi aday olmayacak, Meral hanımı da aday etmeyecek hatta önünü kesecekti böylelikle Türk milliyetçilerinin hali hazırda var olan muhalefet, değişim talebinin yeni lideri böylelikle Meral hanım olacaktı. Allah var kendisinin daha henüz bu dönemlerde böyle bir fikri ve eylemi yoktu. Ancak Ülkücülerin bahse konu değişim ve demokrasi isteyen tabanı ve yazarları bunu sürekli kaleme aldılar. Devlet bey kendisi aday olmadığı gibi Meral hanımı da aday etmedi ve CHP ile Ekmelettin İhsanoğlu gibi bir garabet formülün mimarı oldu. Bu durum Meral hanıma olan sevgiyi daha da körükledi. Özellikle de son 7 Haziran seçimleri ile 1 Kasım arasında iki ayda yüzde 7 oy kaybı ve 40 vekil kaybedilmesi ve Meral hanımın da hem parti içi mobinge maruz kalması hem de aday edilmemesi sonucu Türk milliyetçileri Olağanüstü Kongre talep etti ve bu sefer toplanma adresi Meral hanım olmuştu.
- Bilindik bir süreç ama hatırlatmak istedim yani muhalefet ve değişim talebi ne Meral hanımla başladı, nede imzalarla, bir mantık, bir beklenti ve birikimli bir sürecin sonucu olarak başladı .. Bu beklentinin adı yöntem eleştirisi ve demokrasi esaslı liyakat beklentisi idi. Kongre süreci, devamında kuruluş, üç defa GİK ve üç defa kongre bir mecburiyet sonucuydu. Daha iyi olabilirdi veya olamazdı buda ayrı bir tartışma konusu, ancak yöntem, yönetim, demokrasi, liyakat adına eylemsel bir şey yapılamadı. Elbette hem kuruluş, hem teşkilatların kurulusu hem de genel secim alel acele bir sekil de sıkışık bir takvimle geldi ve demokratik usullere asla zaman yoktu bunu asla eleştirmiyorum fakat Sunuda biliyorum ki; milletvekili sıralamalarından demokratik usuller yetişmiyorsa bile en azından biraz daha ciddi bir sekil de iki akıllı bir deliye sorulabilirdi, olmadı yapılamadı.
Bakınız demek ki isteyince oluyormuş, son teşkilat atamalarına bakıyorum da her ne kadar demokrasi uygulayacak henüz üye sayısı, delege sayısı bile olmadığı halde sadece iki akıllı bir deliye bile sorunca bakın ne güzel işler yapılıyor. Özellikle il başkanları atamalarında yeniden yapılanma ve revizyon kapsamında ciddi biraz arastırma yapılınca bile ufak istisnalar haricinde genel itibari ile iyi görevlendirmeler ortaya çıkmaktadır. Aynı şekilde belediye başkanlarını belirlerken de Partinizin üye sayısı, delege seçimi yapacak sayılara ulaşana kadar aynı teşkilat atamalarında ki hassasiyetle davranıp, istişare ederek bölgede sevilen, yerel stk lar da aktif, belediyecilikten anlayan, halkın belediye başkanı adayı olursa yüksek şans verdiği ve belediye başkanlığı konusunda agırlıklı olumlu kanaat notu verdiği, "bu kişi belediye başkanı" olur tarzda anlam yüklediği kişiler bulunmalı aday edilmelidir.
Toplumun belediye başkanlığına yüklediği anlam, vekillikten farklıdır bunu doğru görmek gerekir.
ANADOLU’NUN KAVRUK ÇOCUKLARI
İYİ Parti Genel başkanlık makamının insan seçmede pek bir kabiliyetli olmadığı önce vekillik sıralamalarında , akabinde de kendi ekibinde çok net görülmektedir. Kendisini işe göre adam seçmede kim yönlendiriyorsa yöntemi yanlıştır. Adama göre iş bulmaktan ziyade, işe göre adam bulmalı ve bu yönde bakış açısını değiştirmelidir.
Bir de kavruk Anadolu çocukları var, ilk defa şahsımın yazılarımda kullandığım bir tanımlama.. Anadolu’nun eğitimli, kültürlü, liyakatli ama kavgasını, mücadelesini kendisi vermiş, tırnaklarıyla bir yerlere gelmiş yada kafası ile vura vura tabuları, zorlukları, her türlü engellemeleri aşmış, duvarları balyozla değil, kafası ile vura vura yıkan tiplerden oluşanlar; yani Anadolu’nun kavruk çocuklarının hikayesi..
