29 Ağustos 2013 tarihinde Turan Sesi'nde yayımladığımız bu makale de Kuzey Suriye'nin işgal altına alınması gerektiğini savunmuş ve aksi takdirde pyd'nin koridorunun tamamlanmaya çalışılacağını ve Türkmenlerin zor durumda kalacağını ifade etmiştik. Şimdi Rusya devreye girdi ve bizim tahminimizden daha kötüsü oldu.
O zamanlar bu yazımızdan dolayı bizi savaş meraklısı, kan dökücü olarak itham eden AKP'lileri hatırlıyor ve şimdi kendilerine utanma ve mahcup olma imkanı tanıyoruz. Ama mümkün değil...
Bugün Rusya'nın devreye girmesiyle Suriye'yeden ülkemize ve milletimize yönelen tehlikeye karşı tedbir alma imkanımızda çok sınırlandı. Yine de bir fırsatını bulup Türkmen Dağı ile Cerablus arasında Türkiye'nin kontrolünde bir Türkmen bölgesi oluşturmamız gerekiyor.
***
KUZEY SURİYE'Yİ İŞGAL ALTINA ALMALIYIZ / Halil KONUŞKAN
Saddam Hüseyin Kuveyt’i işgal etmiş ve savaş borusu çalmıştı. Rahmetli MHP Genel Başkanı Alpaslan TÜRKEŞ Star Televizyonuna çıkıp Kuzey Irak’ı işgal altına almamız gerektiğini söylemiş ve zamanın hükümetine bu yönde tam destek vermişti.
Böyle bir eylemin macera olacağını, Kuzey Irak’ın bizim için bataklık haline geleceğini dillendiren çeşitli çevreler yaylım ateşine geçmişlerdi.
Bu yüzden zamanın Genelkurmay Başkanı görevinden ayrıldı. Türkiye kendi insiyatifi ile bir adım atmadan bekledi. Köprülerin altından çok sular aktı. Kuzey Irak bize bataklık olmadı ama ülkemiz bataklığa çevrilmeye başlandı. Bölge de üslenen terör örgütü yıllarca sınırı geçip canımızı yaktı. Kuzey Irak’ta kurulan özerk yönetim palazlandı ve bize posta koymaya bile başladı. Ayrıca Türkiye’de ki ayrılıkçı fikirlere ilham kaynağı haline geldi.
Peki Kuzey Irak’a girseydik ne olurdu? Peşmergelerin silahlı bir güç haline gelmesi engellenirdi. Terör örgütünün Kuzey Irak’ı kendisine üs haline getirmesine imkan verilmemiş olurdu. Türkmenlere, o zaman bizi destekleyen bazı Kürt aşiretlerine ve Türkiye taraftarı olarak bilinen yine bazı Arap aşiretlerine silah verilerek kukla Barzani devletçiği engellenmiş olurdu.
Rahmetli Başbuğ yine haklı çıktı. Ama onun haklı fikirlerini uygulayacak irade Türkiye’de olmadığı için başımıza gelmeyen kalmadı.
***
Şimdi Suriye’ye karşı bir askeri harekat gündemde. Benzer bir durum ile karşı karşıyayız. Eğer Suriye’de şimdikinden daha denetimsiz bir durum oluşursa bizi bekleyen bazı tehlikeler yine kapıdadır.
· Bu durumda Kamışlı’dan Hatay ili sınırlarımıza kadar bir Kürt oluşumu tezgahlanacaktır.
· Bu oluşum Kürtlerin arasında yaşayan Türkmen kardeşlerimizi hedef alacak ve biz etkisiz eleman haline geleceğiz. Türkmenlerin halini bile kahrolarak seyretmek mecburiyetinde kalacağız.
· ESO militanları şu anda bile Güneydoğu vilayetlerimizde huzursuzluk vesilesi olmaktadırlar. O zaman daha vahim bir tehlike haline geleceklerdir.
· Ayrıca şimdi kimsenin dikkate almadığı başka ve bizim için daha hayati tehditte ortaya çıkacaktır. Suriye’de Türkiye ve Türklere karşı yıllardır kin ve nefretlerini içlerinde yaşatan Ermeniler de ortaya çıkacak, koalisyon güçlerinin onları silahlandırması sürpriz olmayacaktır. Suriye’de değişik kaynaklara göre farklı sayılarda ama en az 500.000 Ermeni yaşamaktadırlar. Bunlar eline silah aldıklarında ilk olarak Türkmenlere ve Türkiye’nin her türlü çıkarına karşı konumlanacaklardır.
· Suriye’nin batısı yani Akdeniz sahilinde Nuseyri Araplar çoğunluktadır. Bunlarda Ensariye denilen Lazkiye merkezli bu bölge de egemenlik kurduklarında Hatay ilimizde ki Nuseyri vatandaşlarımız nezdinde Barzani rolü oynayabileceklerdir.
· Eğer saldırıya Güney Kıbrıs Rum Kesimi ve Yunanistan destek verirse vay halimize… Türkiye’nin güneyi bizim için tam anlamı ile kabul edilemez şartlara haiz olacaktır.
Bahsettiğimiz sebeplerin ışığında bir hamle yapmanın gerekli olduğu kanaatindeyiz.
Bize göre Türkiye’nin bir an evvel Kuzey Suriye’yi işgal altına alması gerekmektedir.
Hükümetimizin uygulamalarından hareketle böyle bir hamle beklemiyoruz. Ancak bu vaziyet alışın ve ön alışın bize bazı faydalar sağlayacağı da ortadadır.
· Kuzey Suriye Kürtleri kontrol altına alınmış olacaktır.
· Böyle bir durumda Türkmenler emniyet altına alınacak hatta Halep ile Kilis ve Yayladağı üçgeni arasında Türkmen kontrolünde bir bölge oluşturulabilecektir.
· ESO’nun hareket alanı daralacak, daha güneye kayması sağlanacak ve güney illerimizin asayişi sağlanmış olacaktır.
· Ermenilerin silahlandırılması engellenmiş olacak daha güneyde silahlanabilecek olan Ermeniler bize karşı birinci tehdit olmaktan uzaklaşacaklardır.
· Nuseyrilerin bölgesi ile Yayladağı ilçesi arasında yaşayan Türkmenlerin bölgeyi kontrol etmesi sağlanacağı için Nuseyriler ile Hatay arasına Türkmenler girmiş olacaklardır.
· Güney Kıbrıs Rum Kesimi ve Yunanistan’ın yapacakları hamlelerin anlamı kalmayacaktır. *
Türkiye’nin bu hamlesinin batılı güçler ve İsrail’in işine gelmeyeceği açıktır. Hemen macera aranmaması gibi kaygılar yine dile getirilecektir. Aksi halde zaten daha fazla macera filmi seyredeceğimiz için korkunun ecele faydası olmadığını düşünüyor ve Türkiye’nin Kuzey Suriye’yi Yayladağı ilçemizin hemen güneyinden başlayıp Irak sınırına kadar fazla derin olmayan ama fazla da sığ olamayan bir hat üzerinden işgal altına alması gerektiğini teklif ediyoruz.
Biz tarihe not düştük. Ardını Allah bilir.
***
Suriye'de ki Ermeniler ile ilgili öngörülerimiz daha gerçekleşmedi ama pyd saflarında savaşanları görünce o konuda da haklı çıktığımız görülüyor.