Kılıçdaroğludan dikkatli konuşma uyarısı

'Kullandığımız sözlerin nerelere çekiştirileceğine dikkat etmemiz gerekiyor'

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, CHP'li milletvekillerine konuşmalarında dikkatli olmaları uyarısında bulunan Kılıçdaroğlu, "Her arkadaşım konuşurken laflarının nereye çekileceğini iyi bilsin.

Konuşmalarımıza dikkat edeceğiz. Önümüzde sağlıklı çalışan bir medya yok. Acaba CHP'de karışıklığı nasıl çıkarırım, böyle bir medya var. Boynunuzda tasma var dendiğinde sessiz kalan, yalaka medya dendiğinde ayağa kalkan medya var. Parlamentoda konuşurken, üniversitede ders vermiyoruz biz. Kullandığımız sözlerin nerelere çekiştirileceğine dikkat etmemiz gerekiyor. A dersiniz B yazarlar" şeklinde konuştu.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında konuştu. CHP'ye yönlendirilen eleştirilere de yanıt veren Kılıçdaroğlu, "CHP Atatürkçülük milliyetçiliğini desteklemektedir. Milliyetçilik ırk köken din mezhep kavimcilik anlayışlarının ulusal düzeyde aşılmasıdır. Türkiye hiçbir zaman, ırk kan ve kafa tası esasına göre yönetilen bir devlet olmamıştır ve olmayacaktır. Ülkenin sorunlarının çözümüne, ırk temelinde değil yurttaş temelinde yaklaşmaktayız. CHP, sosyal demokrat anlayışın gereği olarak, güçlü sınıfın bu güce sahip olmayanların üstünde egemenlik kurmasını reddeder. Bizim milliyetçiliğimiz çoğulculuk anlayışını benimser, tüm etnik kimliklere saygılıdır. Tüm yurttaşların hukuk önünde eşitliğidir. Bizim milliyetçiliğimiz budur" şeklinde konuştu.

CHP'nin, bireysel haklara, çağdaş anlayışla sahip çıkan, farklılaşma özgürlüğünü tanıyan, bütünleşmeyi ön gören bütünlük idealini tanımlayan kapsayıcı bir değer olduğunu belirten Kılıçdaroğlu sözlerin şöyle sürdürdü:

"Devletin ırkı olmaz. Farklı etnik kimliğe sahip yurttaşlarımızın sorunlarının çözüme kavuşturulmasını CHP benimser. Bireysel, kültürel haklara saygı ilkesini CHP savunur. Bu anlayış bütün yurttaşları kucaklayan bir anlayıştır. İnsana insan olarak saygı gösterme anlayışıdır. Bu anlayış bölünmeye değil birliğe davet anlayıştır. Bu anlayış hiç kimsenin ötekileştirilmediği bir anlayıştır. Onun için bizim milliyetçiliğimiz kafatası milliyetçiliği değildir. Herkesle beraber olacağız. Bizim parlamentoda görüşülen tasarıyla ilgili olarak ön gördüğümüz düzenlene, AKP'nin getirdiği düzenlemeden daha iyi bir düzenlemedir. Ama bizim önergemiz reddedilmiştir. Bunu bilinçli olarak görmeyen o köşe yazarlarına sesleniyorum. Demokrasi diyorsun, getirdiğimiz önergeyi bile görmüyorsun sen. Sonra oturup masa başında CHP'yle ilgili ahkam kesiyorsun sen."

 

"HAYSİYET CELLATLARINA İZİN VERMEYECEĞİM"

Kılıçdaroğlu "Ülkemizde sağlıklı bir demokrasi için, güçler ayrılığı için, hukukun üstünlüğüne inanalar olarak üzerimize düşeni yapacağız. İktidar partisini hata yaptığı zaman sonuna kadar eleştireceğiz. İktidara doğru yolu göstereceğiz. Geçmişte yaptıklarını hatırlatacağız. Adı demokrasi ise mutlaka muhalefet partisi olacak. Herkesin her yurttaşın bilmesini isterim. Devleti ele geçirmek için gelen bir iktidar. Çok partili yaşamı bu ülkeye getiren Cumhuriyet Halk Partisi, demokrasiyi bu ülkeye getiren, Cumhuriyet Halk Partisi" diyerek Eskişehir Büyükşehir Belediyesi'nde yapılan soruşturmaya dikkat çekerek şunları kaydetti:

"Devlet baskı ile yöneltilmez. Siyasal iktidar ele geçirilerek devlet yönetilemez. AKP Eskişehir'de sabahın 6'sından operasyon yaparak pek çok bürokratı göz altına alarak yerel seçim kampanyasına başladı. Yılmaz Büyükerşen Eskişehir'in bir dünya markası, bir Türkiye markası yapan kişidir. Bizim gözümüzü korkutacağını mı düşünüyorsun? Eskişehir Büyükşehir başkanına ve çalışanlarına yürekten sevgilerimizi saygılarımız gönderiyoruz. Eskişehir bozkırın vahasıdır. Denizi olmayan şehre plajı getirdi, yeni üniversiteleri getirdi. Cumhuriyet Halk Partisi'ne karşı seçim kampanyanızı Eskişehir'de başlatıyorsunuz. Savcı savcı değildir. AKP'nin memurudur. Bir savcı kendini memur konumuna düşürüyorsa orada adalet bitmiştir. Dünya markası derken, dünyada ki saygın kuruluşların bilgilerine bakarak söylüyorum. Açın BBC'ye bakın. Oradaki belediye çalışanlarını nasıl itibarsızlaştırırız diye yapılıyor. İzmir'de geri tepti Eskişehir'de de geri tepecek. Elbette ki soruşturma yapılabilir. Biz niye soruşturma yapıldı diye ekleştirmiyoruz. Sabahın köründe niye baskın yapıyorsunuz. Sabahın köründe basıyorlar ama önceden de medyaya haber veriyorlar. Bunların adalet, yönetim anlayışı bu. Siz iktidar olmayı devleti ele geçirmek olarak görüyorsanız, bunlarla karşı karşıya gelirsiniz. Çağdaş demokrasilerde medya bunun için vardır, haksızlıklara direnmek, adalet kavramı bunun için vardır. İstediğimi yaparım dersen CHP karşına çıkacaktır. Hayır sen istediğin yapamazsın. Yarın Eskişehir'e gideceğim. Büyükşehir başkanımızı ziyaret edeceğim. Haysiyet cellatlarına izin vermeyeceğim. Bir şeyden emin olmanızı isterim, demokrasi ve özgürlük evet, baskıya, zulme, hukuksuzluğa hayır. Hep beraber diyeceğiz bu hayırı.

Eskişehir halkı büyükşehir belediyesinin yaptıklarının arkasındandır. Büyükerşen'e sonuna kadar sahip çıkacaklardır. Hepsine teşekkür ediyorum."

"ON BİNLERCE ÖĞRENCİ YETİŞTİREN BİR HOCANIN YILLARCA HAPİSTE TUTULMASININ GEREKÇESİ NEDİR"

Kılıçdaroğlu, konuşmasında Hz. Ali'nin, 'bana bir harf öğretenin 40 yıl kölesi olurum sözünü hatırlatarak, sözü tutuklu vekillere getirdi ve şunları kaydetti: Hazreti Ali'nin çok güzel bir sözü var. "Bana bir harf öğretenin kırk yol kölesi olurum" der. Bu eğitime ve insana verdiği önem açısından çok önemlidir. Geldiğimiz noktaya bakın. Fatih Hilmioğlu, onlarca yüzlerce binlerce insanı yetiştirdi. Bilgisini onlara aktardı. Sonra aldılar onu hapse koydular. Şimdi kanserle mücadele ediyor. Neden? "Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum" düşüncesinden, on binlerce öğrenci yetiştiren bir hocanın yıllarca hapiste tutulmasının gerekçesi nedir, birisi çıkıp anlatsın.

Hatırlarsınız, Kuddisi Okkır. Tam teşekküllü bir hastanede tedavi görmesi gerekir demişlerdi. Ergenekon'un kasası diye yaftalamışlardı. Öldüğünde ailesi cenazeyi İstanbul'a getirecek parayı bulamadı. Acaba o kişiler biraz utanç duydular mı? Biraz vicdanlarını sorguladılar mı? Şimdi aynı şey Fatih Hilmioğlu için yapılıyor. Mehmet Haberal. Yüzlerce kişiye nakil yaptı. Elleriyle, parmaklarıyla dokundu. Hapiste mi bu ülkeye daha çok yararı var, yoksa ameliyathanede mi? Almışsınız içeri atmışsınız, hangi gerekçeyle?

Üç arkadaşımız güzel bir hapishane raporu yazdılar. Nerede bir hasta mahkum varsa ziyarete gittiler. Hiçbir ayrım yapmadılar. Hapishaneler bizim kabul edeceğimiz koşullarda değil. 15-20 kadının kalması gereken koğuşta 60-70 kadın kalıyor. 2002'de 59 bin olan tutuklu sayısı 2012'de 130 bini aştı. Bir şeyler var, bir sorun var. Buna bütün CHP'lilerin dikkat etmesi gerekiyor.

"MAHKEMELERİ KALDIRDINIZDA DAVALARI KALDIRDINIZ MI?"