İşte o kavruk Anadolu çocukları Meral hanımı bir umut, bir alternatif ve onu bir siyasi fenomen hale getirirken, tepeden inmeler sadece aşağıya çekmiştir. Bu tür arkadaşları kim, kimler, hangi kurum ve kuruluşlar ısmarlıyorsa dünden bu güne katkı yerine sadece sizin verdiğiniz makamların gücüyle genel itibari ile kendi ismini öne çıkarmış tiplerdir.Bunun yerine, Size ve makamlara katkı sunacak insanları bulup çıkarıp önünü açmalıydınız. Yani size ve partiye yük olan, sürekli onlara bir iş bulmak zorunda olduğunuz, bulamadığınızda da koyup kaçan tipler değil, hakikaten size çözüm üretecek, sizin yükünüzü taşıyacak, kendi gayreti emeği mücadelesi kavgası olan adamları bulup çıkarın. Bakınız Antalya İl Başkanı Ahmet Aydın hepimiz yakinen tanırız, işte tam bir kavruk Anadolu çocuğu, belki yaşı gereği o makam erken diyenler olabilir, belki daha zengin, daha eğitimli ,daha beyaz adamlardan yine bulabilirdiniz. Ama asla Ahmet Aydın kadar takdir görmez, asla Ahmet Aydın kadar tüm Anadolu’yu ve tabanı sevindirmez ve asla Ahmet Aydın kadar insanları motive etmezdi. Tüm il başkanları elbette değerlidir ama hiç birisi Ahmet Aydın kadar acaba neden ses getirmedi hiç düşündünüz mü? İstanbul’dan, Ankara’dan, İzmir’den, Kocaeli'den, Bursa’dan bir çok şehirden insan bunun haberini sevinçle paylaştı. Yani elbette pergeller açık olmalı, her kesimi kucaklamalı ama mücadelenin kavganın sahiplerine de kör ve sağır olmamalısınız... Yeter ki siz yok saymayın, ezdirmeyin, dövdürmeyin, emin olun zaten onlar dayak yemez..
Vekil lazım aynı adamlar, vekil olamazsa seçilemezse baş danışman olurlar, il başkanı olurlar o da olmadı GİK üyesi ya da genel başkan yardımcısı o da olmadı tekrar bir yerlere il başkanı da atarız. Ya hiç uğraşmayın, siz de yorulmayın adamları da yormayın tüm görevleri tek bir adama verin kurtulun. Ya da hakikaten beklentisiz mücadele veren, güvenen, her fedakarlığı yapabilecek kendinden katkı sunacak tipleri bulun çıkarın. Türk siyasetinin açmazlarından birisi budur. Bu tür arkadaşlar becerikli liyakatli de olabilir hiç birisi ile kişisel sorunum yoktur ama milletin zekası ile de alay etmeyin bir adam Süpermen gibi her şey olamaz danışmanlık, GİK ve divan adeta “ne iş olsa yaparım abi” tarzında adamlarla doldurulmaz. ha birde nedense bu tipler hep tepeden inme gelen hiç bir mücadele veya kavganın sahibi olmayan ama her zaman zorlamada olsa bir koltuk verilen tiplerdir. Çok ilginç değil mi?Bir adam düşünün sanki çok iyi bir iletişimci yada çok büyük bir sosyal bilimci gibi hem danışman, hem vekil, hem GİK, hem divan hem bilmem ne, adeta her şeye bu adamlar layık? Bulunmaz Hint kumaşı mı, partinizde başka adam mı kalmadı? Bu milletin ve partinizin insan kaynaklarına hakarettir, öncelikle siyaset bir sosyal bilim alanıdır. Biraz daha bilime, akla, mantığa lütfen değer verin. Eski klişe yöntem ve yönetim anlayışından genel başkanlar ve siyasi partiler bir türlü kurtulamıyor.
Anadolu'nun kavruk çocukları tımarlı sipahiler mücadele etsin, kavga etsin, hatta bazen yakın dostları ile araları açılsın ama Enderun'dan gelen, tepeden inme, kerameti kendinden menkul her göreve layık görülen, hiç bir görev kalmazsa ve bulunamazsa koltuk bile icad edilen emeksiz, kavgasız Enderunlu devşirmeler baş köşe olsun.
Ya bu şekilde demokrasi, liyakat, başarı odaklı bir iş yaparsınız, yeniden güven, sevgi, fedakârlık tesis edersiniz yerel seçimler bir sıçrama tahtası olur, ya da siyasi arenadan silinir gider ve size verilen değeri, güveni tamamen çiğnersiniz ve milletin umudunu hepten yok edersiniz. Önümüzdeki yerel seçimler Türk siyaseti içinde bir dönüm noktası niteliğindedir. Meral akşener hala tek iktidar alternatifi, hala tek umuttur. Bu milletin umudunu kimsenin yok etmeye hakkı yok.