İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin TBMM’deki grup toplantısında konuştu…
Akşener'in konuşmasından satır başları şöyle:
"101 Yıl sonra bugün ise maalesef millet iradesini hiçe sayan bir iktidarla ve çocuklarımıza yapılan her türlü kötü muameleye sessiz kalabilen çirkin bir anlayışla yüz yüzeyiz. Ne kadar yazık değil mi, nereden dereye!
Sayın Erdoğan ve ekibinin millet menfaatine söylenen sözlere kulak asmamak gibi zararlı bir huyu var. Salgın konusunda ilk günden beri bütün uyarılarımız yaptık, önerilerimiz sunduk.
Doktor vekil arkadaşlarımız önerilerde bulundular. Biz bu önerileri iktidarı oluşturan muhteremlere ilettik. Milletimiz, iktidarın beceriksiz ellerinde hırpalanmasın istedik.
Ancak Sayın Erdoğan meşhur inadıyla bildiğini okumaya devam etti. Bilim 15 gün tam kapanma dedi kendisi duymazdan geldi. Salgın büyüdü, bilim 28 gün kapanma dedi. Salgın yavaşlamadı, tam gaz devam ediyor.
128 MİLYAR DOLAR TARTIŞMASI
Sayın Erdoğan’ın becerikli ellerinde memleket bir kayıplar ülkesi oldu. Sipariş edildi denilen aşılar kayıp, gri pasaportla yurt dışına gönderilen belediye personelleri kayıp, Mısır’da Rabia kayıp, 128 Milyar dolarlık kayıp, adalet kayıp, demokrasi, hak, hukuk, huzur kayıp.
Kadınlarımızın mutluluğu, gençlerimizin umudu kayıp. Haliyle 128 Milyarı kaybeden sunumların efendisi damat bakan da kayıp. Milletimizin dertlerinin yapay gündemlere kurban verilmesine izin vermeyeceğiz. Hangi partiye oy vermiş olursa olsun milletimiz 128 milyar doların akıbetini soruyor.
Cevap geliyor. Sayın Erdoğan’ın ekonomi gurusu danışmanlarından biri öyle bir para olmadı diyor. Biri çıkıyor şuna dağıttık diyor. Bir başkası çıkıyor milletin cebinde diyor.
Merkez Bankası Başkanı paranın bozdurulduğunu söylüyor. Hazine Bakanı çıkıyor, Merkez Bankası bilgilendirme yapmalı diyor. Dün de küçük ortak çıkıyor para Merkez Bankası’nın kasasında diyor.
Ekonominin İnek Şabanı ile Badi Ekrem’i el ele verip döviz kurunu baskılamak için Hazine’deki dövizi sattı.
Bu pandemide olmadı. Bir puan artırmamak için sattılar da sattılar. Şimdide bilançoda eksilen bir şey yok diyorlar. Bir yandan kredi ve swaplarla borçlandığınız dövizleri ölü fiyata sattınız.
Böyle ciddiyetsizlik olabilir mi? Kendi dolarını satıp bunu swapla kasana geri koyunca hiçbir şey değişmemiş mi oluyor?
Gerçekten kaybolan bir şey yoksa hadi o 128 milyar doları yerine koyun da hep beraber görelim.
Sayın Erdoğan, eşin, dostun, yandaşın istediği kadar şahlansın. Bunlar artık son şahlanışlarınız. O sandık gelecek ve kutlu karar göklerden tepenize inecek. Sizin gidişiniz milletimizin şahlanışı olacak. Geliyor gelmekte olan. Patates, soğan güle güle Erdoğan.
Bakın, yaşanmış bir başka örnek daha vereyim;4B Sözleşmeli bir hemşire kardeşimiz, doğum yapıyor. 4 hafta doğumdan önce, 4 hafta da doğum sonrasında, iznini kullandıktan sonra bebeğini, Mersin'deki annesine bırakıp, görev yaptığı Mardin'e geri dönüyor.