"Bir ülkede, özel yetkili mahkemeler, DGM'ler adı ne olursa olsun varsa, orada adalet yoktur" diyen Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"'Bu özel mahkemeler siyasi otoritenin sopasıdır' dedik, 'onların istediklerini yerine getiriler' dedik. Şimdi geldiğimiz nokta özel yetkili mahkemeleri kaldırma... Mahkemeleri kaldırdınız da davaları kaldırdınız mı? Bunlar siyasi infaz kurumları değildir. Yargıçlara yargıç, savcılara savcı denmez. Bunları söyleyince bir grup medya biz darbeci diyor. Bir değerli büyüğümüz televizyonda konuşuyor. Bakın ne buyuruyor "Bunların için karacısı var denizcisi var. Yani neredeyse komuta kademesinde subayımız kalmıyor ya. Böyle şey olmaz" Günaydın beyefendi, yeni mi aklın başına geldi senin? "Bazı medya organları TSK'ya saldırının içine giriyorlar" Günaydın beyefendi. O davaların savcılığını üstlenen sen değil miydin? Nasıl oluyor da çark gündeme geldi. Ben daha bundan altı ay önce, güvenlik güçlerinin moral değerleri çok önemlidir. Buna önem vereceğiz, yıpratırsanız bu iş tankla silahla olmaz. Arkadan bizi darbeci olarak suçlamışlardı. Gözünüz aydın artık bir darbeci daha var. O mahkemeler adalet dağıtmıyor, o mahkemeler adaletsizlik yapıyor. O noktaya geldik ki mahkemeye talimat veren bile şikayet ediyor. Değerli Türk büyüğü, "Efendim diyor şuraya gittim. Bir komutan, başbakan geliyor ayağa kalmadı. Gereğini yaptık, Silivri'ye gönderdik" ne demek? Sayın Başbakan'ın vicdanı yeni mi uyandı, jeton yeni mi düştü, bilmiyorum."

"HSYK SİYASİ BİR OTORİTEYE BAĞLI DEĞİLSE ELEŞTİRİNİN ODAĞINDADIR"

Kılıçdaroğlu konuşmasında HSYK'yı da eleştirdi. "Geçen hafta burada HSYK eleştirdim. "Arkasından bildiri yayınladılar, "nasıl eleştirdiniz" diye" şeklinde konuşan Kılıçdaroğlu sözlerini şöyle sürdürdü:

"HSYK bağımsızsa eleştirinin odağıdır. Biz anayasaya göre HSYK'yı bağımsız olarak görüyoruz o yüzden eleştiriyoruz. HSYK siyasi bir otoriteye bağlı değilse eleştirinin odağındadır. "Hayır ben siyasete bağlıyım" diyorlarsa bizim muhatabımız siyasetçiler olur. Biz HSYK'yı bağımsız bir kurum olarak gördüğümüz için orayı eleştiriyoruz. Eğer siz bizi eleştirmeyi görev sayıyorsanız, yanlış adrestesiniz. Bu ülkenin başbakanı çıktı "yargıya talimat verdik" dedi. Neden sesiniz çıkmadı? Ben söyleyeyim talimat aldıkları için.

Bu ülkenin Başbakanı kalktı "yargıya talimat verdik" dedi. Neden sesleri çıkmadı. Siyasi otoriteden talimat alan bir kurumun bağımsızlığı dünyanın her yerinde tartışılır. Anlayış değişecekmiş yargı karar verecek. Silivri davalarında savcıların tamamı terfi etmiştir. Tutuklu karalarına imza atanların hepsi. Yine onlara sesleniyorum, Kayseri Büyükşehir Belediyesi'nde ki rüşvet defterini görmeyen savcıya siz ne yaptınız acaba. Kalkacaksınız eleştireceksiniz."

"GEYİK YAPMIYORSUN"

Kılıçdaroğlu, Şangay İşbirliği Örgütü ile ilgili, "Değerli Türk büyüğümüz "AB'den çıkalım. Şangay Beşlisi'ne girelim" dedi.Putin'e demiş. Bir ülkenin devlet başkanıyla konuşurken, bulunduğunun ülkenin dış politikasını iyi bileceksiniz. Geyik muhabbeti yapmayacaksınız. Bizim açımızdan utanılacak bir durumdur bu. Şangay İşbirliği Örgütü'ne neden girmek istiyoruz? AB'yi neden dışlıyoruz? 1071'den beri bizim yönümüz Batı'ya çevrilmiştir. Bu değerli, Şangay işbirliğine girelim demiş. Bir ülkenin başkanı ile konuşurken kendi ülkeniz dış politikasının iyi bileceksiniz. Geyik yapmıyorsun. Bizim için utanılacak bir durum. AB'yi neden dışlıyoruz. 1071'den beri bizim yönümüz batıdır. Siz o çağdaş dünyadan kendinizi koparmak istiyorsunuz. Hangi gerekçeyle? Davutoğlu ile mi kafa kafaya verdiniz? Nato'dan da mı çıkacaksınız?" şeklinde konuştu.

