Bu yazıyı kaleme almakta epey geciktim. Elbette hoş görülecek mazeret değil, kitabı bulmakta geciktim. Kitabı ele geçirdikten sonrası kolay. Zaten bir solukta okuyorsunuz. Okuyup bitirdikten sonra da doğal bir arayış insanı tedirgin ediyor ve şöyle diyorsunuz:
“Daha yok mu? Hay Allah bu kadar mı?”
Evet, bu kadar… Tadında ve tam da yerinde bitiyor kitap. Okuyup bitirdikten sonra “Bu kitap burada bitti ama yazarın soluğu daha pek çok kitaplar yazacak kadar güçlü…” diye düşünüyorsunuz ve hemen bir yeni kitap beklentisine giriyorsunuz.
Haberiniz var mı Canan yemez Hanım? Yeni kitabınızı yazmaya başlamadıysanız elinizi çabuk tutun. Sıcağı sıcağına “Kemo Kafası” nı yalnız bırakmayın, bizim de, yani ki biz okurlarınızın da yeni yeni eserlerinizi bekleyen gözlerimizi yollarda bırakmayın.
Canan Yemez’i resim çalışmalarından dolayı tanıyorduk ama bu kitap sürpriz oldu. Demek ki, bir kimsenin mayasında sanata eğilim varsa, resim olmuş, edebiyat olmuş pek fark etmiyor. Ve böyle bir kimsenin de sanatını dışa vurmasının yaşla pek ilgisi yok.
Kaldı ki, Canan Yemez yaşlı da değil. O hiç yaşlı değil.
Bu arada unutmadan haber vereyim. Yazarımız Canan Yemez 27 Aralık 2015 günü saat 14.00 ile 17.00 arasında “Park Bornova Outlet Center” de okurlarına kitabını imzalayacak. Bu haber Facebook’ta yankı buldu. Pek çok katılımcı haberi mutlulukla paylaştı.
Bir de kitapla ilgili bilgilere göz atalım: “KEMO KAFASI / ÖYKÜ / CANAN YEMEZ / ARVO YAYINLARI KASIM 2015 / 80 SAYFA.
Kitabın arka kapağında yer alan açıklamaya göre “Kitap Canan Yemez’in Kemo terapi alığı süre boyunca, yani Kemo kafasıyla yazdığı öykülerden oluşmaktadır.” Kitabın yayınlanışı sürecinde yazarımıza el veren Alper Akdeniz’in bir bakıma sunuş yazısı anlamını taşıyan güzellik ve içtenlik içeren satırlarını da yine burada görüyoruz.
Alper Akdeniz’in şu yaklaşımını sevdim:
“Hayallerini kaybetmeyenlere ithaf olsun, okuyanların içine ışıklar yaksın, dilerim ki umut olsun kahır denizinde yüzen insanlara. Kapımızı çalan düşlerin sıraya gireceği yarınlar olsun. Canan Yemez’in kaleminden dökülen sözcükler içimizdeki fidanın yeniden yeşermesine sebep olacak. Kemo Kafası hayatın özsuyuyla yıkanan bütün seçilmişlere armağan olsun.
Eeee, yazılmadık ne kaldı? Kitabı oluşturan öyküler mi? Kitapta 12 öyküye yer verilmiş. Kitabı elinize alığınızda “Vay anam ölüyorum, öldüm… Acılar şöyle, hasret böyle… Elveda kahpe dünya…” gibi yakınmalar bulacağınızı düşünüyorsanız yanılıyorsunuz.
Kemoterapi tedavisi gören bir hastanın bu süreç boyunca “Ah…Off…” etmek yerine “Ben nasıl bir tavır sergilersem bu illetle baş ederim” arayışından doğan bir eser. Hastalığını öğrenir öğrenmez hemencecik yelkenleri suya indirip “Ört ki ölem…” teslimiyeti yerine kahramanca bir meydan okuyuşun ürünü bir eser.
Kalemine sarılıp kendisi durumunda bulunanlara, gelecekte de bu duruma düşeceklere ışık olacağına inandığımız bu eserde birbirinden anlamlı 12 öykü yer alıyor. Kitabı başından sonuna kadar bir solukta okuduğunuzdan sonra damağınızda doyulmaz bir tad kalıyor.
Sözü fazla uzatmayacağım. İnanarak öne sürüyorum ki, o kötü hastalıkla ilgili olarak uygulanan tedavi yöntemini pek az usta kalem “Ejderha Üflüyor” başlıklı öyküden aktardığım şu satırlar güzelliğinde dile getirebilir:
“Damarımdan girdiği anda anladım. O burada ve damarımdan üflüyor. Kızgınlıktan vaz geçip çaresiz sordum. “Hâlâ yakmalı mı?” Evet, dediler yakmalı. Her defasında yakmalı ki, içindeki kötüler iyiler hepsi kurumalı. Sanki ben kamışlıktan koparılmış bir dal kamıştım da içimi oyup yakıyorlardı. Beni ney yapıyorlardı. Aklıma ilk gelen buydu ve umarım doğudur, dedim. Boşuna yanmayayım bari.
Kitap Internet aracığıyla da edinilebilir. Ya da kitapçılardan da satın alınabilir.
Bu arada unutmadan belirteyim: Övünmek gibi olmasın ama bu satırların yazarı ben Zeynel Kozanoğlu “Kemo Kafası” nın yazarı Canan Yemez’in amcası oluyorum. Ve “Nice nice yeni kitaplara Canancığım” diyorum.
Bütün sevenlerinle birlikte sana “Seni Sevdiğimi de Yazar mısın anneanneciğim diyen torunun İzmir’in” de bundan mutluluk duyacaktır, emin ol.