Kur!an'da sevgi mesajları...

Nurettin BÖLÜK

Kur’an’ı Kerim sevgi mesajlarıyla yüklü bir kitaptır. Kur’an’ı Kerimin indiği dönemde veya sonraki dönemlerdeki sevgi anlayışları ile günümüzde bireyselleşen insanların sevgi anlayışları aynı olmamakla beraber; gerek mütercimlerin gerekse insanlığın sevgiden anladıkları, hissettikleri arasında çok fark yoktur.

Sevgi, bireyleri aileleri, milleti ve bütün insanlığı birbirine bağlayan en güçlü duygudur. Bu duyguya, hoşgörü, saygı, şefkat gibi hasletler destek olurlar.

Sevginin tam bir tanımı yapılamamakla beraber, insanların tabii yapısı içinde sevdiklerine; bazen olumlu bazen de olumsuz yönde zuhur eden yaşanan bir duygudur. Yaşanmayan sevgi, sevgi değildir. Sevgi kalbin, ruhun dinamiklerinden kopan bir ruh halidir. İnsanın ve diğer canlıların yaratılışında bu duygu vardır.

Sevgi çoğu bilimin ilgi alanında vardır. Psikoloji, sevginin heyecan ve hazzını incelerken; Tasavvufçular, nefsin meyletmesini inceler. Tıpçılar sevginin organlar üzerindeki etkisini, varlıkların neslinin devamının sevgi ile olabileceğini söylerken; Edebiyatçılar herkesin duyup da yazıya dökemediklerini yazarlar.

Sevgi insanı fıtratında vardır. Bilgiyle sorumluluk demektir. Bunlardan ikisinden bir olmazsa sevgi olmaz. Sevgi dolayısıyla oluşan bağlılık ve yakınlık, sevdiğine güvenin temelini oluşturur. Güven yoksa sevgi de yoktur. Sevgide güven güçlü bir bağdır.

Sevgi aktif bir duygudur. Temelinde almak değil vermek vardır. Sevgi, sevgi üreten bir güçtür. Güçsüzlük sevgi üretmez. Sevenler, hatta sevilenler bu güçlülüğü hissederler. İnsan olarak dünyaya daha bir pozitif bakarlar. Sevgiden yoksun olanlar, hep negatif düşünürler.

Sevginin bir ileri safhası da tutku halidir ki, buna aşk denir. Sevgi ve aşk farklı hallerdir. Bir çoğumuz tarafından aynı anlamda kullanılır.

Ali Şeriati ‘’Aşk, büyük ve güçlü bir kandırmacadır. Oysa sevgi, sonsuz, salt, dosdoğru, içten bir doğruluktur’’ der.

Aşk, İlahi olarak Allah’a, beşerî olarak karşı cinse duyulan aşırı sevgi (tutkunluk) ifade eder.

Kur’an’da aşk kavramı yoktur. Bütün sevgiler için Hubb (sevme-sevilme) kelimesi kullanılır.

Karşı cinsler arasındaki aşka, (tutkuya) sevgi değil; nefsin esiri olma duygusu olarak niteleyenler de vardır.

Tutkudaki benim olsun isteği olmayınca, karşı tarafa zarar verebilir. Halbuki, sevgide zarar verme olmaz. Tam tersi seven, sevdiğini korur iyi olmasını ister.

Sevgi, sevdiğinin derdinde kendi derdini unutmaktır. Çünkü, sevgi fedakarlıktır, paylaşmaktır. Sevgi, sevdiğinin bir telefonunda, bir haberinde, bir mesajında, yüreğin kıpırdamasıdır. 

Sevginin öyle çoğu azı olmaz. Ya seversin ya da sevmezsin. Bu konuda Henry Miller "Hiçbir zaman doyamayacağınız şey sevgidir. Asla yeteri kadar veremediğiniz şey de sevgidir" diyor.

Sevgi, Öyle gözle görülen elle tutulan bir varlık değil, hissedilen güçlü bir bağdır. Hatta, dünya sevgi üzerine kurulmuş desek abartı yapmış olmayız.

