Temizlerden başkaları ona dokunamazlar. (Vakıa suresi 79.ayet) Bu ayete Müslümanlar'ın ve Ulema’nın büyük çoğunluğunun verdiği anlam: Abdestsiz, cünüp, adet halinde ve lohusa olanlar Kur’an’a dokunamazlar, mecbur kaldıklarında yüzünden okuyabilirler, ezbere okuyabilirler, cünüp ve adet halinde olanlar ezbere de yüzünden de okuyamazlar, şeklindedir.
Allah, iman edenleri Kur’an’da hep temiz olarak nitelemiş, Allah’a ortak koşanları pisliğe batmış olarak kabul etmiş, pis demiştir. (Tevbe suresi 28. ayet) Ayrıca müşrikleri, şeytanı ve şeytanlaşmış insanları da temiz kabul etmemiştir. Yani abdestsiz, cünüp, adet halinde ve lohusalık Allah indinde kirlilik değildir. Müslümanlar bu durumları manen kirli saymışlar ve "Kur’an’a bu durumda olanlar dokunamaz" demişlerdir. Bu kirlilikler manen değil, maddi kirliliklerdir. Allah iman edenler temizdir dediğine göre, bu özel durumlarda Müslüman imandan çıkmadığı için manen kirli sayılmaz, maddi kirlidir ki Kur’an’ı elle tutmaları, dokunmaları, okumaları için bir yasak düşünülemez ve söylenemez...
Adı geçen ayeti dikkatli incelediğimizde, ayetin bir emir ayeti olmadığı bir durumu bildirdiğini hemen anlarız. Ayet emir içerse idi: Dokunamazlar yerine dokunmasınlar derdi.
Ayrıca ayetleri cımbız gibi tek başına alıp mana vermek, kişiyi yanlış tefsirlere götürür. Ayetlerin iniş sebepleri, önceki ve sonraki ayetler bir bütünlük içinde incelenirse, daha doğru sonuçlar elde etmek kolaylaşır. Vakıa suresinin ilgili 75-82. Ayetlerini bir bütün olarak yazarak konuya daha da açıklık getirebiliriz. 75. Hayır! Yıldızların düştüğü yerlere yemin ederim ki 76. - Eğer bilirseniz bu gerçekten büyük bir yemindir- 77. Bu, son derece değerli bir Kur’an’dır; 78. Korunmuş bir kitaptadır / Levh-i Mahfuzdadır; 79. Temizlerden başkası ona dokunamazlar. 80. O, alemlerin Rabb’inden indirilmiştir. 81. Bu sözü mü? Siz mi küçümsüyorsunuz? 82. Siz ondan payınızı yalanlayarak mı almış oluyorsunuz?
Allah’ın yemini konuya verdiği önemi belirtmek içindir. Yıldızların düştüğü yerden ne kast ettiğini bilemiyorum. Bu ayetler, Mekke’de Peygamberliğin üçüncü yılında inmiştir. Bu dönemlerde inanmayanlar, müşrikler, Kur’an ayetlerinin uydurma olduğu, şairler tarafından insanların gözlerini boyamak için Hz. Muhammed ve arkadaşları tarafından yazdırıldığı şeklinde görüşler ileri sürülüyordu.
İşte bu görüşlere karşı açık ve net şekilde; Bu Kur’an, Alemlerin Rabb’i Allah tarafından, emin vasfına sahip Cebrail vasıtasıyla Hz. Muhammed’e indirilmiş muazzam ve mübarek bir kitaptır. Temizlerden başkasının erişemeyeceği Levh-i Mahfuz’da muhafaza altına alınmıştır. O bir beşerin sözü olamaz. Ona, inkarları ve işleri açısından pis olan şeytanlar ne Kur’an’a ne de Levh-i Mahfuz’a kötü amaçlı dokunamazlar. "Onu/ Kur’an’ı şeytanlar indirmedi. Bu onların harcı değildir, buna güçleri de yetmez. Onlar, Onu dinlemekten bile men edilmişlerdir." (Şu’ara 210-212) (M.Z.Duman Beyanu’l Hak cilt1sah.483)
Bu ayetlerin indiği zamanda müminlerde ibadet için temizlik örf-adet olarak yapılmakla beraber, abdest, gusül, ay hali, lohusalıkla ilgili ayetler ve hükümleri Medine’de 10 yıl sonra indirilmiştir. Yani gusül ve abdest bu tarihlerde emredilmemiştir. Abdest ve gusül, başlı başına İbadet değildir. İbadet ve Kabe’yi tavaf için ön şarttır. Müslümanlar bir emir olmamakla beraber, namaz öncesi abdest aldığı gibi, başlangıçtan beri Kur’an’ı hep abdest alarak tutmuşlar ve okumuşlardır. Bu tutma bir emir olduğu için değil, Kutsal Kitaba saygıdandır. İyi de bir adettir.
