Yazının başlığını özellikle seçtim.
Biz köklü bir milletiz.Rahmetli Türkolog Kazım MİRŞAN'a göre Türk Milleti'nin kökeni ÖN TÜRKLER adıyla MÖ 15000 yılına dayanır.Yeni yetişen bazı gençlerimiz,televolecileri tanır da,Kazım MİRŞAN,Servet SOMUNCUOĞLU,Halil İNALCIK, hatta Aziz SANCAR gibi ilim ve fikir insanlarını bilmezler .Bu isimler, onlara bir şey ifade etmez.
Rahmetli Mirşan (1919-2016) yedi dil bilen, Türkçe'nin dokuz lehçesine vakıf bir fikir adamıdır.Ömrünü Kadim Türk Ulusu'nun geçmişini araştırmaya adamış,kayalardaki resimlerden ''KAMGA'' dilini çözmüş,''Prota Türkçe Yazıtlar'' adlı kitap yazmıştır. Ayrıca bu konuda yüzlerce incelemesi ve eserleri mevcuttur.
Amacım tarihimizi incelemek değil elbet.Kısaca Türk dilinin ,kültürünün,medeniyetinin ne kadar köklü olduğunu hatırlatmak.
Sevgili Dostlar,
Tarihin derinliklerinden ses veren bu asil millet, niçin yerinde sayıyor,hatta bazı konularda geriye gidiyor? Niçin hala az gelişmiş ülke katagorisindeyiz?Bildiğiniz gibi bu tabir geri kalmışlığın kibarcasıdır.
Güçlü olmak, sanal alemde veya muhtarlar toplantısında dünyaya meydan okumak değil.Elin Conisi, okyanus ötesinden Ortadoğu'ya geliyor, bize düşman teröristlere tonlarca silah, mühimmat veriyor.Yine kuzey komşumuz,Esat kardeşimiz iken birden hain Eset olan caniye hamilik yapıyor,
hem nalına hem mıhına vuruyor.Avrupa'da PKK gösterisine sözlü müdahale eden vatandaşımız polislerce yerlerde sürükleniyor,Fransa Cumhurbaşkanı teröristleri ağırlıyor, arabulucu olurum diyor.Yunan Savunma Bakanı,''Türkiye sabrımızı taşıracak hamle yapmasın Ege'yi dar ederiz.'' diyor.(Hediye ettiğimiz 17 adacık ve bir kayalık yetmemiş galiba)
Örnekler saymakla bitmiyor.Soru şu ,güçlü olsak bunlar olabilir mi?
Bütün bu olumsuzluklara;'' Gavurlar bizi istemiyor çünkü biz Müslümanız onlar değil.''deyip işin içinden sıyrılmak bizi bir yere götürmez.Kolaycılıktır bu.
Güçlü olmak mecburiyetindeyiz.
Güçlü olmanın yolu eğitimden geçer.
Okuyan,okuduğunu yorumlayan,sorgulayan,analitik düşünceye sahip ilim ve teknolojiyle mücehhez nesiller yetiştirmek mecburiyetindeyiz.
Ezberci eğitimle,biatcı anlayışla, gelişme olmaz,olmuyor.
Gelişmiş ülkeler yirmi beş otuz yıllık stratejik eğitim planı hazırlayıp,bu doğrultuda emek sarfediyor. .On yılda 6 bakan,16 sistem değiştirerek sonuca ulaşamayız,ulaşamıyoruz.
İşte sonuç;Dünya Ekonomik Formunun,dünyanın en nitelikli eğitim sistemleri sıralamasında Türkiye 138 ülke içinde 104. sırada.
Kitap okuma istatistiklerinde gelişmiş ülkeler ortalaması %15-21 bizde%01 .PISA verileri ona keza.
Hiç kimse bu ifadelerimi sağa sola çekmesin.Acı da olsa gerçek bu...
Çare evet eğitim,eğitim,eğitim...Milli Eğitim Müdürlerimiz Atatürk'e kafayı takıyor,afişlerini indiriyor,Üniversite Hocalarımız,asansörde halvetle meşgul.Her ilçeye üniversite açtık, övünüyoruz,dünya üzerinde ilk 500'e giren üniversitemiz yok,Rektörlerimiz kafasına sarık takıp poz vermeyi yeğliyor.
Milli ve yerli anlayış bir anda binlerce gayri milli idareciyi (!) alıp yerlerine yenilerini atadı.Netice bu...
Okumalıyız,okumalıyız okumalıyız...
Okutmalıyız,okutmalıyız,okutmalıyız...
Eğitim öğretim alanında kendini ispat etmiş ilim, kültür sahibi,deneyimli,hiçbir makam mevki beklentisi olmayan,hür düşünce sahibi kişilerden bir danışma heyeti oluşturulup 21. yüzyıla damgasını vuracak bir program hazırlanmalıdır.Sözde değil, özde bir eğitim reformu, bütünüyle hayata geçirilmelidir.
İYİLER YOL GÖSTERİR ,ÇÖZÜM ÜRETİR.
KÖTÜLER İSE...GERİSİNİ SİZ DÜŞÜNÜN GARİ...!!!