Türkiye’de döndürüldüğü iddia edilen; uluslararası yolsuzluk ve rüşvet operasyonları ABD’de patladı.
Bir zamanların hayırsever (!) iş adamı Acem oğlu, ABD’de Türkiye’yi ve Türkiye’deki iş birliği yaptıklarını sattı. Verdiğini söylediği rüşvet miktarlarını ve kişileri isim isim ve rakam rakam açıklıyor.
Bu iddia ortaya çıkıp dört bakanın istifası gerçekleştiğinde, TBMM’ndeki sayısal üstünlüğe güvenerek iddianın üstü örtülmese idi, iddiayı yürüten Sn. Savcı ve Yargıçlarımız da bu işin kovuşturmasını kapatmasalardı; iş bu kerteye gelir miydi?
Durum Türkiye açısından da Türkiye’yi yönetenler açısından da oldukça ciddi ve sakıncalı.
Bu yetmezmiş gibi Sn. Kılıçdaroğlu’nun Sn. Erdoğan’ın akrabaları tarafından Man Ada Devletinde kurulan bütün sermayesi: 1 (BİR) Sterlin olan bir şirkete gönderildiği iddia edilen: 14 milyon 950 bin Dolar’ın dekontlarını göstermesi de işin üzerine tüy dikti, meselenin tuzu-biberi oldu.
Bir taraf bu para gönderildi, öbür taraf hayır gönderilmedi geldi ve bu belgeler sahte demekte. Yani iddia ve savunma ortada.
Konu ile ilgili TBMM’ne verilen araştırma önergesi AKP’li vekillerce ret edildi. AKP’li vekiller birilerinden sinyal almadan böyle bir RET oyu kullanabilirler mi?
Neden ret ettiler, neden araştırmayı istemediler?
Önerge kabul edilseydi; AKP, CHP ve Mecliste gurubu bulunan partilerin vekillerinden oluşan bir heyet; ilgili bankaya gidip bu dekontların aslını isteyecekler ve sahte mi değil mi göreceklerdi.
Olmadı. Tek seçenek; havalenin teslim alındığı Man Adası’ndaki banka dekontlarına ulaşmak.
AKP ve Sn. Erdoğan ve hısımları, işi yargıya taşımaktalar.
Yargı ne yapacak? İlgili bankaya yazı yazıp bu dekontların aslını bir şekilde isteyecek. Hukuku süreç bu, olması gereken de bu.
Fakat kamuoyunda şöyle bir kanaat ve endişe var. Acaba ilgili bankanın yetkilileri Sn. Cumhurbaşkanı’nın taraf olduğu bu konuda belgeleri verebilirler mi, vermezler mi, yargı süreci bu konuda sağlıklı işler mi işlemez mi?
Bizce de işin işlemeyeceği kanaatindeyiz.
Peki ne olacak?
Bu iddia ortada kalacak. Gönderildi diyenler gönderildiğinde ısrar edecekler, karşı taraf ise belgelerin sahte olduğunu söyleyip duracaklar!
Yandaş ve havuz medyası, Zarrap olayını, milli mesele diye yazıp çizmekteler. Doğrudur. Bu bir milli mesele olmuştur. Doğrudan Türkiye Cumhuriyeti’ni ve hükümetini ilgilendirmektedir. Fakat Türkiye’de olduğu iddia edilen rüşvet çarkı nasıl oluyor da ülkenin milli meselesi oluyor?
Türk askerinin başına geçirilen çuval, neden milli mesele olmamıştı?
Sizler rüşvetten ve haksız kazançtan yana mısınız?
Ümit ve dua ediyorum ki ülkem; bu süreçten fazla yara almadan sıyrılır.
Esen kalınız.
NOT: Bu yazı, Sn. Abdüllatif Şener’in: 02.12.2017 günü Halk TV’deki görüş ve konuşması baz alınarak yazıldı.