Yukarıda da belirttiğim gibi, ayetten Allah’ın muradının ne olduğunu anlayamayanlar, abdestsiz tutmaya emredici yasak getirmişler, bu durum Kur’an’ın yeterince okunmasına engel olmuştur. Aklına gelen bir konuyu Kur’an’da aramak isteyen bir Müslüman abdestsiz olduğunu fark edince, abdest almaya üşenerek aramaktan ve öğrenmekten vazgeçmektedir. Ben bile abdestsiz de Kur’an’ın tutulup okunabileceğini öğreninceye kadar, Kur’an’dan uzak kaldım. Öğrenince daha çok Kur’an’la beraber oldum araştırdım. Yoksa güzel bir kılıf içinde odanın yüksek bir yerinde bir süs gibi durmaya devam edecekti. Şimdi masamın üzerinde, yatak odamda, arabanın torpido gözünde, akıllı telefonumda, bilgisayarımda var. İstediğimde elimin altında abdestli-abdestsiz hem Arapçasını hem mealini hem de tefsirlerini okuyorum. Okudukça da yasaklayanlara lanet okuyorum. Geç bıraktıkları için.
Ayet: Temiz olanlardan başkaları isteseler de Kur’an’a dokunamazlar buna güç yetiremezler manasınadır. Peygamberimizin "Mümin pis olamaz" hadisine rağmen abdestsiz, cünüp, ay hali, lohusalık durumlarını kirlilik kabul etmek yanlış bir yorumdur. Bu durumlar insanın tabii halleridir. İnsanlar bu hallerinde dahi pis değillerdir. Kur’an inmeye başladıktan sonra, vahiy katipleri abdest emri olmadığı için abdestli bile değillerdi. Katiplerin yazdıklarından başka herkesin eline alabileceği farklı sayfalar vardı, tutmaktan da menedilmemişlerdi. Bugün, Kur’an satıcıları alıcıları, Müslim-Gayri Müslim herkes abdestli- abdestsiz Kur’an tutmakta almaktadır. Oralarda "dokunamaz hükmü!" geçmemektedir.
Özetle bu ayet: "Abdestsiz, cünüp, ay hali ve lohusalık olanların Kur’an’ı tutamaz, dokunamaz" emrini vermemekte, Kur’an’a "Cinlerin öğretisi" diyenler, cinlerden şeytana uyanlar, Kafir ve müşrikler pistirler. Allah bunları Kur’an’dan uzaklaştırmıştır. Onlar Kur’an’a uzanamazlar. İman edenler de her durumda Kur’an’a dokunabilirler tutup okuyabilirler, onlar için bir yasak yoktur. İbadet öncesi alınan abdest gibi, Kur’an’ı ele almadan önce abdest almak iyi bir örf olmuş, iyi de olmuş. Kur’an-ı ele almadan önce abdest almayı bir emir olduğu için yapmıyoruz, Kutsal kitaba saygıdan, Allah ile baş başa kalışımızdan yapıyoruz. Bu ayrıntıyı dikkate alarak kolayımıza geleni, bize faydalı olanı yapmalıyız.
Hesap Günü, Kur’an-ı abdestsiz tuttuğumuzdan değil, abdestli abdestsiz okumadığımızdan, okumadığımız için de yaptığımız yanlış uygulamalardan hesap sorulacaktır...