Partilerin iç siyasetine baktığınızda göreceğiniz manzara şu:
İktidara nasıl geliriz kaygısından daha çok, nasıl üst görevlere geliriz kaygısı yaşanıyor gözlemlediğim kadarıyla...
Nasıl yerine Genel Başkan olurum dan başlayarak, dötü yemeyince aşağıya kadar tüm görevleri isteyen, yalnız kendisine layık gören bir mantık...
İlle bir şeylerden sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı.
O olmadı, Grup Başkan Vekilliği.
GİK üyesi... Vesaire...
Daha çoğaltabilirsiniz isterseniz...
Herkes 'bana ne sunuyor parti?' diye bakıyor, 'ben ne sunarım?'ın yerine.
Ortaya bir kült, ideoloji koyacak veya bu kült ideolojinin yerine geçen, bireylere hitap eden, hürriyet aşkı başta olmak üzere, kolektif birlikteliğin çıkarlarına hitap eden, anlaşılabilir uygulanabilir, güven ve umut veren ilkeler koymak gerekir..
Demokrasiyi...
Hukuk Devletini esas alarak elbette...
Bunun dışında iç çekişmelerin iktidar kaygısı taşımayan, yalnızca muhalefet kalmayı kabul eden bir anlayış gelişir ki; birimiz hepimiz yerine, kendisinin yücelmesini öne alarak bakar partisine...
Bu kadük anlayış, kısır ve gelişmeyi önleyici anlayıştır...
Anlayış şu dur...
Olmalıdır...
Önce partim halk nazarında tutunsun, kabul görsün, benimsensin...
Bunun için elimden ne geliyorsa yapmalıyım...
Kürsüden bilmem kaç kez okumayı unuttuğu, başa sararak tekrar ettiği milletvekili yeminini yapsan ne olur, yapmasan ne olur...
Birlikte yücelmek fikri eleştirmemek de değildir...
Yanlış elbette konuşulur, tartışılmalıdır da...
Ancak halk nazarında kendi iç çekişmesini tamamlamamış bir parti, güvensiz bir çizgidedir.
Aaaa bak içinde Demokrasi var demez halk...
Bunlar mı bizi yönetecek kaygıları iktidar olmak yerine kendileriyle, makamlarıyla demezler mi...?
Kol kırılır, yen içinde kalır sözü bence cuk oturuyor...
Bir çok ismin iktidar olmasını istediği partinin başarısızlığını baz alarak, ayrıldığını esefle görüyorum...
Kendine pay çıkarmadınız hiç bir başarısızlığın, başarıya ulaşma şansı yok...
Önce güven...
Sonra fikrine sadakatle sarıl...
Bir omuz ver...
Kendine çıkarı olmasından ziyade, biz de...
Başarıyı herkes üstüne alır da, başarısızlığı hiç kimse kabullenmez tek kişinin üstüne yamar...
Neden..?
Makam siyaseti elbette...
Kendini halka anlatamamış, kabul görmemiş hiç bir partiye halk, makamlara kimler gelmiş asla ona bakmaz...
Lider önemlidir...
Sofrayı kurmadan kim oturur ki o sofraya...
Baş köşeye yalnız sen otursan ne ifade eder, sofra ortada değilse...
Birlikte hazırlanan masanın, hiç bir zaman dışında kalmaz insan...
Masada oturmasa da doyar...
Kendi yarattığın bir eserin seyrinin güzelliği yadsınamaz...
Eserinle övünmek yerine, elinde bir kara kalemle üstünü karalamak, dışarıdan baktığında aksayan yerine bir renk daha katmak güzel olmaz mıydı..?
Makam siyaseti partileri iktidar olmaktan uzaklaştırır...
O parti de yerinin olmadığını düşünüyorsan kesin makam beklentin vardır...
Olmalıdır elbette ama partinin üstünde önce kendini görerek değil...
Sen çabanı ortaya koy...
Çalış...
Fikir üret...
Göze girmek, göz önünde olmak için değil ama...
Eğer bir cevher varsa, onu o topraktan çıkaracak, cevherden anlayan göz de vardır...
Baktın görmüyorlar yine cevhersin, kaybettiğin hiç bir şey olmaz...
Ama ya değilsen..?
Öyle sanıyorsan...
Senden daha iyi o işi yapacak başka birileri varsa...?
...
Çok beklenti, karşılığını alamadığında fikrinin önüne geçer, benlik hissi gözlerini kör eder...
Habire sallar durur, ilk giden de sen olursun...
Beyninin arkasında hesap kitap varsa, ilk başarısızlıkta hesabı kapatan olursun faturayı başkasına kesip...
Makam siyaseti değil.
Mesele nasıl iktidar oluruz...
Eksiğimiz ne...
Düşünmek gerekmez mi kafa kafaya verip birlikte hareket ederek...
Tek beklentim partimin iktidar olması.
Gerisi vesaire.
Makamlar da geçicidir, insanlar da...
İktidara giden yol da dikenlidir ayrıca...
Yara almadan yürünmez o yolda...
Göze aldıysan gül bahçesi, almadıysan virane olmuş gülşensin...
Bırak sen bülbül ol.
Bülbül olmadan gülün güzelliği neye yarar...
Dikeni batsın varsın, ses çıkarma...
Aşk da böyle bir şey değil midir..?
Önce sevmeyi bilmelisin...
Sevmek öğrenilmez...
Varsa vardır...
Yoksa...
Gerisi vesaire...