Konya Dede Bahçesi Millet Kıraathanesi’nde neler oluyor?

Yaşar KARNAP

Konya denince akla ilk gelen şey devasa tarım alanına sahip oluşudur. Öyle devası ki; Dünya tarım ihracatında 2nci olan Hollanda’nın yüz ölçümü 41bin kilometrekare (karasal yüzölçümü 34bin kilometrekare), Konya ise 38 bin kilometrekare. Hollanda’nın tarım ihracatındaki büyüklüğünü daha iyi anlayabilmeniz için şöyle bir örnek daha vereyim. Türkiye’nin 2018 yılı toplam ihracatı 168milyar usd, Konya’dan daha küçük karasal yüz ölçüme sahip Hollanda’nın ise yaklaşık 105 milyar Usd . Peki neden Konya-Hollanda kıyaslaması yapıyorsun diyeceksiniz. Anlatayım..

Hepinizin malumudur ki; Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Muharrem İnce ve R.Tayyip Erdoğan kıyasıya bir yarışa girmişti. Yine malumunuzdur ki, Muharrem İnce,Bilim diyordu nano teknoloji diyordu, Sn Erdoğan ise millet bahçesi diyordu ve kazanan millet bahçesi oldu. İşte bu millet bahçelerinden biri de Konya merkezde “Dede Bahçesi Millet Kıraathanesi” adı altında Sn Erdoğan tarafından hizmete açıldı. 5bin kitaplık bir kütüphaneye sahip olduğu söylenen bu millet kıraathanesine, insanlar bedava çay içmeye, kek yemeye, kitap okumaya yine ücretsiz internete girmeye gideceklerdi. Öyle de oldu insanımız bedava bir şeyler almaya, yemeye, giymeye pek heveslidir, neden bu duruma düştük hiç sorgulamazlar zaten sorgulama yetenekleri de yoktur. Bilim yerine bedava çayı seçen yaşlı amcalar bu mekanı doldurmaya başladılar. Gerek kitap okumak gerekse internete girmek için adı geçen bu mekana genç kızlar ve kadınlar da gelmeye başladı. İşte sorunlarda bundan sonra ortaya çıktı. O yaşlı amcalar genç kızlarımıza tacizlerde bulunmaya başladı. Tacize uğrayan kızlar şikayetlerini oradaki görevli arkadaşlara iletiyorlar ancak onların elinden bir şey gelmiyor, onlar da yöneticilerine söylüyorlar onların elinden de bir şey gelmiyor. “Dede Bahçesi Millet Kıraathanesi”nde çalışan görevliler son çareyi Belediye başkanında buluyor ve ona gidiyorlar dertlerini yaşadıkları sorunları anlatıyorlar bu işe bir önlem almalarını istiyorlar ama istemekle kalıyorlar. Belediye başkanının elinden de bir şey gelmiyor. Tacize uğrayan kadınlar sesini çıkaramıyor çünkü toplum baskısı var. Görevliler sesini çıkaramıyor ya işsiz kalırsam korkusu var. Müdürler sesini çıkaramıyor başka yere sürülür rahatımdan olurum korkusu var. Belediye başkanı sesini çıkaramıyor partiden ihraç edilebilirim Fetöcü damgası yiyip hapse gidebilirim gibi bir sürü endişesi var. Ortada şikayet edilecek bir basın da yok hepsi iktidarın borazanı olmuş. Kadınlara bir tek çıkar yol kalıyor “Dede Bahçesi Millet Kıraathanesi”ne gitmeyecekler.

Ne gariptir ki yıllarca İslami partileri desteklemiş Mevlana'ya ev sahipliği yapmış bu ilimizde, ilahi korkular yerini şahsi korkulara devretmiş. Hal böyle olunca da bilimin millet kıraathanesine tercih edilmesi kaçınılmaz sonu getirmiş.

Başta Hollanda’yı anlatmamın nedeni “hep söyleniyor ya batı bizi kıskanıyor” un gerçek olmadığıdır. Konya kadar olan bir ülke yalnızca tarımda bizim toplam ihracatımızın yarısından fazla ihracat yapıyor biz ise tacizci ve mağdur yetiştiriyoruz. Ben buradan Cumhuriyet savcılarına, ilkeli gazeteci ve televizyonculara sesleniyorum. “Dede Bahçesi Millet Kıraathanesi”ni bir ziyaret edin. Oraya gelen kadınlara bir sorun bakalım.bu söylemler dedikodu mu yoksa gerçekten böyle çirkinlikler yaşanıyor mu? Yaşanıyorsa, bu kişilere cezayı verecek olan yetkililer neden üç maymunu oynuyorlar? Kadını taciz etmek, dinin hangi emri? Elbet cevaplarını biliyoruz ve uyguladığımızda bir adım daha “insan” olacağız.

Orada çalışanlara sesleniyorum. “Susma sustukça sıra sana gelecek” sözünün içi boş değildir.