Bu arada, eşi de Diyarbakır'da sözleşmeli personel… Tabi, sözleşmeli personel olduğu için, tayin hakkı yok, eş durumu, mazeret tayini gibi hakları da yok.
Bu hemşire kardeşim, mecburen anne sütünü sağıyor, eczaneden aldığı saklama poşetine koyup, kargoyla, Mardin'den Mersin'e gönderiyor. Kargo süresi uzayınca, anne sütü bozuluyor. Bir anneye reva görülen zulme bakar mısınız?
Şimdi biz bu annenin çaresizliğini nasıl görmezden gelelim? Pandemi döneminde, el üstünde tutmamız gereken bir sağlık çalışanımızın, düşürüldüğü bu zor duruma, nasıl sessiz kalalım?
“BU İKTİDAR ÖMRÜNÜ TAMAMLADI”
Dönüp dönüp, aynı mevzulardan sorun üretiyor, dönüp dönüp, aynı yalanlardan siyaset devşirmeye çalışıyor. Dönüp dönüp, aynı masalları anlatıyor.
Bakın size bazı örnekler vereyim; ‘2016 yılı, Türkiye için şahlanma yılı olacak.’ ‘2017, Türkiye için şahlanma yılı olacak.’ ‘Türkiye, 2018'de eşik atlayacak.’ ‘2019 yılı, dünyada Türkiye'nin yılı olacak.’ ‘2020, Türkiye'nin yılı olacak. Ekonomide şahlanma dönemi olacak.’ Bütün bu sözler, bizzat Sayın Erdoğan'a ait. Ve ne acıdır ki, her yeni yıl, bir öncekinden kötü oldu.
Milletimiz fakirleşti, paramız pul oldu, işsizlik arttı, gençlerin umudu soldu. Şimdi kalkmış yine, aynı hikayeyi anlatıyor. Diyor ki; ‘2021 Türkiye için şahlanış yılı olacak.’ Güler misin, ağlar mısın?
4/B’LİLERİN MAĞDURRİYETLERİ…
Pandemi sürecinde yoğun çalışma şartlarında, çocuğu olan 4B'lilerin çoğu, sağlık çalışanı oldukları için, çocuklarına bakıcı bulamadılar. Aralarında evine kamera taktırıp, kapıyı da dışarıdan kilitleyip, çocuklarını Allah'a emanet ederek, göreve gidenler var.
Bu insanlara yazık değil mi? Bu insanlara günah değil mi? Böyle vicdansızlık, böyle umursamazlık olur mu? Allah aşkına, çoluğunuz çocuğunuz yok mu sizin? Hiç mi yüreğiniz sızlamıyor? Yazıklar olsun hepinize!
Çok önemli bir projemiz var. Adını ‘Artagan' koyduk. Bu projemizle kayıt dışı ekonomiyle sözde değil özde mücadele edecek bir seferberlik başlatacağız.
Ezcümle Sayın Erdoğan'ın icat ettiği bu ucube sistemle vatandaşımızın sırtına yüklediği yükü indireceğiz. Kamudaki personel adaletsizliğinden vergideki adaletsizliğe, milli gelirden pay almadaki adaletsizlikten fırsat eşitsizliğine kadar her alanda çalışan üreten vatandaşlarımızdan yana olacağız.
Onlar eşi dostu yandaşı dinler, İYİ Parti milleti dinler. Vizyonumuz, işinin ehli insanlarımız ile emin adımlarla geliyoruz. Her geçen gün büyüyoruz. Milletimiz bize inanıyor, güveniyor.
İYİ Parti iktidarında hiçbir bakan yönettiği bakanlığa mal satmayacak, satamayacak. Ticaret Bakanı, Ticaret Bakanlığı ile ticaret yapamayacak. Biz eşin, dostun, doymak bilmeyen 5 müteahhidin cebini değil, vatandaşın cebini doldurmaya niyetliyiz. Türkiye çözümsüz, sahipsiz değil."