Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkan’ın, Hürriyet'te Ahmet Hakan'ın sorularına verdiği cevaplar gündeme oturdu.
Erkan’ın, İstanbul'daki yüksek kira fiyatlarından yakınan cümleleri oldukça samimi: “İstanbul, Manhattan’dan pahalı olur mu? Biz İstanbul’da ev bulamadık. Müthiş pahalı. Annemlere yerleştik, onların yanında kalıyoruz.”
Hafize Gaye Erkan’ın brüt maaşının 161 bin TL olduğu, yan ödemelerle beraber net maaşının 300 bin TL’yi geçtiği söyleniyor. Aslında (Fatih Altaylı’nın ifadesiyle) Merkez Bankası Başkanı Gaye Erkan “on milyonlarca dolar birikimi olan bir uluslararası bankacı.”
Yani bu kadar geliri olan birisi için bile İstanbul’daki konut fiyatları ve kiraları çok pahalı.
Bunu hepimiz biliyorduk. Ama ülkeyi yönetenler şu gerekçeye sığınıyorlardı: “Tamam Türkiye’de konut fiyatları ve kiraları çok yükseldi ama bu dünyada da böyle. Bütün ülkelerde olduğu gibi bizde de artması normal.”
Gaye Erkan’ın tespiti ise tam tersi yönde: "Kiralarda Türkiye’ye özgü bir artış söz konusu.”
Bu sözün çok doğru olduğu açık. Çünkü mesela bu yıl içinde Avrupa’da konut fiyatları ortalama yüzde 1,1 azalırken, Türkiye’de yüzde 89,2 artış oldu. "Bizi kıskandığı" söylenen Almanya’da bu yıl konut fiyatları ortalama yüzde 9,9 düşmüş. Kira artışları da normal olarak bunlara paralel seyrediyor.
Yani Türkiye genel bir sorunun parçası değil, kötü yönetimi ile sorunu kendisi yaratan bir ülke.
Erkan, "kira sorunu nasıl çözülecek?" sorusu üzerine "Arz eksikliği ve ucuz finansman olduğu zaman bazen dengeler bozulabiliyor. İşte burada bizde de en önemli sorun sosyal konut arzı. Çünkü sosyal konut eksikliğinden dolayı kiralarda artış var. Bir insanın 10 evi olmamalı, 10 insanın bir evi olmalı. Ev ve gıda çok önemli” dedi.
Merkez Bankası Başkanının konut fiyatları ve kiralardan yakınması samimi. Ama "Kiralarda da fiyat artışının yavaşladığını görüyoruz" sözünün gerçeği yansıttığından emin değilim.
Belki de kiralar o kadar uçtu ki bundan sonra artış hızı düşecek. Yani daha da pahalanmaya devam edecek ama pahalılaşma hızı azalacak. Çünkü fiyatlar o kadar arttı ki son verilere göre konut satışlarında (Kasım 2023’te, Kasım 2022’ye göre) yüzde 20,6 düştü.
Gaye Erkan’ın yakın zaman için umut verici bir sözü yok. “Kiraların enflasyonun daha gerisinde kalması için zamana ihtiyacımız var. Ulaşım ve yemek gibi hizmet gruplarında fiyat artışlarının yavaşlamasını 2024 sonunda göreceğiz. Kira ve eğitim gibi gruplarda ise biraz daha yavaş olacak” dedi. Anlaşılıyor ki, önümüzdeki sene de kira ve eğitimde fiyatların yükseliş trendi devam edecek.
Oysaki ekonomiden sorumlu bakan Mehmet Şimşek “özellikle büyükşehirlerde kiralarda gerileme başladı” diyeli 3 gün oldu. Merkez Bankası Başkanının açıklaması Bakanın bu sözünü yalanlar mahiyette.
Çünkü, "kiralarda fiyat artışı yavaşladı" demek başka, "kiralarda gerileme başladı" demek çok başkadır.
Geçen sene 5 bin TL olan kiranın 10 bin TL’ye çıkması yüzde 100 artış demek. Gelecek sene kira 17 bin TL’ye çıkarsa, artış yıllık yüzde 70 olacaktır. O zaman “kira artış hızı yüzde 100’den yüzde 70’e düştü” denecektir. Gaye Erkan’ın ifadesi bunu anlatıyor.
Oysaki Mehmet Şimşek’in “kiralarda gerileme başladı” ifadesi mevcut 10 bin TL kiranın, mesela 8 bin TL’ye düştüğü/ düşeceği anlamına gelir ki bu asla gerçek durumu yansıtmıyor.
* * *
KONUT ARZINI ARTIRMAK KOLAY DEĞİL.
Merkez Bankası Başkanının sözlerinden 2026’dan sonra da kira artışlarının hız kesmesi için yapısal tedbirlere ihtiyaç olduğu, konut arzının artırılması gereğini anlıyoruz.
23 yıllık iktidarında en büyük övünç alanı İNŞAAT olan bir iktidarın bu temel meseleyi hala çözmekten çok uzak olduğu açık.
Bir yandan deprem bölgesinde yapılması gereken 650 bin konut ve işyeri var. Diğer taraftan sadece Marmara bölgesinde muhtemel deprem sebebiyle yapılması gereken kentsel dönüşüm kapsamında yapılacak en az bir milyon konut ve işyeri ihtiyacı söz konusu.
Bunlar sıkıntıyı azaltmayacak, mevcut durumun daha kötüye girmemesi için yapılması gerekenler. Bunun üstüne, artık ne kadar rahatlatacaksa o kadar daha, sosyal konut yapıp asgari ücret civarında geliri olan kesimlerin alabileceği fiyatlarla satılması gerekecek.
Bütün bunlar için ne finans imkânımız ve ne de malzeme ve işgücü kapasitemiz var.
* * *
KİRA ARTIŞLARINDA YABANCILAR VE SIĞINMACILARIN ROLÜ
Taşınmaz fiyatları ve kiraların artışını dizginlemek için, iktidarın hiç aklına bile getirmek istemediği, üç temel sorunu çözme iradesine ihtiyaç var:
1- Hükümetin yabancılara taşınmaz satışlarını kolaylaştıran tavrı devam ediyor. 400 bin dolarlık bir taşınmaz alan yabancılara (kalabalık da olsa ailelerinin tamamına) vatandaşlık verilmesi uygulaması devam ediyor. Dünyanın tanınmış mafya liderlerinin bile bu yolla Türk vatandaşı yapılmış olduğunu gösteren örnekleri duyunca üzülmemek elde değil. Yabancılara taşınmaz satışı ve konut alana vatandaşlık verilmesi uygulaması derhal durdurulmalıdır.
2- Sayısı tam olarak bilinmeyen (10-13 milyon civarında) ve ne kadarına vatandaşlık verildiğini bilemediğimiz sığınmacıların ülkemizde kalıcı hale gelmesi adeta teşvik ediliyor. On milyonun üstünde sığınmacı yabancının işgal ettiği konut sayısı tahminen 2 milyona yakındır.
Sığınmacıların yarattığı sosyal, ekonomik ve güvenlik sorunları bir yana, sadece taşınmaz fiyatları ve kiraların artışını engellemek için en kestirme yol sığınmacıları vatanlarına göndermektir.
3- Köyden şehire göçlerin durdurulması ve hatta köye dönüşleri teşvik edici önlemlerin alınması şehirlerdeki konut talebini ve buna bağlı olarak fiyat ve kira artışlarını düşürecektir. Üstelik, bu yapılabilirse tarım ve hayvancılıkta üretim artışı sağlanabilir ve gıda enflasyonu da düşürülebilir.