KONUŞSANIZ YA,
DİLİNİZi Mİ YUTTUNUZ?
Yanlış anlaşılmasın ben gitmemeliydi felan demek istemiyorum!
Tabi ki gitmeli…
Tabi ki devletin alî çıkarları ne gerektiyorsa o yapılmalı.
Tabi ki devlet adamı devletin hizmetkârıdır…
Tabi ki devlet adamları, devletlerinin egemenliklerinden, çıkarlarından başka şey düşünmezler ve düşünmemelidirler…
(Kişisel çıkarlarını da devlet çıkarı gibi göstermemelidirler)
Anlamışsınızdır herhalde canım şu Vatikan ziyaretinden bahsediyorum…
Diyorum ki; elbet de gitsin, gitmesi gayet normal…
Ancaaak siz!..
Zamanın da Başbuğ’umuzun bir davet üzerine yanındaki heyetle İstanbul’da yaptığı Sinagog ziyarettini bile diline dolayıp nerdeyse bizi yani ülkücüleri senelerce siyonist gibi göstermeye kalkanlar….
Yine Başbuğ’umuzun New York / Manhattan’da Yahudi lobisine Türkiye’nin çıkarları doğrultusunda yaptığı bilgilendirme konuşmasını yıllarca dillerine dolayanlar…
Hatta Türk Ordusunun Başkomutanı yani Genelkurmay Başkanını İsrail'i ziyaret etti diye, ziyaretin akışı gereği ağlama duvarının önüne gitti diye onu bile nerede ise Yahudi ilan edip, tapınıyormuş gibi gösterenler…
Hani şimdi nerdesiniz?..
Daha bir yığın örnek verebilirim ama gerek yok…
Meramımı anlatmak için bu kadarı kâfi bence.
Bu kime diyor diye bön bön sağa sola bakmanıza gerek yok beyler!
Bırakın anlamamış numaralarına yatmayı!..
Kendi siyasi çıkarları için, kendilerlerinin dışında herkesin attığı adıma bir kulp takıp nerdeyse onları kâfir ilan edenler…
Size diyorum size!..
Hadi şimdi konuşun…
Niye konuşmuyorsunuz?
Bakın 59 yıldır hiç bir Türk devlet adamının ziyaret etmediği Vatikan’ı sizin Reis ziyaret etti!..
Etti mi? Ettiii...
Peki Vatikan neresi?
Vatkan 9. yüzyılda başlayan ve bana göre halâ devam eden Haçlı seferlerinin organize merkezi değil mi?..
Evet evet yerine geldi mi daha iyi müslüman olduğunuzu vurgulamak için düşmanlığına soyunduğunuz Hıristiyan Aleminin beyni orası beyler…
Fetö’nün yani bir zamanlar her adımını hoş gördüğünüz, hatta ne isterse verdiğiniz Fethullah Gülen’in gidip el öptüğü, dinler arası diyalog safsatasının icat yeri değil mi orası?..
Elbet de orası...
Hz. Muhammet’siz bir İslam anlayışının planlama merkezi olan,
Vatikan beyler orası Vatikan…
Ne işiniz var lan sizin orda?
………
Haaa… Demek ki;
Kazın ayağı başka imiş değil mi?!..
Demek ki bazen belli makamları temsil edenler, temsil ettikleri devletin ve milletin adına bazı ziyaretleri yapmak durumunda kalabiliyorlarmış…
Hatta bu ziyaretlerde hiç istemeseler de bazı noktalara uğrayarak görüntü verme durumunda kalabiliyorlarmış…
Daha da ötesi, bırakın ağlama duvarına uğramayı, Yahudinin elinden cesaret madalyası bile alabiliyorlarmış değil mi?(!)
(Tıpkı Türk’lüğü ağzına dolayan ama Türklüğü yok etmek isteyen Çin’den madalya alan birileri gibi)
……..
Yani “ne demek istiyorsun Ozan Arif?” diyenleriniz olabilir…
Şunu demek istiyorum şunu…
Bakın tekrar ediyorum;
Yanlış anlaşılmasın, ben gitmemeliydi demek istemiyorum, demem de zaten!..
Tabi ki gitmeli…
Tabi ki devletin alî çıkarları ne gerektiyorsa o yapılmalı.
Tabi ki devlet adamı devletin hizmetkârıdır…
Tabi ki devlet adamları, devletlerinin egemenliklerinden, çıkarlarından başka şey düşünmezler ve düşünmemelidirler…
Yani uzatmayayım yukarıda söylediğim gibi tabi ki gitsin, gitmesin demiyorum.
Ammaaa…Siz!…
Bakın bunu da tekrarlıyorum…
Kendi siyasi çıkarları için, kendilerlerinin dışında herkesin attığı adıma bir kulp takıp nerdeyse onları kâfir ilan edenler…
Size diyorum size!..
Allah için elinizi vicdanınıza koyun ve eğip bükmeden cevap verin.
Bu ziyareti sizin parti başkanınız değil de, başka bir siyasi sima yapsaydı neler demezdiniz ki?
Hele böyle bir ziyareti bir hediye ile taçlandırmaya kalksaydı o kişi, defe kordunuz adamı defe…
Üstüne üstlük Papa'nın verdiği bir madalyonu da alıp boynuna taksaydı “yandı gülüm keten helva” ne dinsizliği kalırdı, ne imansızlığı...
Hele hele de, o kişi Papa’ya hitap ederken “Papa Hazretleri” gibi bir kavram kullansaydı, at kaçar torba düşerdi be!..
Birikiminiz ve anlayışınız gereği(!)
Papaya “hazret” denir mi? Diye başlardınız!
“Hazret” islamî bir kavramdır, Hıristiyan için söylenir mi? diye kıyamet koparırdınız, (tövbe haşa) “Peygamber mi bu adam? Veya evliya mı da, buna Hazret diyordunuz?..” diye de hop oturur, hop kalkardınız öyle değil mi beyler?
Sakın, “yok-mok, biz öyle demezdik” diye kıvırmaya kalkmayın.
Ben sizin ciğerinizi biliyorum ciğerinizi…
Lafı hiç gevelemeye gerek yok, benim şu an akıl edemeyeceğim daha ağır şeyler bile söylerdiniz, yalan mı?
Eeee…
Şimdi neden susuyorsunuz?
Konuşsanıza ya!..
Dilinizi mi yuttunuz?
Ne o, başkası yapsaydı “Yuh Olsun” diyeceğiniz bu ziyarete,
dil alışkanlığı olarak veya bu ziyareti sizin ki yaptı diye
“hamdolsun veya şükrolsun”mu diyecekseniz yoksa!..
Vallahi sizden korkulur!
Allah bilir ama bunu bile dersiniz gibime geliyor!
Yani demem o ki; bilip, bilmeden başkalarını töhmet altında bırakmayın…
Önünüze gelene çamur atmayın çamur…
Büyük lokma yiyin, ama büyük konuşmayın lütfen...
Ozan Arif
05 Şubat 2018
Bad Homburg