Bizler, "eski kuşak" sıfatını kazananlar, hatırlarsınız sanırım …
Sesin görüntüden sonra geldiği, mutlaka bir ölüm sahnesiyle sonlanan, milleti ağlamaktan yoran Yeşilçam’ın, tekniği zayıf ama insanlığı kuvvetli filmlerini.. Mahallenin kabadayısı kaçırılan kızı kurtardı mı haydi bir alkış kopardı, ya da düşmanı tek başına oyalarken, arkadan yetişen birliğin bayrağı gözüktü mü sinema yerinden sarsılırdı. Hasretle andığımız eski günleri arada sırada hatırlatan davranışlar oldu mu kalbim yine hızlı atmaya başlıyor. Bir umut doğuyor ne de olsa umutsuz yaşanmıyor…!
Türkiye’nin yarım asırlık siyasi hayatına baktığımızda, CHP’nin çoğu zaman muhalefette olduğunu ve hem iktidarla hem de kendi ile daima muhalefet ettiğini görürüz. Rahmetli Anayasa Hukuku hocamız Prof. Tarık Zafer Tunaya, bize "Bir babanın iki oğlu var, bunlardan biri babasının sözünden çıkmayan uslu, daima biat edeni sağ, her şeye itiraz eden ,söz dinlemeyen, yaramaz olanı ise büyüyünce sol fikirli olacaktır.’’ derdi.. Sol partilerdeki daimi, parti içi bol liderli kaynama bana hep hocamın bu benzetmesini hatırlatır. Sol’da biat eşyanın tabiatına aykırıdır. Lakin "Demokrasi"nin de en çok korunduğu yer, bu sol tandanslı düşünce sahalarıdır. Kendi aleyhine dahi olsa, demokrasi uğruna kurallar işletilir.. Düşünce özgürlüğü, millet iradesi, insan hakları ön plandadır.
Üst üste yaptığı yanlış seçimlerle bizleri çoğu zaman üzen ,arada da ağzımıza bir parmak bal çalan CHP’yi ve özverili davranışta bulunan 15 milletvekilini, Demokrasinin tıkanmaması adına geçekleştirdiği İYİ Parti'ye geçişleri nedeniyle kutluyorum. İYİ Parti'nin seçimlerden diskalifiye edilmesine engel oldular.. Büyük bir oyunu bozdular.. Ama karşılığında Akşener’den hiçbir şey talep edilmemesi gerekirdi kii; "Eğer Akşener bize verdiği sözden cayıp da Cumhurbaşkanlığı adaylığından vazgeçseydi", Abdullah Gül’ün ortak aday olması ile, CHP ikinci bir Ekmeleddin vak’ası yaşayabilirdi. Böylece Akşener ve CHP nin tabanı, uçurumun kenarından döndürdüler partiyi.. Onları da kutluyorum.
Ama en büyük kutlama ve alkışım Meral Akşener’e... Kendine ve yoluna güvenen bizlere verdiği sözlerden dönmeyen, dünü ile bu günü yaratan ve Türkiye için bir umut olan lidere.
"Güvenmek" bizlerin en özlediği duygu…Ve ben bu duyguyu yıllardır ilk defa hissediyorum, "yarın kim bilir ne yapar" demiyorum. Onun vatanını gerçekten sevdiğine, mert bir insan olduğuna ve bizi bu bölünmüşlükten, bu menfaatçilikten, bu rantçılıktan bu acizlikten kurtaracağına inanıyorum. Lakin benim inanmam yetmiyor. Erkek egemen Anadolu insanın da "eyyy" diye bağırmanın memleketi esenliğe çıkartmayacağını görmesi gerek. Oyunu muhtara göre, fasulyeye, pirince göre vermemesi iktidarın para ile satın alınmaması gerek. Oysa biliyoruz ki seçimde aday olanlar tonla para harcıyorlar Neden? Eh "kaz gelecek yerden tavuğu esirgememekten".
Esen kalın.