"Kayıtdışı ekonomi ile mücadele" konusunda bir yazı dizisi hazırlığı içerisinde olduğumu bundan önceki "Kayıtdışı ekonomi ile mücadele-1" başlıklı yazımda belirtmiştim. Bu çerçevede yayınladığım, aşağıda yer alan Türkiye’de ve Avrupa Birliği’nde Kayıtdışı Ekonomi başlıklı bu ikinci yazımın ardından;
- Kayıtdışı ekonominin Türkiye’deki etkileri,
- Kayıt dışılıktan geçinenlerin yasal düzenlemelere gösterdikleri direnç,
- Kayıtdışı ekonomiyle mücadele için yapılması gerekenler,
Başlıklarıyla, üzerinde çalıştığım yazılarımı tamamladıkça ortakses.com sayfalarımızda yayınlayacağım.
II. Türkiye’de ve Avrupa Birliği’nde Kayıtdışı Ekonomi
Türkiye‘de kayıt dışının ortaya çıkışına ve sonraki durumuna bakıldığında; 1950’lerde artmaya başlayan, kentlere doğru hızlı iç göçle birlikte ortaya çıkan düzensiz kentleşme büyük kentlerde gecekondu mahallerini ortaya çıkarmıştır. Bu durum, ilk başta yerleşimin bulunmadığı büyük kentlerin çevresinde yeni kentleri ortaya çıkarmış, daha sonra da yapılaşmada ortaya çıkan kayıtdışı bu durum, imar affı gibi düzenlemelerle yasal hale getirilmiştir.
1980 sonrası dönemde kayıt dışılıktaki artışı destekleyen nedenlerden biri de ekonomik yapıdaki serbestleşme olarak görülmektedir. 1980-1983 yılları arasında arka arkaya vergi affı uygulanmış, 1984 yılında da vergi mükelleflerinin vermekte olduğu servet beyanı kaldırılmıştır. 1988-1989 yıllarında kayıt dışı ekonomide tekrar artışlar gözlenmiştir.([1])
Türkiye’de kayıtdışı ekonominin büyüklüğünün;
2001 yılında %59.4,
2006 yılında %34.6,
2008 yılında %36.6,
2015 yılında %23.7 düzeyinde olduğu,
2015 için bu oranın AB üyeleri olan;
Almanya‘da %12.2,
Fransa’da %12.3,
İtalya’da %20.6,
İspanya’da %18.2,
Yunanistan’da %22.4,
Bulgaristan’da %30.6,
Romanya’da %28,
28 AB Ülkesi ortalamasının da % 18.3 olduğu hesaplanmıştır.
Ülkemizde gerçekleştirilmesi gereken yapısal reformlar sürekli ötelendiğinden kayıt dışılığın AB ortalamasının üstünde olduğu görülmektedir.([2]).
(Kayıtdışı ekonominin büyüklüğü konusunda farklı oranlara da rastlanabilmektedir. Bunun sebebi ölçüm yapılırken izlenen yöntem farklılıklarıdır.)
Yukarıdaki oranları kısaca incelediğimizde; AB ülkeleri için Almanya, Fransa gibi merkez ülkelerde AB ortalamasından düşükken AB’ye yeni üye olan Bulgaristan, Romanya gibi ülkelerde ise AB ortalamasının üstünde olduğu görülmektedir.
Türkiye’de ve AB‘deki kayıt dışılık oranlarına bakıldığında ülkedeki ekonomik ve hukuksal altyapının ne kadar güçlü olduğuyla ilintili olarak kayıt dışılığın büyüklüğünün değiştiği gözlenmektedir.
Ülkeler arasındaki bu farklılıktan yola çıkıldığında; kayıtdışı ekonomiyle mücadelenin başarıya ulaşması, hukuki düzenlemelere bağlı bir ekonomi yönetimi ile ülkemiz için gerekli olan yapısal reformların gerçekleştirilmesine bağlı olduğu anlaşılmaktadır.
[1] Neslihan KOÇ, Mali, Ekonomik, Sosyal ve Siyasal Yönleriyle Türkiye’de Kayıtdışı Ekonomi, Optimum Ekonomi ve Yönetim Bilimleri Dergisi, 2016, 3(2), s. 85-103
[2] Hünkar GÜLER, Ekrem TOPARLAK, Türkiye’de Kayıtdışı Ekonominin Ölçümü Ve Avrupa Birliği Ülkeleriyle Karşılaştırılması, Ömer Halisdemir Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi Yıl: Ocak 2018 Cilt-Sayı: 11(1) s. 209-220