"ANNE BABA VE KİMLİĞİMİZLE ŞEREF DUYARIZ"

Kılıçdaroğlu konuşmasında etnik kimlik tartışmalarınada değinerek, şunları kaydetti:

"Biz bundan 90 yıl önce cumhuriyeti kurduk. Mirası, bir imparatorluktan devraldık biz cumhuriyeti kurarken. Osmanlı İmparatorluğu'nun etnik kimliği yoktu. Her etnik kimlikten insanlar çatı altındaydı ve biz Türkiye Cumhuriyeti'ni kurarken, mücadelemizi ortak verdik. Kavgamızı ortak verdik. Üzüntülerimizi ortak paylaştık. Barışımızı ortak kurduk. Bayrağımızı yücelttik. Sevr'i yırtıp attık. Lozan'ı tapu yaptık. 90 yıllık bir mücadele sonunda geldik bu noktaya. Ekonomik olarak, siyasal olarak, sosyal olarak güçlenmek istedik. Bağımsız ve özgür Türkiye'yi kurmak istedik. Hiçbir zaman ne etnik kimlik, ne inanç bağlamında hiç kimseyi suçlamadık ve ötekileştirmedik. Evrensel ahlakta buluştuk, ilkelerde buluştuk. Hukuk dedik. Ama hangi hukuk? Evrensel hukuk. Her aşamada özgürlüklerin aşamalarını geliştirdik. Demokrasimizi geliştirdik. Bunun mücadelesini verdik. Her dönem darbelere, siyasal idamlara karşı çıktık. Hiçbir zaman "üç üç" diye Cumhuriyet Halk Partililer bağırmamıştır. Son bir haftadadır medyada hedef CHP'dir. Bizi en ağır şekilde eleştiren medyaya bakıyor. Başbakan mitinde çıkıp "Sayın Kılıçdaroğlu, önemli olan boy değil, soydur soy" demişti. Ben de demiştim ki "Hoş geldin Hitler". Hiç kimse kendi etnik kimliğini belirleme hakkına sahip değildir. Anne baba ve kimliğimizle şeref duyarız. O siyasete malzeme olmaz. Herkesi kucaklayan bir felsefeden geliyoruz. Avrupa etnik kimlik siyasetini yasaklamıştır. Bireyin hak ve özgürlüğüne önem vermek zorundayız. Biz yasaklayıcı bir dünyadan gelmiyoruz. Özgürlükleri genişlettiğiniz zaman ülkede barışın olduğunu göreceksiniz. CHP bu felsefeden gelmiştir. bizim milliyetçiliğimiz nedir?

"ÖNÜMÜZDE SAĞLIKLI ÇALIŞAN BİR MEDYA YOK"

Konuşmasında da medyayı eleştiren Kılıçdaroğlu, "Ama ondan önce, koro halinde bizi eleştiren medya mensuplarına şunu söylemek isterim; Ben hiçbir zaman medya mensuplarını en ağır dille eleştirmedim. En ağır laf olarak yakala demiştim. Ama o değerli Türk büyüğü, "Sizin boyunlarınızda tasmalar vardı ben çıkardım" dedi" diyerek şunları kaydetti:

"Niye bir şey demediniz. Eğer medyasının özgür olduğu bir ülkede olsaydık o Başbakan o koltukta oturamazdı. Biz medyaya verilen talimatı biliyoruz. Cumhuriyet Halk Partisi'nin iç işini karıştırın diyenleri de biliyoruz. Bizim sorumluluğumuz çok daha ağır. Her arkadaşım konuşurken laflarının nereye çekileceğini iyi bilsin. Konuşmalarımıza dikkat edeceğiz. Önümüzde sağlıklı çalışan bir medya yok. Acaba CHP'de karışıklığı nasıl çıkarırım, böyle bir medya var. Boynunuzda tasma var dendiğinde sessiz kalan, yalaka medya dendiğinde ayağa kalkan medya var."

"ONUN MEDYASI VAR"

CHP'li milletvekillerine konuşmalarında dikkatli olmaları uyarısında bulunan Kılıçdaroğlu, "Parlamentoda konuşurken, üniversitede ders vermiyoruz biz. Kullandığımız sözlerin nerelere çekiştirileceğine dikkat etmemiz gerekiyor. A dersiniz B yazarlar. O her şeyi söyleme özgürlüğüne sahip çünkü onun medyası var. Kapıkule'den kar yağışı diye haber olsa, emin olun söz dönüp dolaşıp CHP'ye gelecektir. Her CHP'linin son derece dikkatli olması lazım. Söyledim, biz sosyal demokrat bir partiyiz. Biz aynı zamanda milliyetçiyiz. Altı okumuzdan birisi bu. Nasıl tanımlamışız? Duymayan sağır kulaklar da duysunlar" şeklinde konuştu.