MÂNASINI BİLEMEDİĞİM ÇILGINLIK

Nazım TEKTAŞ

İşaret parmağım şakağımda gözlerim dalgın,

Aklım bildiklerimle gerili

Çözümsüz bilmeceler zonkluyor dimağımda,

Yıl İki bin oluyor gün Otuz bir Aralık.

Bunda ne var diyorum değişen ne dünya’da

Gökler yere mi indi göğe mi çıktı balık?

 

Bir kelime fırladı son günlerde ortaya,

Son günlerde unuttuk ezberimizdeki fay’ı,

Herkesin dilinde Milenyum

Güneşin iki bin sene doğmasıdır alt tarafı,

Üst tarafı, açılmamış bir kutu,

Canın neyi çekerse um.

 

Birazdan çağdaş(!) merasimlerle açılacak

Kapakları arzu barajlarının,

Açılacak ifrit dolu şişelerin ağzı,

Eğlence istiap haddini aşacak

Aklı seyiplenenler şaşkınlıkla tadarken

Az önce ağzından çıkanı,

Aklı başındakiler şaşacak

 

Millî matem bir gün için de olsa

Nezarete kapanacak günbatımı

Vicdanlardaki acıyı şerefeler kesecek

İzmit- Adapazarı -Gölcük -Yalova

Düzce- Bolu vesaire hele dursun yerinde

Rüzgâr neşe makamında esecek

 

Güyâ doğum günüymüş Hazreti Îsâ’nın,

Kutlamalar filan onun içinmiş

Hazreti Îsâ bilmezdi tadını aslâ,

Şarabın, şampanyanın, rakının

Hiç mi edebiniz yok yahu

Bari iftiradan sakının

 

Kendinize yumruk atın aynalarda,

Yiyin için tepinin, sırnaşın

Bu gece başka gece,

Bu gece her yol sizin

Devletten sonsuz destek,

Benden de sonsuz izin.