"Sevgi" ile "korku"nun birarada telakki edilmesi, iki farklı kavramın bir arada düşünülmesi demek değildir. Sevgi nasıl Allah’a inanıp, O’nu tanımanın, marifetin bir sonucu ise, korku da bu bilginin tabii bir sonucudur. Mü’minler için ne bu dünyada ne de ahirette korku vardır. Onlar Allah’a derin bir saygı duydukları için, bu saygı, ta’zim ve hürmetten dolayı, kalplerinde bir ürperti (İclal) ve korku (heybet) duyarlar. Sevgi nasıl birleştirici bir rol üstlenen bir duygu ise, nefret de bunu tam aksine ayırıcı, uzaklaştırıcı bir duygu, bir ruh halidir. Bir başka deyişle, sevgi reaksiyonunun zıddı nefrettir. Kin ve nefret gibi duygular, olumsuz, yapıcı olmayan sevgilerdir. Çünkü bundaki sevgi duygusu ile nefret edilen şeyin iyiliği değil, kötülüğü istenir. Ve o şeyin/kimsenin kötü duruma düşmesinden haz duyulur. (Gezgin A.G. 2010 Kur’an’da Sevgi)

İnsan kainattaki güzel şeyleri sever. Bu güzel şeylerden hareketle, İlahi güzellik mutlaktır. Eşyada gördüğümüz güzellikler ise, Hakk’ın güzelliğinin bir tecellisidir ve O’ndan pay aldıkları nispetle güzel olabilirler.

Hülasa sevgi, yoğun bir çaba ve emek neticesinde oluşan bir duygudur. Zira belli bir gayret göstermeden doğan sevgiler, gelişmeden saman alevi gibi çabucak sönmekte, yerlerini nefrete bırakmaktadırlar. Sevgide esas olan kalıcı ve devamlı olmasıdır. Sevginin sürekli olabilmesinin şartı ise, belli bir emeğin sonunda doğmasıdır. (A.G. Gezgin Tefsir Ders kitabı)

Sevgi kavramının Kur’an’daki adı olan Hubb kelimesi, türevleriyle beraber Kur’an’da 95 ayette geçer. Arapça ’da sevgi anlamına gelen yaklaşık 60 isim bulunmaktadır. (İbn Kayyım Cevziyye 1987 s.31) ‘’Hubb’’ kelimesi Ha-Be-Be kökünden gelir. Bu kökten gelen ve Kur’an’da geçen bazı kelimelerin Türkçesini vererek konuyu bitirmek istiyorum.

Habbe: Sevgili, sevimli olmak, sevmek, beğenmek, rağbet etmek, âşık olmak. Bir de buğz’ın zıddı olarak kullanılır.

Habbe: Arkadaşlığı geliştirmek, arkadaşlığına şahitlik etmek. Elhabbe: Sevmek, istemek, meyletmek. Habbebe: Bir şeyi sevdirmek. Tehabbebe: Sevgi göstermek. Tehabbe: Birbirini sevmek. İstehabbe: Sevmek, sevimli bulmak, hoşlanmak. Habbetü’l-Kalb: Kalp gözü.

Aynı kökten gelen bir de HaBİB kelimesi vardır ki, kendisine bağlanılan anlamındadır. Sevgili diyenler de vardır. Bazı yazar çizerler, hocalar, vaazlar, kürsüde konuşurken Allah’ın Peygambere hitabında Habibim lafzını kullanırlar. Bu hitap yanlıştır. Yanlışlık, Allah’ın Peygambere bağlılık şiddetini göstermektedir ki; ‘’Sevgilim’’ dedirtmektedirler. Allah, yarattığı bütün varlıkları sever. Sevmese zaten yaratmazdı. Yarattıklarında, diğer yarattıkları nezdinde bir faydası vardır. Faydasız bir şey yaratmamıştır. Ama, O’nun Peygamberde olsa, sevdiği de olsa, bağlanma anlamında sevgilim deme durumu olamaz. Allah, yarattıklarına bağlanmaz. Yarattıkları O’na bağlanır. Yarattıkları sevgilisi olmaz.

Kur’an’da, Allah’ın Peygamberlere hitapları arasında HABİBİM hitabı yoktur.

Kur’an’da, Allah’ın isimleri arasında olan El Vedud (O seven ve sevilendir) kelimesi vardır. (Buruç s.14. ayet ve Hud s.90.ayet.) Kur’an’da geçtiği iki yerde de Vedud ismi, merhamet ve bağışlama anlamlarıyla beraber kullanılmıştır. Dolayısıyla sevgi, merhamet ve bağışlamayı da içine alır. Allah’ta sevdiklerine merhamet eder ve bağışlar. Bağışlanma ümidiyle...